Sevgili Dostlar!
İnsan olarak öylesi garip süreçler yaşarız, öylesi garip olaylara şahitlik ederiz ki...
Bazen farkında olarak, bazen farkına bile varmadan ‘kader’ deyip yırttığımızı zannederiz.
Oysa ‘kader’ değil birilerinin planıdır olup bitenler.
Bugününü kurtarmak için her oyuna boyun eğen, her türlü entrikaya alet olanlar…
Yarınlarını, milletin geleceğini satıyorlar haberleri yok.
Onlarca yıllık, yüzlerce yıllık, binlerce yıllık planlar yapılıyor birileri tarafından
Ve gün geldiğinde senaryo sahneye alınıyor.
Bizler sanki kaderimiz gibi sarılıyoruz verilen rolümüze…
Oysa oyun belli, oyuncu olması gerekenler belli belki de yüzlerce yıl önceden.
Dünyada, ülkende yapılan hareketleri, olayları sanıyorsun ki spontane olaylar.
Göçmenler, mülteci akınları, dini tandanslı klikler, sinir uçları öncelerden çok öncelerden planlanıyor
Ve günü, ayı, yılı geldiğinde düğmeye basılıyor.
Örnek mi istiyorsunuz?
Gözümüzün ucunda, burnumuzun dibinde işte!
- Filistin meselesi…
Yahudiler dünyanın öteki ucundan koşup gelirken Filistin topraklarına
O günlerde arazilerini üç kuruş fazlaya satacağım derdinde olanlar,
Bugün bizlerin ağladığı, acıdığı insanlar veya onların torunları değil mi?
- Hizbullah meselesi…
Ülkede şeriat nağraları atıp, çoğunluğu çocuklarını İngiltere de ABD’de okutan,
Başları sıkışınca şeriat ile yönetilen Afganistan’ı değil Avrupa ülkelerini tercih edenler.
- PKK meselesi…
Bu milletin ana unsuru olan Kürt kardeşlerimizin hakkını savunduğunu söyleyen,
Oysa şeytani planlar yapanları bu ülkenin başına kimler bela etti...
- Ülkemizde seri olarak yapılan darbeler meselesi…
- Alternatif Tıp’ın yok edilip, Modern Tıp Fakültelerin kurulması aşaması…
Kurulan Tıp Fakültelerini kimler hangi amaçla finanse etti, okumak lazım!
-Ata tohumlarını yok ettirilip, hibrit tohumların yaygınlaştırılması meselesi…
Daha sayayım mı?
Saydıklarımın veya sayamadıklarımın tamamı yüzlerce yıl önceden planlanıp
Ağır ağır, aheste aheste uygulanmasıdır ‘kader’ diye yuttuklarımız…
Geçmişten/geleceğe aile bireylerini lüks yaşatmak için, yarınlarımızı satanların iş birliği ile…
Bizler her şeyi ama her şeyi sorgulamadıkça, akıllarımızda ve kalplerimizde yargılamadıkça!
Hiçbir şeyin farkına varmadan, birileri tarafından yüzlerce yıl önceden hazırlanan planlar dahilinde
Sürü misali koşar dururuz.
Bu kaderimiz değil, akletmeden koştuğumuz dünya sahnesinde birilerinin biçtiği roldür bizlere.
Akledenleri, sorgulayanları; zındık, hain, dinsiz, şeytan ilan ederek…
Bizim için biçilen kefenleri giyer, ağır ağır ölümümüze koşarız hem de haberimiz olmadan.
Oysa akledenler dünyada çektikleri tüm zorluklara rağmen vicdanları rahat yaşarlar ve göçüp giderler!
Yani insan olarak geldikleri bu alemden, insan olarak giderler.
Hayvanlaşmadan, hak yemeden, huzurlu bir gidiştir bu!
Çoğumuzun varlığına inandığı cennet-cehennem kiminle doldurulacak, oralara varınca göreceğiz cümleten.
Hak yiyen, rüşvet alan, iltimas gösteren, haksız kazanç elde edip dünyada lüks yaşam sürenle mi?
Yoksa, insan olarak gelip, hayvanlaşmadan, hak yemeden insan olarak dönüş yapanla mı?
Malınız-mülkünüz evlatlarınız mı kurtartacak...
Kimler bonus toplamış olacak göreceğiz amma çok geç olacak...
Kalın sağlıcakla...