Ömer KARA

Sevgili Dostlar!

Ekonomi, asayiş olaylarındaki artış, kadın cinayetleri, dengelerin bozulması…

Açılım-saçılımlar, kayyumlar, her daim olduğu gibi CHP’nin gizlice iktidarlara destek çalışmaları…

Sağcılar çok mu farklı?

Minik minik partilerin geçmişte doyamadıkları lezzetler münasebetiyle, yalvarır nitelikte iktidar saflarına ilgisini açık-seçik ifade etmeleri…

Milliyetçi olduğuna ikna edildiğimiz partilerin aralarında kullandıkları tehdit dilleri, kayıkçı kavgaları…

Toplumun aydın kesimi dediğimiz simaların, dut yemiş bülbül misali sus-pus davranışları…

Bölgemizde olup bitenlere içinde olup olmamak önemli değil, "Biz yaptık" naraları…

Adaletsiz gelir dağılımı sebebiyle aç kalan, kirasını ödeyemeyen, borç içinde bocalayan, çocuğuna ekmek bulmakta bile zorlanan yüreklerin, milli duygularının algı operasyonlarıyla kamçılanması bize gösteriyor ki seçim kapıda!

Kendileri üç sarı kart neticesi saha dışında kalan, muhalefetmiş numarası yapan partilerin de ille de seçim, ille de sandık diyerek kırmızı kart çekmeleri…

Yakın vakte kadar ülkemizin çeşitli yerlerinde doğalgaz, petrol bulundu haberleri çoğalırsa…

Seçim kapıda demektir!

Vatandaş heyecanla soruyor: "Seçim olursa ne olur?" diye…

Atasözümüz vücut bulmuş olur:

“Eski hamam, eski tas dökün dökün yıkan.”

Hamam aynı kalır, tasın rengi değiştirilerek ikna edilirsiniz!

Algı ile bakmaya…

Algı ile mutlu olmaya…

Algı ile ruhumuzu doyurmaya öylesi alıştırıldık ki, gerçekleri görmemek için millet olarak, insanlık olarak direniyoruz!

Seçim olursa, direnmeye devam edeceğimizden hiç şüpheniz olmasın.

Ortalıkta cirit atan gerçekleri, yolsuzlukları, haksızlıkları, adaleti, terörist başı Apo’nun serbest kalmasını, ülkemizin geldiği halin son perdesi olan orta oyununa aldırış etmeden, boş vermişlik halk arasında almış başını gide dursun!

Algı sever bir toplumuz artık, gözümüz aydın!

Ülke nüfusunun yüzde yirmilik seçilmiş, üstün kesimi ile Suriyeliler hariç, onların daha çok kazanması, daha çok yemesi için çabalayan kesimi; nüfusun yüzde sekseni…

Aydını, sanatçısı, köşe yazarı, gazetecisi, iş insanı, patronu-işçisi, çalışanı-emeklisi farkımız kalmadı!

Yok birbirimizden farkımız, hepimiz o insanlardanız.

Algı ile koşuyoruz maşallah sonumuza doğru…

Hepimiz için söylenmiş sanki:

“Onların kalpleri vardır, fakat onunla gerçeği anlamazlar. Gözleri vardır, fakat onlarla görmezler. Kulakları vardır, fakat onlarla işitmezler.” öğretisine uygun haldeyiz vesselam…

Yarın seçim olursa ne mi olur?

Alan memnun, satan memnun kalır.

Düzen aynı, seçilen zihniyet aynı, cezasını çekecek olan millet aynı olacaktır!

Ekonomik olarak, özgürlük olarak, hak-hukuk olarak sevilen de aynı kalacaktır!

Bu kafayla, bu muhalefetle, bu siyasetle değişen hiçbir şey olamaz.

Tarikatların, cemaatlerin, şeyhlerin, şıhların tasdik ettiği…

Audi sever büyüğümüzün ifade ettiği gibi:

Bizler yine, cennete zenginlerden beş yüz yıl önce girme hevesinde, heyecanla dünya düzenine, üstünlük hastalığına yakalanmış kişilere kölelik etmeye devam ederiz!

Heves sahibi olan hepimize Nasrettin Hoca’nın “Soğuk Hoşaf” fıkrasını okumayı tavsiye ediyorum.

Kalın sağlıcakla…