Uzunca bir zaman oldu Sizlerle köşelerimizden buluşmayalı, konuşup sohbet etmeyeli.
Biz kendimizce bahaneler ürettik yazıp, çizmemek için!
Bazen yeni sektörler, yeni deneyimler ve yeni uğraşlar bulduk kendimize…
Sırf gündemden uzak kalmak için,
Hani derler ya; bir kez bulaştığında vazgeçemeyeceğin meslekler vardır diye.
Gazetecilik, köşe yazarlığı da işte bu tanıma uygun bir alan, bir sektör.
Ne kadar oyalasak da beynimizi, klavyemizi, ellerimizi…
Kalbimiz (Gönlümüz) Sizlerden ayrı kalmaya ancak bu kadar dayanabildi.
Neden diye soranlar olacak elbette…
Vakit bu vakit mi, neden bunca zaman sonra diye mırıldanmalar kulağımda çınlıyor.
Evet, ben aynı soruyu sordum kendi kendime...
Her türlü düzenin altüst olduğu bugünümüzde bağımsız medyanın,
Özgür basının önemini bilmeyenimiz yoktur sanıyorum.
Sayısı tek elin parmaklarını bile doldurmakta zorlanıyor olsa da!
Sözüm işini ehliyle yapan, hakkaniyet ve adaletle habercilik yapanların,
Yöneticilerin, makamlara seçilen başkanların dışında…
Şakşakçılıkla, dalkavuklukla, bacak arasına su serpmekle geçinen basınımız,
Kurum veya kuruluşlarımız ve de STK’larımız olduğu müddetçe
Sade vatandaş olarak bile hepimize çok iş düşer diye düşünenlerdenim.
Eee…
Böylesi bir vakitte, böylesi bir ortamda üç maymunu oynamak “şeytani düşüncelere ortaklık” olur gibi geliyor.
O zaman gördüğümüzü, duyduğumuzu, bildiğimizi insanlarla paylaşmak kutsal bir görev olur bizim için dedik ve yine yeniden köşelerde, haberlerde buluşmayı canıgönülden arzu ettik.
Bizi elbette bilen bilir, bilmeyenler de bilenlere sorsun inşallah!
Geçmişimizde olduğu gibi; Fikrimiz Adalet, Zikrimiz Adalet, Hedefimiz Adalet o-la-cak…
Kimliğin, kişiliğin, makamın, gücün, inancın, milliyetin, cinsiyetin, kişisel tercihlerin hiçbir ayrımı olmayacak bakış açımızda…
Yanlışı yapan kim olursa, onunla olacak uğraşımız, dansımız...
Doğruya doğru, eğriye eğri deme becerimizi geçmişten bugüne takip eden Dostlar iyi bilir.
Köşemizin başlığına bakınca yanlış anlaşılmasını hiç arzu etmem ilk günden.
“İnsan sevdiği işi yapmalı…” derken!
Elbette gerekli okulunu okumamış sığır çobanı olamayacak kişinin istisnai kadro ile makamlara getirilmesi değil…
Veya zekâsı yetmediği için sıradan bir bölüm bitiren çocuğumuzu dayılarımızdan güç alarak memur yapmak değil…
İşte o zaman toplumda, yönetende, yönetilende düzelir.
Kaçma ihtiyacı duyulduğunda inancına bakılmaksızın oraya koşulan
İmrendiğiniz Avrupa gibi sistem insani konuma evrilir.
Dostlar! Bugünlük sohbetimize ara verirken bir konuya açıklık getireyim istiyorum.
Meydan Türkiye ailesi olarak hiçbir kurum, kuruluş, şahıs, eş-dost, akrabaya bağlı değiliz.
Tam bağımsız bir medya kuruluşu olarak faaliyet göstereceğiz.
Haberle ilgili, derdinizle ilgili, kendinizle ilgili bir konu olduğunda lütfen direkt irtibat kurun kurumumuzla…
Ahmet ile… Ali ile…. Ayşe ile… Hans ile… Helga ile… Jhons ile… ya da üçüncü herhangi bir şahıs ile muhatap olmanız hiçbir fayda sağlamayacaktır bizim nazarımızda.
Şubemiz yoktur, kendi şahsımıza münhasır yasalara saygılı,
Evrensel insan haklarına bağlı bir yayın politikamız olacaktır.
Tüm dostların, okuyucuları, takipçileri dikkatine sunmuş olalım ilk günden.
30 Ağustos Zafer Bayramımız Kutlu Olsun.
Başta Başkumandan Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere Silah Arkadaşlarını
Ve tüm Aziz Şehitlerimizi saygı, minnet ve rahmetle anıyoruz.