Sevgili Dostlar!
Bazen algılamakta zorlanırız hayatı, gündelik davranışları, tanıdığımız simaları…
Garip gelir biranda her şey…
Renkler karışır, bakışlar körelir, görüntüler flulaşır.
Doğrular yanlışa, yanlışlar doğruya meyleder akıllarda, zihinlerde…
Yargılamak, sorgulamak, algılamak biter gönüllerde, beyinlerde…
Sözün doğruluğuna bakmak yerine söyleyenin kimliğine, kişiliğine bakarız boş boş.
Hani bir tabir vardır ya; “at gözlüğü” takmak diye…
Nedir bu gözlüğün faydası diyenler olabilir.
Açıklayalım:
At gözlüğü; atların sağa sola bakmadan doğruca gördüğü yere gitmesi için
Koşum takımının atın başına gelen bölümünün iki yanında göz hizasında bulunan parçasıdır.
Bu gözlük sayesinde at rahat eder, elbette sahibi de rahat eder…
Son zamanlarda gündem o kadar karışık ki, kafalar allak bullak…
Kimin eli kimin cebinde…
Kimin fikri kimin zikrinde belli değil…
İzlerin karışıklığı bitti, artık etleri, otları karıştı birbirlerine…
Kim kiminle…
Kim kimin dostu…
Fikirler, zikirler, çıkarlar, ekipler karma karışık…
Önüne gelen haklı…
Gücü eline alan haklı…
Ötekiler berikilerden, berikiler ötekinden şikâyetçi…
Milletin derdi, insanların sorunu kimin umurunda, kimin dilinde…
Varsa yoksa siyaset…
Varsa yoksa kişisel ticaret…
Varsa yoksa şahsi menfaat…
Artık kimse kimseyi tanımıyor, tanıyormuş numarası yapıyor.
Kimileri korkudan…
Kimileri görünmeyen gözlüğünden…
Kısaca söylemek gerekirse; Her şey göründüğü gibi olsaydı, eline aldığın deniz suyu mavi olurdur.
İnsan yaradılış fıtratında olduğu gibi insan olabilseydi…
Din tüccarları işsiz kalırdı…
Darbe çığırtkanları başsız kalırdı…
Hırsızlar, haksızlar, ahlaksızlar, milleti kandıranlar, hainlik edenler adaletin elinden kurtulamazdı…
İş arayan, aş arayan torpil aramaz, partilere koşmaz birilerinin elini eteğini öpmez,
Hak ettiği makama talipli olur hakkına rıza gösterirdi…
İstisnalar hariç elbette amacı toplumu bilinçlendirmek olanlar sözümüzün dışında kalmak kaydıyla…
Cemaatler, şıhlar, ulu şehler ticaret merkezleri değil bilgi paylaşım yerleri olurdu…
İnancı olanlar inandıklarından korkardı, karşısındaki insanları aldatmalık değil gerçekte…
Garipler, yetimler, acizler ve de güçsüzler çaresiz kalmazdı…
Elbette her şey göründüğü gibi olsaydı!