Günümüz dünyasında değerler, gelenekler veya ahlaki yapılar çokça tartışır hale geldi.
Toplumlar modernleştikçe, hızla gelişen teknoloji, kapitalist ekonomi düzeni
Ve siyasi düşüncelerin etkisiyle insanlık büyük değişimler yaşıyor.
Bu değişimler; birçok toplumda ahlaki çelişkilerin
Ve ikiyüzlülüklerin giderek daha görünür hale gelmesini sağlıyor desek abartmış olmayız.
İşte böylesi bir konuya "her haltı yiyip, domuz eti yememek!" başlığı cuk diye oturuyor.
Birçok toplumda ahlaki normlar ve inançlar, insanları şekillendiren en önemli unsurlardandır.
Ancak bu normlar, çoğu zaman yüzeysel bir şekilde benimsenir ve gerçek hayatta uygulanmaz. Örneğin, toplumda dürüstlük, adalet ve ahlak gibi değerler çoğu birey tarafından savunulsa da
İş uygulamaya geldiğinde insanlar çıkarları uğruna oluşan değerleri, dini esasları çiğnemekte tereddüt etmez, etmiyor da...
"Helal" beslenme konusunda hassas olan insanlar, mahallesinde ahkam kesen muhteremler
Diğer yandan her haltı yerler...
Etik dışı anlaşmalara, yolsuzluğa ve adaletsizliğe sessiz kalırlar, kalıyorlar da...
Kapitalizmle birlikte birçok toplumda, hangi inanca sahip olursa olsun bozulmalar nirvanaya ulaşmıştır.
Çünkü ekonomi hayatın ilk şartı haline gelmektedir.
Durum böyle olunca ekonomi, ahlaki çelişkilerin en açık şekilde görüldüğü alanların en başında yerini alıyor. Kapitalizmin dünyamıza küresel düzeyde hâkim olmasıyla birlikte, zenginlik ve tüketim toplumun en üst değerleri haline gelmiştir.
Şirketler, işletmeler, imalatçılar kârlarını artırmak uğruna çevreyi tahrip etmekten
Veya insanları sömürmekten, aldatmaktan çekinmezken, birçoğumuz böylesi firmaların ürünlerini sorgulamadan tüketmeye devam ediyoruz.
Şirketler daha fazla kar etmek gayesiyle çalışanlarının haklarını gasp ediyor,
Düşük ücret veriyor, kötü çalışma koşullarını toplum olarak göz ardı ediyoruz.
Şirketler, toplumun uyanık olanları İnsanların beklentilerini biliyorlar;
Etik alışveriş veya sürdürülebilir yaşam konusunda duyarlı görünsek de,
Aynı zamanda en ucuz ve hızlı ürünü tercih ederek bu sistemin devamlılığını sağlıyoruz.
Ahlak konusunda, dini değerler konusunda, Siyasi arenada çelişkiler kendini açıkça gösteriyor.
Siyasiler seçim dönemlerinde "ahlak" ve "değerler" üzerinden söylemler geliştirip toplumun hassas noktalarına dokunurken, iktidara geldiklerinde bu söylemler genellikle unutuluyor.
Çıkar ilişkileri, lobi faaliyetleri ve güç mücadelesi içerisinde etik değerleri ikinci plana atabiliyor. Hangi partinin ahlaki olarak doğru davrandığı değil, hangi partinin kime daha fazla fayda sağladığı sorusu seçimlerin ana unsuru haline geliyor.
Sonuç:
Toplum, siyaset ve ekonomi ekseninde yaşanan bu ahlaki çelişkiler, toplumumuzun en büyük sorunlarından biri olarak karşımızda duruyor. İnsanlar, bir yandan inançlarını ve değerlerini savunurken, diğer yandan bu değerlerle çelişen davranışlar sergileyebiliyorlar.
Çünkü toplumumuz kulaktan duyma, ezbere dayalı bir hayat tarzına aşina hale dönüştürüldü.
Vitrinlerde olan şahıslar, toplumun kanaat önderi diyebileceğiz kişiler topluma yön veriyor.
“Her haltı yiyip, domuz eti yememek!" başlığı kısa ve özet bir ifadesi olarak toplumumuzun ahlaki, inançsal yapısını özetliyor.
Sorgulanması gereken, oluşan değerlerin ne kadar samimi bir şekilde benimsendiği ve gerçek hayatta ne kadar uygulandığıdır.
Toplumların ahlaki yapısı, bireylerin çelişkileri fark edip kendi davranışlarını gözden geçirmesiyle iyileşebilir.