Ömer KARA

Sevgili Dostlar!

Celladına âşık olmuş koyun misali, bindik bir alamete gidiyoruz yavaş yavaş kıyamete…

Göz görse de gönül arzu etmedikçe hiçbir değişemez!

Şöyle bir bakın kendinize ve etrafınıza neredeyse hepimiz dünyada ahlak timsali biblolar gibi dolaşıyoruz, ama ahlaksızlığın daniskasını yapmanın arzusundayız.

Fırsatını bulduğumuzda…

Şöyle bir bakın kendinize ve etrafınıza neredeyse hepimiz dünyada dinin, imanın temsilcileri edasında dolaşıyoruz, işimize geldiği şekilde yaşıyor oysa din, iman dünyamızda…

İmam Hatip Okullarını çoğaltıyoruz, din için imanların güçlenmesi için, dindar nesiller yetiştirmek için…

Ardınıza dönüp baktığınızda hiç de öyle olmadığını net görüyorsunuz. Deist, Ateist, dinsiz nesiller yetişiyor diye isyan ediyoruz.

Kentte, köyde, kahvede, meyhanede konuşuluyor…

Oysa maharet okul adlarında değil, gönüllerde yeşertilecek filizlerde…

Tefeciden toplanan yardımlarla, devletten aşırdığı vergilerle okul yaptıranların, cami inşa ettirenlerin mekanlarında ahlak dersi vermenin telaşındayız.

Göz görse de gönül arzu etmedikçe hiçbir değişemez!

Bana dokunmayan yılan, bin yıl yaşasın düsturu ile hayata baktıkça bizden farklı nesiller yetişmeyecek sakın unutmayın!

Biz kendi içimizde değişmedikçe, biz kendi benliğimizde düzelmedikçe, bir bardağın şeffaflığına erişmedikçe nesiller helak olmaya devam edecek…

Din tüccarlarının pazarlama taktikleri geliştirdiği dünyada bizler celladına âşık olmuş koyun misali din satışlarına gözü, kulağı kapalı hücum ederken, içimizde ahiret inancı var mı, yok mu ona iyi bakmak lazım!

Ahiret inancı olan; haksızlık, hırsızlık yapar mı?

Ahiret inancı olan; tecavüz eder mi?

Ahiret inancı olan; insana, çocuğa, hayvana, doğaya zarar verebilir mi?

Eee…  

Sonrasında okulları çoğalttık, din tüccarlarımızda iyi satış yapıyor fakat çocuklarımız dinden uzaklaşıyor feryadıyla inler dururuz.

Din insanın içindedir, pazarlaması olmaz.

Pazarlamamız gerekenler güzel ahlak, insan hakları, doğaya saygıdan öte şeyler değildir.

Başımızdan başlamak üzere, en tepeden en aşağıya (sade vatandaşa) ahlakımızı gözden geçirmezsek, nesiller kaybolup gider bugüne kadar olduğu gibi…

Dünya zalim / mazlum ekseninde döner durur.

Kaderi kendimiz yazıyor hazır paket sipariş almıyoruz, zalim olmak herkesin kendi elinde…

Ahiret inancı olan zulmedemez.

Pazarlanana değil, pazarlayana odaklanmak gölümüzü açacaktır.

Kendisi bir formülle ister hırsızlık ister haksızlık ister rüşvet ister aldatma yöntemi kullanarak aşırdıklarıyla lüks için yaşarken sizlere sabır dileyenlerin iç yüzünü görürsünüz.

Ahlak abidesi kisvesindeki insanlıktan nasipsiz bibloların, ahlaksızlıklarını hisseder gönlünüzde yargılarsınız!

İşte o zaman feryat ve figanlarınız diner.

Nesiller örneklerle yetişir, nesiller rol modellerle yolunu bulur, nesiller sizin yüreğinizin aynasıdır içinizde ne varsa nesillere o sızıyor haberiniz ola…

Suçu kadere bağlayıp sosyal medyaya, başka inançlara, ölülere bulmayın!

Kaderi seçenler olarak, kaderi elleriyle yazanlar olarak sadece ve sadece kendinizde, gönlünüzde arayın, arayın ki yarınları, yeni nesilleri kurtarabilesiniz.

Yoksa evinizin bir odasını imam Hatip’e çevirseniz de kutsal kitabı hap niyetine susuz yutsanız da Türkçeyi yasaklayıp anadilinizi Arapça yapsanız da beş değil otuz beş vakit namaz kılsanız da nafile hüsrandasınız.

Unutmayın ki; testi de bardakta sizsiniz, içinizde ne varsa nesillere o sızacak…

Kalın sağlıcakla…