Sevgili Dostlar!
Ülke genelinde üniversitelerin birçok bölümleri açıldı, açmak üzere...
Gençlerimiz geleceklerine hazırlık için çabalıyor.
Aileler çocuklarının iyi geleceğe ve mesleğe sahip olmalarının telaşında!
Üniversitelerde en büyük sorunlardan biri her daim barınma sorunu olmuştur.
Hele ki, Avrupa’nın bizleri kıskandığı böylesi dönemlerde barınmanın cılkı çıkmış durumda.
Vatandaşın kirasını ödemekte zorlandığı ülke olarak şahlandığımız bugünlerde,
Yurtlardaki oda fiyatları da kıskandırıyor Avrupa’yı Amerika’yı...
4 bin ila 9 bin 500 Türk lirasından başlayan fiyatlar...
Daha yüksekleri de var elbette bütçesi olana 40 bin liraları aşıyor aylık.
Şehirlere göre, üniversitelere göre değişkenlik gösteriyor yurt kiraları da...
Devlet yurtlarına gelince;
Kredi Yurtlar Kurumunda (KYK) oda fiyatları bu öğretimin başında yapılan yüzde 50 zamla
Aylık 517 liradan başlayıp, 855 liraya kadar tercihler mevcut.
Tipine göre değişiyor fiyatlar; 1. TİP: 517,50 TL, 2. TİP: 607,50 TL,
3. TİP: 607,50 TL, 4. TİP: 720 TL, 5. TİP: 765 TL, 6. TİP: 855 TL, KKTC: 1.125 TL
Çocuğunuzun bahtına hangisi çıkarsa artık!
Öğrencinin barınma sorunu elbette Devletin ilk görevlerinden!
Bir ilde, bir ilçede, bir beldede üniversite varsa, fakülte varsa, Yüksek Okul varsa...
Sosyal olan Devlet okuyacak gençlerimizin barınma sorununu çözmek zorunda.
Şu kadar yurt yaptık demekle, bu kadar yatak artırdık demekle sorunların çözüldüğü yok!
Yurt müracaatları başlamasıyla birlikte birçok eş-dost yazıyor, arıyor...
Yakın geçmişimizde Kredi Yurtlar Kurumu bünyesinde kantin/yemekhane işletmeleri işletince,
İnsanlar çocukları için, barınma sorunlarına bizim çare bulabileceğimizi düşünüp arıyorlar.
Çünkü ekonomi, maaşlar, piyasa şartları insanları çaresiz bırakıyor!
Aldığı üç/beş kuruş maaş ile kirasını mı ödesin, karnını mı dorusun yoksa çocuk mu okutsun!
Devlet yurtlarında çözüm bulamayanlar imkanları varsa Özel yurtlara yöneliyor...
İmkânı olmayanlar ne mi yapıyor?
İşte bu kadar sözü, bu kadar cümleyi, bu kadar anlatımı buraya getirmek için yaptım!
Konu Cemaatler, Tarikatlar konusu!
Bunların; barınma sorunu olan çocukları, gençleri, imkânı olmayan aileleri avlama vakti, bu vakitler.
Bizler geçmişten ders çıkartmakta epeyce ağır davranan bir milletiz maalesef...
15 Temmuz sonrası yaşananları kulağınızı kapatsanız da duymamanız imkânsız!
Cadı avının başlangıcı desek abratmış olmayız bence...
Neden mi?
FETÖ tarafından kalkışma hikayesi sonrası, Devletimizin kurumları harekete geçti...
Bazen ağırdan almış olsa da bazen kulağını tıkamış, gözünü kapamış olsa da...
Asıl suçluların kaçışına arkalarından bakmış olsa da...
Bu işin siyasi ayağını hiç görmese de görmek istemese de...
FETO ile mücadele etti, halende ediyor!
Konu çocuklarımızın, gençlerimizin barınma sorunu olunca;
2016 sonunda kaleme aldığımız kitabım aklıma geldi.
Ders niteliğin de bir eser!
“15 Temmuz Sonrasında Devlet Yurtlarının Kazandığı Önem”
Evet, 2016 öncesi diyelim ki hepimizin gözü kapalıydı, hiç tahmin bile edemiyorduk olacakları...
O kadar atraksiyon, o kadar mücadele, o kadar meydan buluşmaları.
Bugüne gelindiğinde farkı ne?
FETO ile mücadele ettik, şimdi Menzil ile... İlim Yayma ile... Süleymancılar ile...
İskenderpaşa ile... İsmailağa ile... Erenköy ile mi mücadele başlayacak.
Devlet bütün imkânlarını kullanıp tüm gençlerine neden sahip çıkmaz!
Öğrencilerini 2016 öncesinde olduğu gibi neden cemaatlere, tarikatlara av malzemesi yapar.
Bunları neden mi yazıyorum?
Çünkü; 15 Temmuz öncesi insanların çoğunluğu imkânı elvermediği için çocuklarının
FETO yurtlarına gitmesine rıza gösterdi,
Gönüllü gönderenler benim hiçbir zaman umurumda olmadı.
İmkansızlıktan, kimsesi olmadığı için o yurtlara, o dershanelere giden çocuklar
15 Temmuz sonrası bir çoğumuz kulaklarını tıkasa da haybeye cezalandırıldılar...
Dershaneye gitti diye, onların yurtlarında kaldı diye o günün çocukları
Bugünün gençleri işsiz kaldı, cezaevlerinde yattı...
O günden bugüne değişen ne?
Bir dönem FETO’nun kucak açtığı gibi imkânı olmayan çocuklara, Menzil, İlim Yayma, Süleymancı, İskenderpaşa, İsmailağa, Erenköy’mü sahip çıkacak...
Bir başka kalkışma olursa, bu cemaatlerin uhdesinde okuyan, barınan gençlerimizi mi derdest edeceğiz.
“Akletme melekesinin yokluğu!” maalesef ki hepimizi perişan etti, ediyor da...