Dünyanın en ahmakça yalan haber tartışmasını yaşıyoruz birkaç gündür.
Rahmi Turan’ın “Bir CHP’li Saray’a gizlice gidip Cumhurbaşkanı ile görüşmüş, Cumhurbaşkanı o kişiye CHP’nin başına senin geçmen lazım demiş. Ben sana yardımcı olurum diye eklemiş” haber.
Turan bu haberi yazınca ben de ona “Abi bu kişiyi açıklamak zorundasın” dedim.
O yazıyı okuyanlar görmüştür, “Bu dedikodu bir iki yıl önce yine çıkmıştı. Muharrem İnce’ye yakıştırılmıştı” diye de söyledim zaten.
Rahmi Abi sonunda ismi de kaynağını da açıkladı.
Saray’a giden CHP’li Muharrem İnce, bunu Rahmi Abi’ye söyleyen de Talat Atilla.
Sonrasında bir sürü lüzumsuz iş.
Önce Uğur Dündar ortaya atlıyor.
“Ben de duydum ama sorumlu ve araştırmacı gazetecilik gereği yazmadım çünkü kanıt yoktu. Kanıtlanabilir bir şey değildi” dedi.
Durduk yerde Rahmi Turan’ı bozuk para gibi harcadı.
Duymuşsun ve yazmamışsın. Belki ben de duydum yazmadım.
Kime ne!
Sonra Talat Atilla ortaya çıktı.
Bir gün önce “Beni bu işe bulaştırmak isteyenleri dava edeceğim” dedikten sonra, iş patlayınca “Evet ben söyledim. Aslında ben yazacaktım ama Rahmi Abiye söyledim o daha önce davrandı. Ben bunu CHP’den doğrulattım. Hatta Kılıçdaroğlu da benim kaynağıma doğru demiş. Kaynağım Kılıçdaroğlu” dedi.
Oysa o da Kılıçdaroğlu ile konuşmamış.
Tam bir o onu dedi, bu bunu dedi, o bana dedi, bu sana dedi vakası.
Saçma sapan bir durum.
Oysa tek sorumluluk yazanda.
Yani Rahmin Turan’da.
Şimdi ben otursam biriyle, rakı masasında biri hakkında abuk sabuk bir şey söylesem.
Masada bulunan biri de bunu yazsa, ben mi sorumsuz olurum, yoksa yazan mı!
Tabii ki, yazan olur.
Burada da bana göre sorumlu olan Rahmi Turan’dır.
Gerisi lafügüzaftır.
Bu tarihteki ne ilk yalan ya da yanlış haberdir ne son olacaktır.
Kesin olan tek şey, Rahmi Turan’ın en basit gazetecilik ilkelerine dahi uymamış olduğudur.
E, zaten Rahmi Ağabeyimiz de iyidir, hoştur ama “örnek gazeteci” tiplemesi değildir.
Gençler hatırlamaz ama Rahmi Turan’ın yayın yönetmenliği, “Tan” gazetesi ile başlar.
*
Bakan’la Kapadokya’da
Turizm Bakanı Mehmet Ersoy Kapadokya gezisine davet etti.
Allah biliyor ya, yaş icabı bu tür davetlerden mümkün olduğunca uzak durmaya gayret ediyorum ama organizasyonu yapan Tayfun Topal “Abi bütün gazeteler var, lütfen” deyince kıramadım.
Sabahın köründe düştüm yola.
Gerçekten bütün gazeteler var.
Helal olsun Bakan Ersoy’a ve ekibine.
Hükümet yanlısı gazeteleri, muhalif bilinen gazetelerin yayın yönetmenlerini de davet etmiş.
Sabah da var, Star da var, Sözcü de var, Cumhuriyet de, Fox TV de.
Tüm yayın yönetmenleri burada.
Yayın yönetmeni olmayan bir ben varım, aralarında.
Ezik ezik geziyorum.
Bir de Ahmet Hakan yok.
“Gelicem” dediği için sabah uçağa binmeden epey bir bekledik.
Sonunda telefonunu açtı da “Gelmekten vazgeçtiğini” öğrendik.
Cumhurbaşkanı ile Katar’a gidecekmiş Pazartesi günü.
Bakan Ersoy’la Kapadokya yolunda ve Kapadokya’da epey bir sohbet ettik. Önce Thomas Cook’un batmasının Türk turizmine etkilerini konuştuk.
“Maksimum 50-60 milyon dolarlık bir etkisi olur” dedi Bakan. Zaten batacağını biliyorlarmış. “Daha önce iki kez batmayı denedi batamadı. Üçüncüde batmayı başardı” dedi.
Otelcilerin olası sorunlarını çözmek için hemen 50 milyon dolarlık bir kaynak yaratmışlar. Asıl olarak da Thomas Cook ile gelen turistlerin sorun yaşamadan ülkelerine dönmesini sağlamak için uğraşmışlar ve bunu becermişler.
Bu büyük tur operatörünün batmasının doğuracağı boşluğu doldurmak için tur seçeneklerinin kısıtlı olduğu İngiltere için özel bir iş yapmışlar. Önce uçakları ayarlayarak 800 bin civarı olan kapasiteyi 1.2 milyona çıkarmışlar ve uçak koltuğu açığını hemen kapatmışlar.
Sonra da oradaki tur operatörlerini Türkiye’ye davet edip gereken eksikleri tamamlayarak yeni anlaşmalar yapmışlar.
Kapasite artışı sağlanmış.
Beklenenin aksine fiyatlar da düşmemiş tam aksine yükselmiş.
KATKI ÇOK DEĞİL, VERGİYE ALIŞIKLAR
Sektörün katkısı ve temsilcilerinin katılımıyla oluşan Turizm Tanıtım Ajansı’nda toplanan para ile tanıtım kampanyaları başlamış.
İlk kez Alman pazarında erken rezervasyonda Mallorca’yı geçmişiz.
Tanıtım Ajansı için sektörden alınan binde 7.5’lik katkının çok da önemli olmadığı görüşünde Bakan Ersoy.
“Bu yıl bunu test etmiş olduk. Kampanyalar sayesinde Cook krizine rağmen sayı ve fiyat arttı. Halbuki bu olmasaydı panik halindeki sektör yüzde 10 fiyat düşürebilirdi. Oysa yüzde 1’in altında bir katkı ile turist girişi için fiyat indirmeye gerek kalmadı" dedi.
Yüzde 2’lik konaklama vergisi için ise “Türkiye’ye gelen yabancı turist bu vergiye kendi ülkesinden alışık. Bir bizde yoktu. Hiçbir sıkıntı yaratmaz” görüşünde.
İGA’YA MÜZE
Avrupa, Rusya ve Uzakdoğu pazarları için tek ama her ülke için farklı casting ile ve farklılaştırılabilen içerikli tanıtım filmleri üretilmiş. Sadece fuarlarla değil, artık doğrudan tüketiciye hitap eden tanıtım kampanyaları yapılacakmış ve başlanmış bile.
Pek çok yerde THY ile birlikte hareket ediliyormuş.
İstanbul’u transit olarak kullanan THY yolcularını Türkiye’ye çekebilmek için Yeni Atatürk Havalimanı’nda 1000 metrekareik bir “mini müze” tasarlanmış.
Bakanlığın kültür tarafını bilmediği eleştirilerine karşı Bakan Ersoy şunu söylüyor:
“Buraya müzeci koysan operayı, operacı koysan ören yerlerini, ressam koysan sanatın değir dallarını bilmeyebilir. Kültür tarafını dört dörtlük tamamlayacak tek bir kişi olamaz. Önemli olan orada iyi bir idare gösteren, ön açan, yol veren, sorun çözen bakan olması” dedi.
MÜZE KART ALIN
Müze gezen Türklere müze kart edinmelerini tavsiye etmeye devam etti Bakan Ersoy ve geçen yıl yapılan zamma rağmen müze ziyaretlerinin arttığını söyledi. “Müze karta zam olmayacak hatta belki indirim olabilir ama biletleri Dünya standardına çekmeye kararlıyız. Daha da zam yapacağız” dedi.
SENEYE 57 MİLYON
Bu yıl Türkiye’ye 52 milyon turist geleceğini önümüzdeki yıl ise bu sayının 57 milyona çıkmasını hedeflediklerini söyledi Bakan. Kişi başı turist gelirini de arttırdıklarını ve her yıl arttırmaya devam edeceklerini de ekledi.