• Dolar 33.9008
  • Euro 37.6352
  • GR ALTIN 2809.6
  • ÇEYREK 4627.6

  • 02 July 2020, Thursday 8:40
Fatih Altaylı

Fatih Altaylı

Önce trol beslemekten vazgeçsin herkes

Bir iki gün önce youtube üzerinden erişme çabasında iken, birkaç gün sonra her türlü sosyal medyaya erişim yasağı getirmek hızlı bir değişim.
Belli ki öfke büyük.
Öfkenin nedeni kızına yönelik ahlaksız ve edepsiz saldırı.
Kızmakta haklı mı?
Haklı.
Hangi baba kızmaz ki!
Zaman zaman ben de sosyal medya üzerinden aileme yapılan saldırıları görünce deliye dönmüyor değilim.
Ama çare bunları kapatmak mı?
Tabii ki değil.
Bugün öfke ile kalkıp twitter’ı, youtube’u, instagram’ı kapatabilirsiniz.
Kendi ülkenizde bunu yapmaya muktedir olabilirsiniz.
Diyelim ki, bu sosyal medya ortamlarının hiçbiri yoktu.
Ve bu tür iğrenç hakaretler mektup yolu ile yapılıyordu.
Ne olacaktı o zaman!
PTT mi kapatılacaktı?
Baktın o da çözüm olmadı, mektuplar kapının önüne bırakılmaya başlandı.
Zarf ve kağıt mı yasaklanacaktı ya da bir adım sonra kalem...
Yasakla bir yere varılamayacağını en iyi bilen parti olması gereken AK Parti, bugün yasaktan medet ummamalı.
Sosyal medyanın edepsizliği ise mesele, sadece Cumhurbaşkanı ve ailesi değil herkese yönelik ağır hakaretler, mesnetsiz iddialar, yalanlar, iftiralar uçuşuyor o ortamda.
Siyasetçisinden, sanatçısına, gazetecisinden, sivil toplum önderine kadar.
Hatta ünlü olmayan vatandaşlara bile...
Üstelik bu sadece Türkiye’nin sorunu da değil.
Dünyanın her yerinde anonimliğin arkasına sığınıp haysiyet cellatlığı yapanlar var sosyal medyada.
Ve bundan şikayet eden siyasetçiler, başkalarına hakaret edecek trol orduları beslediği sürece bu işin içinden çıkmak mümkün değil.
Önce kendi trollerini susturacak.
Sonra da esaslı bir “ceza” mekanizması getirilecek.
Aklına eseni yazmanın, aklına eseni hedefe koymanın da bir bedeli olacak sosyal medyada.
Benim trolüm iyidir demeyecek kimse.

Bakan’ın hesapları

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, COVID 19 salgınının başından bu yana sosyal medya hesaplarını çok aktif ve çok faydalı biçimde kullanıyordu.
Halkı bilgilendirme, veri paylaşma, tedbirleri aktarma ve anlatma amaçlı bu paylaşımların Sağlık Bakanı Koca’nın güvenilir ve sempatik bir bakan olarak yükselmesinde çok etkisi vardı.
Öyle ki, bir iki aylık süre içinde Fahrettin Koca’nın instagram hesabı tüm siyasi liderleri, sanatçıları, sosyal medya fenomenlerini hızla sollamış, Türkiye’nin en çok takip edilen sosyal medya kullanıcısı haline getiren 10,2 milyon kişilik bir takipçi sayısına ulaşmıştı.
Giderek daha demode bir sosyal medya aracı haline gelen twitter’da bile 6 milyon takipçiye ulaşmıştı.
Şimdi iktidar kanadının her iki ortağından da “Anti sosyal medya” kampanyaları yükseliyor.
İktidarın güçlü ortağı Bahçeli, yoğun kullandığı twitter hesabını kapattı bile.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 16 milyon takipçili twitter hesabı ise hâlâ aktif görünüyor ama Bahçeli’yi takip etmesi muhtemeldir.
Ama beni asıl ilgilendiren Dr. Fahrettin Koca’nın hesabı.
Çünkü Koca oradan siyasi mesaj değil, bilgi ve önlem yağdırıyordu.
Umarım bu sosyal medya hesaplaşması arasında Koca’nın hesapları kapanmaz.

Gay dizisini bana kim izlettirdi?

Her şeyi anladım da arada Netflix niye hedef oldu anlayamadım.
Bir yandan partiye gençleri çekmeye çalışırken, bir yandan da Netflix’e kadar yasaklamayı düşünmek ilginç bir tutum.
Zannederim, Netflix’e olan kızgınlığın nedenlerinden biri bazılarının “Netflix’te fazla gay dizisi ve filmi var” iddiası ve yine bazılarının “Netflix gayliğe özendiriyor” safsatası.
Bunu yazana “Kardeş senin özenesin varmış Netflix ne yapsın” diyesim geliyor ama demiyorum.
Ama ilginç olan Netflix’te gay dizisi diye damgalanmaya çalışılan dizilerin büyük bölümü Netflix’ten önce Digiturk’te gösterildi.
Mesela ilk aklıma gelenlerden “Modern Family” Digiturk’ün Comedy Max kanalında yayınlanırken, Digiturk TMSF yönetimindeydi.
Sakın yanlış anlamayın, niye izlettirdi falan da demiyorum.
İzledim, çok güldüm.
Ama özenmedim de, olmadım da!

Fütur!

RTÜK’ün ATV’ye her türlü şikayete rağmen tek bir ceza dahi vermemiş olması tartışmasını hayretle izliyordum.
Çünkü bana göre asıl olan RTÜK’ün birilerine ağır cezalar vermesini istemek değil, hiç kimseye manasız cezalar vermemesini istemektir.
Tabii burada RTÜK’ün tarafsız olmadığını ortaya koymak gibi bir hedef var ise sadece ona da katılırım.
Gerçekten de RTÜK, yapılan önce şikayete, yaşanan onca rezalete karşın ATV’deki bazı programları görmezden geliyor.
Çok daha azını yapan başka kanalların programlarına ise son derece haşin bir biçimde dalıyor.
RTÜK’ün ATV’yi kayırması tartışması başlayınca Üst Kurul’un bundan rahatsız olacağını, utanıp sıkılacağını düşünenler ise hayli yanılgı içindeler.
RTÜK bu eleştirileri “madalya” olarak göğsüne takar ve sicil amirlerine “Bakın efendimiz, nasıl da doğru işler yaptığımızı düşmanlarınız söylüyor” diyerek görevlerini bihakkın yaptıklarını göstermek için kullanır.
Öyle olmasa tüm bu eleştirilerin orta yerinde Halk TV ve Tele 1’e şimdiye kadar kimseye verilmemiş 5 gün yayın durdurma cezası vermezdi.

İyi ki parti adında var

Peki fütursuzluk sadece RTÜK’te mi?
Asla.

....

DEVAMI İÇİN TIKLAYINIZ


MAKALEYE YORUM YAZIN

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.


ANKET

Yeni İnternet Sitemizi Beğendiniz mi?

yukarı çık