• Dolar 33.9008
  • Euro 37.6352
  • GR ALTIN 2809.6
  • ÇEYREK 4627.6

  • 28 November 2024, Thursday 10:18
Fatih Altaylı

Fatih Altaylı

İstanbul Park pistine gittim ve ağladım

Cumhuriyet tarihinin en büyük spor yatırımı, en büyük spor tesisi olan İstanbul Park motor sporları pistini biliyorsunuz.

Tuzla Tepeören’de yaklaşık 2 milyon 300 bin metrekarelik bir alana yayılmış 5,338 kilometrelik bir yarış pisti, bunu çevreleyen yaklaşık 7 kilometrelik çevre yolu, park alanları, 200 bin kişiye yaklaşan oturmalı izleyici kapasitesi, padok alanları 70 bin metrekarelik padok, garaj, VIP izleyici alanları ve spor alanları, yüzlerce dönümlük park alanları ile akıl almaz bir tesis.

Bunun Türkiye’ye kazandırılmasında üç siyasetçinin ciddi emeği var.

Birincisi Bülent Ecevit, ikincisi Hüsamettin Özkan ve son olarak da 2003’ten 2009’a kadar büyük destek veren Recep Tayyip Erdoğan.

Bu tesis mal sahibi Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından 2003 yılında TOBB ve İTO’ya ait FİYAŞ adlı şirkete inşaat karşılığı 20 yıllığına kiraya verildi. FİYAŞ da burayı 2004 yılında F1’in sahibi Bernie Ecclestone’a, sonra da oto kiralama şirketi Intercity’ye kiraya verdi.

Bu kiralamanın ardından pistteki sportif faaliyetler sona erdi.

Intercity bu dev araziyi hem kendi otomobil filoları için, hem de farklı otomobil firmaları için otopark alanına çevirdi. Padok alanındaki ofisleri Intercity’nin ofislerine, pit alanındaki garajları da Intercity’nin sahibinin otomobil koleksiyonunun yuvası haline geldi. Hatta pit garajlarından birini kendine özel jimnastik salonu yapması, 2020’deki yarış için pisti denetlemeye gelen FiA ekibini hayrete düşürdü.

Türk motor sporcularına ise pist kapandı.

Burada yapılacak etkinliklerden fahiş bedeller talep edilmeye başlandı.

Burada uluslararası tanıtım günü yapabilecek markalar pistten uzaklaştırıldı.

5,3 kilometrelik milyarlarca lira değerindeki pist Intercity’nın patronunun arkadaşları ile gazladığı kişisel eğlence parkına döndü.

Başlangıçta “Burayı heyecanlı bir yer haline getirir” diye umutlandığımız Intercity tam aksine koca pisti ve milyar dolarlık yatırımı babasının çiftliğine çevirdi.

Bu arada türlü bahanelerle kirayı ödemedi, tesisleri korumadı, asfaltı bile devlete yeniletti.

Sonunda Devlet ve Vakıflar bu rezalete son verdi, kiracı çıkarıldı, yeni bir ihale yapıldı ve yeni bir kiracı geldi.

Yeni kiracının ilk faydası şu oldu.

Bu piste sokulmayan Türkiye Otomobil Sporları Federasyonu (TOSFED) 10 yıl sonra piste adım atabildi.

Pistin mütemmim cüzü olan binaların bir bölümü yapılan bir anlaşma ile federasyona tahsis edildi.

Ve eski kiracının tesise verdiği tüm zararlara rağmen birkaç ay içinde FiA onaylı birkaç yarış ve otomobil severler için de sürüş günleri düzenlendi.

Önceki gün, ben de devirden sonra ilk kez piste gittim.

Muhtemelen bazılarınız biliyordur, FiA’nin yani Dünya Otomobil Federasyonu’nun “Circuit Comission” adlı en üst komisyonunun Türkiye’deki tek üyesiyim.

İşimiz, dünya üzerindeki pistlerin derecesini belirlemek ve buralarda hangi yarışların yapılabileceğine karar vermek.

İstanbul Park, FiA’nin “Grade 1” olarak tanımladığı en üst düzey yarışların yani Formula 1’in bile yapılmasına imkan sağlayan pistlerden. Bana ve pek çok F1 pilotuna göre dünyanın en iyi pisti.

4 baş hakeminden biri olduğum 2021’deki yarıştan bu yana bu sıfatımla ilk kez gittiğim pistte üzüntüden neredeyse ağlayacaktım.

Planlanmasında ve yapımında federasyon yöneticisi olarak yer aldığım pist eski kiracı tarafından tam anlamıyla sabote edilmiş.

Birkaç ay içinde on milyonlarca lira harcanarak en azından bazı yarışlar yapılabilir hale getirilmeye çalışılan pistte gördüklerimi ya da göremediklerimi sıralayayım da siz de ağlayın.

–       Pisti çevrelen 7 kilometrelik yolun iki tarafında toplam 14 kilometrelik tel örgü hurdacılara satılmış. Yenisini yapmak güvenlik açısından gerekli çünkü piste insanların ve hayvanların girmesini engellemek için üç engelli koruma gerekiyor ve bunlardan ikisi sadece ve sadece kötülük olsun diye sökülüp satılmış.

–       Pistin inşaatı sırasında şantiye binası olarak yapılan daha sonra da lojistik destek, yarış günleri güvenlik ofisleri ve depo amaçlı kullanılan binaları eski kiracı çıkarken yerle bir etmiş.

–       Yarış günlerinde kullanılan bariyerler ve beton bloklar alınıp götürülmüş. Binlerce blok ve kilometrelerce demir bariyer ortalıkta yok.

–       Pistin dış çevre ile bağlantısını kesen çitlere delikler açılmış ve önüne köpek mamaları koyularak sokak köpeklerinin pisti basmasına imkan sağlanmaya çalışılmış.

–       2020’deki yarışta İBB’nin yarışa destek olmak amacıyla metal ayaklı tribünlerde yaptığı güçlendirme çalışmalarında kullandığı tonlarca demir ve galvanize saç sökülüp satılmış.

–       Tribünlerin yanlarındaki tuvaletler kırılmış, kullanılamaz hale getirilmiş.

–       Otoparklar ile tribünler arasındaki üst geçitler yıkılmış, demirleri satılmış.

–       Pisti çevreleyen ve hem güvenlik hem de yarış sırasında hakemler tarafından kullanılan CCTV kameralarının büyük bölümünün elektrik bağlantıları sökülmüş, trafoları alınıp götürülmüş ve kullanılamaz hale gelmiş.

–       Race Control denilen yarış kontrol merkezindeki on milyonlarca liralık serverların bulunduğu odanın soğutma sistemi sökülerek götürülmüş ve serverların aşırı ısınma ile yanması sağlanmaya çalışılmış ama son anda kurtarılmışlar.

–       Yarışta zaman tutmaya yarayan Time Keeper adlı sistemin önemli parçaları yok edilmiş, araçlarla zaman tutan cihaz arasındaki bağlantıları sağlayan gereçler uçup gitmiş.

–       Pistteki elektronik bağlantıları kaybolmuş.

–       Padok Club denilen alandaki VIP localardaki yer halıları sadece ve sadece kötülük olsun diye sökülüp araziye atılmış, buradaki demirbaş masa ve sandalyeler yok olmuş.

–       Tesisle birlikte kiracıya teslim edilen tüm demirbaş masa, sandalye ve malzemeler yok edilmiş.

Buna rağmen TOSFED birkaç içinde tüm bu eksiklere rağmen çok önemli işler yaparak burayı yarışlara hazır hale getirmiş.

2026’da İstanbul’a gelmesi için önünde çok az engel kalan F1’e kadar kalan eksikler de giderilir.

Ama ağırıma giden tüm bu kötülükleri yapanların yaptıklarının yanına kâr kalması ve birkaç siyasetçi ile birkaç FETÖ artığı gazeteciden aldıkları destekle bu muhteşem tesisin sporculara açılmasına hâlâ engel olmaya çalışmaları. 

Eee tabii, milyar dolarlık bir tesise babalarının malı gibi çökmelerinin engellenmesini hazmedemiyorlar. 


Zehirleniyoruz siyasetin şeyinde değil

Meyve ve sebzelerdeki tarım ilacı kalıntılarının izin verilen orandan çok yüksek olduğu ve ilgili bakanlık olarak Tarım ve Orman Bakanlığı’nın görevini yerine getirmediğini iddia eden yazı ve konuşmalarımdan sonra medyamız bu meseleye ciddi ilgi göstermeye başladı.

Çünkü bana göre bu konu tağşiş kadar hatta tağşişten daha önemli.

Çünkü bunları yemek, kendimize ve sevdiklerimize zehir yediriyor, kanser ve türlü genetik hastalığa kapıyı ellerimizle açıyoruz demek.

Meselenin önemi ve ciddiyeti o kadar yüksek ki, muhalefet iktidar demeden tüm medya buna ilgi gösterdi.

A Haber’inden ATV’sine, Halk TV’sinden NOW’una kadar herkes olaya eğiliyor.

Youtuber meslektaşlarım da meseleyi gündemde tutuyorlar.

Hepsine teşekkür ediyorum.

En çok konuşulan ise Migros’taki bir kırmızı elmada yüksek oranlı pestisit çıkması.

Keşke sadece Migros olsa, keşke sadece kırmızı elma olsa.

Hemen hemen her marketten, her manavdan alınan pek çok üründe az veya çok ama sınırların üzerinde zehirli madde var. Üstelik sadece taze ürünlerde değil, kuru meyvelerde de aynı sorun var dahası bunlarda bir de kanser yapıcılığı ve karaciğerde sorunlara neden olduğu açıkça bilinen aflatoksin var. Hem de bolca.

Konuyla ilgilenmeyen tek kurum “siyaset”.

Ne ilgili bakanlık ne iktidar ne de muhalefet partileri bu meseleye dikkat çekiyor, ele alıyorlar.

Siyaset açısından bu konu önemsiz.

Madem öyle ben de bugün bu raporların bazılarını sizlerle paylaşayım.

Belki bu yolla kifayetsiz siyasetin de ilgisini bir nebze olsun çekeriz.


NE ZAMAN İNSAN OLURUZ?

İnsanların zehirlenmesine seyirci kalmadığımız zaman.


MAKALEYE YORUM YAZIN

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.


ANKET

Yeni İnternet Sitemizi Beğendiniz mi?

yukarı çık