Farkında iseniz, yerli otomobil konusundaki yazılarımda oldukça dikkatli bir dil kullanmaya özen gösteriyorum.
Çünkü Türkiye’de yerli bir otomobil markasına benim kadar inanan bir tek ferdi vahit dahi yoktur.
İnanan lafı doğru mu emin değilim, yerli bir otomobil markası arzulayan demek belki daha doğru olabilir.
Bugün ne olduğunu bilmeden “yerli ve milli” diye ağzını açan zevatın çoğu suya bu derken biz bu yerli otomobil konusunda kalem oynatıyorduk.
Hele hele son 10-15 yılda elektrikli olması gerektiği konusunu en çok yazan muhtemelen ben oldum.
Kullandığım dikkatli dile ve dikkatlice yaptığım uyarılara rağmen, sağdan soldan bazıları “Bozgunculuk yapma”, bazıları ise biraz daha kibar bir şekilde “Eleştiri değil, güç birliği zamanı, tüm akılları bir araya getirme zamanı” diyorlar.
Allah var haklılar.
Yerli otomobil gibi önemli, derinlikli ve zorlu bir mevzuda zaten kıt kaynaklara sahip bir ülke mevcut imkanlarını mümkün olduğunca bir araya getirmek zorunda.
Bu işbirliği, hem maliyetleri düşürecek hem süreci hızlandıracak ve ortaya çıkacak ürünün kalitesine ve erişilebilirliğine katkı sağlayacak bir unsur olacaktır.
Ancak bu konuda uyarıda bulunulması gereken zurnanın son deliği olan ben veya benim gibi yazarlar değil.
Burada işbirliği konusunda en önemli görev TOGG yönetimine düşüyor.
Çünkü işin başında onlar var. İtici güç onlar!
Bunu niye söylediğimi merak ediyorsanız, hadi gelin şimdi aşağıdaki yazıya geçelim...
*
Cumhurbaşkanı övüyor, TOGG yok sayıyor!
Otomobil ve teknoloji konularına biraz ilginiz var ise Önder Yol adını büyük ihtimalle duymuşsunuzdur.
Bu köşede de Teke Tek programında da kendisini defalarca konuk ettim.
Önder Yol, çeyrek asıra yakın süredir elektrikli otomobil ve enerji depolama ve dönüştürme konularında çalışmalar yürütüyor.
10 yıldan daha uzun bir süre önce Önder Yol’un Toyota Corolla’dan dönüştürmüş olduğu elektrikli otomobili denemiş, daha sonra da farklı marka ve modellerden dönüştürdüğü kimi SUV kimi sedan farklı otomobilleri deneme fırsatım olmuştu.
Her biri döneminde menzil açısından dünyanın en iyileri arasında yer alan araçlardı.
Yol elektrikli otomobillerin en önemli ve en zor parçası olan “batarya” meselesinde çok önemli bir noktaya erişmişti.
Aynı zamanda Türk Silahlı Kuvvetleri için, taşınabilir güç saklama üniteleri üretiyor, konut ve sanayi tesislerinde kullanılmak üzere kompakt güç saklama ünitelerinin üretimini yapabiliyordu.
Yeni havalimanında kullanılan yer hizmet araçlarını ve akaryakıt pompalama araçlarını elektrikli olarak yapan da Önder Yol’du.
Elektrik motorlu araçların yüksek tork kapasitesinden yola çıkarak dünyadaki ilk elektrikli traktörü de üreten Önder Yol oldu ve bu traktörü Cumhurbaşkanı Erdoğan’a denetti.
Pek yakında seri üretime başlamaya hazırlanan bu traktör projesi için Ziraat Girişim’i de ortak olarak aldı.
Yani diyeceğim şu ki, elektrikli otomobil konusunda Türkiye’de çok çok önemli bir isim ve çok önemli bir “know how” yani yapma bilgi ve becerisine sahip.
TOGG yerli otomobil projesine başladığı zaman “Herhalde Önder Yol ile mutlaka görüşür ve işbirliği yaparlar” diye düşündüm.
Akıl ve izan bunu gerektirirdi bence.
Ama size çok komik bir şey söyleyeyim.
TOGG ile Önder Yol arasında en ufak bir temas bile yok.
Bunca birikime sahip bir yerli üretici olarak Önder Yol’la görüşmemişler bile.
En azından “Kardeş sen ne yaparsın, beraber bir iş yapabilir miyiz?” diyen dahi olmamış.
Hani “Güç birliği, işbirliği” falan diyorlar ya.
Bunu görün diye anlattım.
Bir yanda devlet bankasının ortak olduğu bir elle tutulur yerli elektrikli araç girişimi.
Diğer yanda bunu yapanları aramayan bir başka yerli ve milli girişim.
İlle Yol bu işin içinde olsun demiyorum.
Önder Yol bu işe çok katkı sağlardı da demiyorum.
Ama en azından bir görüşüp ne yapabiliriz demeleri gerekirdi diye düşünüyorum.
Önder Yol (solda) Cumhurbaşkanı Erdoğan'a traktörü anlatırken.
NOT: Önder Yol’un bu meseleden ötürü bir şikayeti yok. Benim bu durumdan haberdar olmam ise şöyle oldu. Yerli otomobil tanıtım toplantısı sonrası Önder Yol’a mesaj atıp, “Otomobili yakından gördün, fikrin ne, teknik bilgi verdiler mi” diye sordum.
O da “Ben de senin gibi TV’den izledim. Davetli değildim” dedi. Yerli otomobili yapmakla görevli TOGG ile hiçbir temaslarının olmadığını da o vesile ile öğrendim.
*
Yarın devam edeceğiz
Sevgili okurlar, yarın yerli otomobil mevzuuna devam edeceğim.
Çünkü bu otomobilin yapılmasını gerçekten istiyorum.
Bu işin bir rüya olarak kalmamasını, gerçeğe dönüşmesini sağlamak için elimden geleni yapacağım.
Bir projenin gerçekleşmesi için önce büyük bir hayal, sonra ayakları yere basan adımlar atılması gerekiyor.
Yapmaya çalışacağım şey bilgi ile ayakları yere bastırmak.
Yarın 500 km menzil mümkün mü, mümkünse maliyeti ne olur, bu menzili sağlayacak güç ünitesi gerçekten yarım saatte şarj olabilir mi sorularına yanıtlar arayacağım.
*
Bunlar da gazeteci
Radyo Televizyon Üst Kurulu bana ceza vermiş.
Buna en çok sevinen Hürriyet gazetesinin bir yazarı olmuş.
Tahir Kum kardeşimiz.
Ben Futbol Federasyonu Başkanı’nı eleştirmişim.
Hakaret yok, bir şey yok.
Federasyonun dışardan yönetildiğini anlatmaya çalışıyorum ve “Bu federasyon hadımdır. Bu federasyon iktidarsızdır. Nihat Özdemir oraya laf olsun diye süs olsun diye konmuştur. Yani şu bardağı da bardak abi diye oraya koymakla, o Nihat Abi’yi oraya koymak arasında zerrece fark yoktur” diyorum.
Haklı olduğumu tüm spor camiası biliyor.
Zorlu’da olanları herkes biliyor.
Ama RTÜK ya aldığı talimat gereği ya da daha önce RTÜK’e yönelttiğim eleştirilerin intikamı olarak bu eleştirilere ceza veriyor.
RTÜK’e kızmıyorum.
Ne yapsınlar...
Ama bir gazeteciye ceza verilmesinden ötürü göbek atacak kadar sevinen bir gazeteci.
Olacak iş değil.
Ama oluyor.
Bu dönem öyle bir dönem.
Tahir kardeşim sıkı bir Trabzonludur bildiğim.
Bana verilen cezaya göbek atacağına keşke memleketinin takımında neler oluyor onu yazsa idi.
Sıkı ise tabii!
NOT: RTÜK’ten ceza değil tebrik bekliyordum açıkçası. “Fatih Bey yıllardır televizyonda kavgasız gürültüsüz bilgilendirici programlar yapıyorsunuz. Bilime önem veren bilimi teşvik eden programlara emek veriyorsunuz. Size çok teşekkür ederiz” demelerini bekliyordum.
Şaka şaka böyle bir şey beklemiyordum elbet. Türkiye’de hiçbir iyi işin cezasız kalmayacağını bilecek kadar uzun süredir bu ülkede yaşıyorum.