Son günlerin en popüler tartışması corona virüsü dünyaya yaydığı için Çin’e açılacak bir dava ve bu dava sonucu Çin’in trilyonlarca dolar tazminata mahkum edilmesi.
Bu mümkün mü?
Pek kolay görünmüyor.
Çin’e böyle bir nedenle dava açılmasını sağlayacak bir uluslararası hukuk düzenlemesinin varlığı çok tartışmalı bir durum.
Belki BM’nin yargılama organı Lahey Adalet Divanı bu işe bakabilir.
Ancak Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi daimi üyesi Cin’in yargılanmasının sonucunu Çin kabul eder mi?
Etmeyen Çin’e nasıl bir yaptırım uygulanabilir?
Bunlar çok tartışmalı ve muhtemelen imkansız konular.
Bunun yanı sıra Çin Halk Cumhuriyeti de başından beri bu duruma karşı savunmasını yapmaya başladı bile.
ABD Başkanı Trump’ın ilk günden beri özellikle vurguladığı “Çinli virüs” sıfatına karşın Çin de “Bu virüsü Amerikalı askerler getirmiş olabilir” diyor. Herkesin gözü ise salgının başladığı Wuhan’da ve buradaki baş şüpheli Wuhan Mikrobiyoloji Enstitüsü’nde.
ÇİN VİRÜSÜNDE FRANSIZ PARMAĞI MI?
Wuhan Mikrobiyoloji Enstitüsü 1950’lerin ortasında kurulmuş bir kurum.
Burayı baş şüpheli konumuna getiren ise 2015’te buraya eklenen P4 kategorisindeki bir laboratuvar.
P4 ya da Amerikan değerlendirmesine göre BSL4 en tehlikeli virüslerle uğraşan laboratuvarlara deniyor. Patogen 4 ya da Bio Safety Level4 (biyolojik güvenlik derecesi) demek aşısı ve ilacı olmayan en tehlikeli virüslerle bile uğraşma yetisine ve güvenlik donanımına sahip laboratuvar demek.
Ancak burada mesele Çin’le sınırlı kalmıyor ve devreye Fransa giriyor.
Çünkü Çin, Wuhan’daki enstitüde P4 düzeyinde bir laboratuvar kurmaya karar verdiği zaman bu işi Fransa ile birlikte yapıyor.
Fransızların ünlü Pasteur Merieux şirketi ile birlikte.
2015 yılında başlayan çalışmalar 44 milyon dolarlık bir yatırımla tamamlanıyor ve P4 kategorisindeki virüs laboratuvarı 2017 yalında Fransız bakanların katılımı ile tam olarak açılıyor.
Açılışından bugüne kadar da buradaki tüm eğitimleri Merieux ve 50 Fransız uzman veriyor.
Yani içeride ne olup bittiği Fransızların bilgisi hatta kontrolü dahilinde.
Yani bir manada Çin’e karşı açılacak davada Çin’le birlikte sanık sandalyesine oturması muhtemel ülke Fransa.
Zaten Fransa aşırı sağı bu konuyu gündeme getirmiş vaziyette ve Fransız hükümetlerini, Çin’e bu konuda destek vermekle suçluyorlar.
Yani iş biraz karışık, biraz çok taraflı.
Bu arada bir de minik bilgi.
Çin’deki bu laboratuvarı kuran Fransız Meriux, Sanofi’nin çatısı altında.
Sanofi ise Covid tedavisinde de işe yaradığı ortaya çıkan Hidroksiklorokin etken maddeli meşhur ilacın üreticisi.
Burada bir şey ima ettiğimi sakın ha düşünmeyin.
3 kuruşluk 40 yıllık ilacı satmak için böyle bir virüsü saldılar deme gibi bir niyetim yok.
Ancak aşı arama çalışmalarında Sanofi’nin önemli bir yeri olduğu kesin.
Bu kadar pahalı bir ilaç twitter’da sunulmaz
Pek çok okur Dr. Ercüment Ovalı’nın çok yalnız kaldığını, önerdiği ilacın neden tu kaka ilan edildiğini soruyor.
“Niye destek vermiyorsunuz?” diye eleştiriyor hatta.
Birincisi Ercüment Ovalı’yı tanımıyorum.
Kendisi ile hiç konuşmadım.
Dornaz Alfa ile ilgili bilimsel bir makalesini okumadım.
Ancak bir ilaçla ilgili twitter’dan açıklama yapıp, insanları umutlandırmanın doğru olmadığını düşünüyorum.
Çok doğru ve çok başarılı bir iş yapmış olabilir. Bunu tartışmanın ve açıklamanın yeri twitter değildir.
Elbette ki bu dar zamanda makalesini uluslararası saygın bir dergide yayınlatmasını beklemem ama hiç değilse ülkemizdeki bilim kurulları ile paylaşmasını ve sunumunu twitter’a değil oraya yapmasını beklerim.
Üstelik Ovalı’nın söylediği Dornaz Alfa inanılmaz pahalı bir ilaç.
Kutusu 3 bin TL’ye yakın.
Bu ilacı öneren Ercüment Ovalı değil de bir başkası olsa idi eğer, komplo teorisyenleri muhtemelen kendisini karalamaya başlamış da olabilirlerdi.
Çünkü sonuçta akciğerdeki balgamı temizlemekse amaç bunu çok çok daha ucuza yapan ilaçlar var.
Tarımsal üretim toparlar mı?
“Hayat eve sığar” kampanyasının başlatıldığı ve insanların evden çıkmamaya teşvik edildiği günlerde bu köşede “Önlem alınmazsa tarımsal üretimde büyük düşüşler olabilir. Yazın yiyecek sebze meyve bulamayabiliriz” demiştim.
Sonunda Cumhurbaşkanı Erdoğan da bu duruma dikkat çekti ve “Bulabildiğiniz her yeri ekin” dedi.
İnşallah eker çiftçiler.
Çünkü yılların yanlış tarım politikaları ile tarımsal üretimde büyük düşüşler yaşandığını biliyoruz.
AK Parti hükümetlerinin hatalı “teşvik” politikaları da bunun üzerine tuz biber ekti yıllardır.
Baskılanmış kur, yüksek vergili enerji derken hayvansal ve bitkisel tarım üretimi baltalandı.
Yetmezmiş gibi, teşvikler de üretilen mala değil, üretim imkanlarına yönelik verilince pek çok üretici üretmeden teşviki alıp cebine atmayı daha kolay buldu.
Pek çok ürün ağaçta, tarlada bırakıldı.
Şimdi hatadan dönülür mü?
Dönülür inşallah.
Hep birlikte göreceğiz.
Bir tavsiye
Tarımsal üretim demişken, evde oturmak benim gibi alışverişini online yapmamakta direnen “eskilere” de online alışveriş yapmanın kapılarını açtı.
En azından gıdada.
Mesela şahane bir şey keşfettim ve size de tavsiye ediyorum.
Adı “Portakalbahcem.com”
Adı portakallı ama türlü meyve ve meyve ürünlerini sunuyorlar.
Ayrıca reçeller, Türkiye’de üretimine başlanmış tropikal meyveler, meyve suları, kurutulmuş meyveler.
Siparişi verdiğinizin bir gün sonrası evinizde.
Gerçekten şahane.