Virüsün taaa başlangıç aşamasında “Umreciler virüs bulaştırdı! Ah umreciler ah!” diye ortalığı ayağa kaldıranlar.
*
Diğer tarafta ise...
“Umrecilere laf ediyordunuz ama siz de Caddebostan’da mesafesiz eğleniyorsunuz” diye karşılık verenler.
*
Ne çok seviyoruz anında kamplara bölünmeyi... Ne çok meraklıyız hemen mahallelere ayrışmaya... Ne çok tutkunuz farklı dünyalara ait olmaya...
*
Oysa hepimiz biliyoruz ki Türkiye’dehayat, hiçbir zaman bu kadar keskin biçimde kamplara ayrılarak akmaz.
*
Şöyle bir araştırsak detayları:
Umrecilerden birinin amcaoğlunun, Caddebostan’daki mesafesiz eğlencenin tam göbeğinde yer aldığını görebiliriz.
*
Şöyle ciddi bir tarama yapsak:
Caddebostan’da mesafesiz eğlenenlerden birinin, umrecilere onca laf edilmesine şiddetle itiraz ettiğini fark edebiliriz.
*
Şöyle bir yoklama yapsak:
Umrecilerin çevresinde umrecilere, eğlencecilerin çevresinde de eğlencecilere laf edenlerin çıktığını yakalarız.
*
Kampçılık, mahallecilik, ayrı dünyacılık...
Berbat bir şeydir.
- Gri alanları yoktur kampçıların.
- Ara tonlara yer vermez mahalleciler.
- “Ya o kamptasın, ya bu kampta” diye fısıldar durur ayrı dünyacılar.
*
Kendi adıma konuşuyorum:
Benim bir tarafım eğlencecidir, bir tarafım ise umreci.
Galiba bu yüzden sinir bozucu bulunuyorum.
BİZ TÜRK HALKI OLARAK ŞÖYLE BİR HAVADAYIZ
Her elli kişimizden kırk dokuzu “Bitti artık bu iş” diyor.
*
- Dört bir tarafımızdan “Yahu yeter! Artık işimize bakalım” cümlesi yankılanıyor.
*
- O kadar uzaklaştık ki meseleden... “İkinci dalga geliyor” denildiğinde bile dalgaya alıyoruz.
*
- Ne kadar korkuturlarsa korkutsunlar, hocaları artık pek dinlemiyoruz.
*
- Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın her hafta düzenlediği basın toplantılarının reytingini epey düşürmüş durumdayız.
*
- Lokantalar, kafeler, parklar, plajlar falan... Hepsinin açılmasıyla birlikte eski havamızı yakalamış durumdayız.
*
- Ayrıca virüs denilen illetin de iyiden iyiye çaptan düştüğüne, gücünü kaybettiğine inanıyoruz.
*
- Her yüz kişimizden doksan dokuzu “Yaz geldi, virüs gitti” diyor, başka da bir şey demiyor.
*
- Yoğun bakım boşalmış, hastaneler normalleşmiş, “entübe” kelimesini telaffuz eden kalmamış. Biraz da bundan cesaret alıyoruz.
*
- Bir süre önce anlatılan o korkunç “korona hikâyeleri”, artık anlatılmaz olmuş. Cesaretimizin azı da bundan...
*
- İtalya’dan dehşet görüntüler gelmiyor. Londra’da panik havası yok. New York bile kurtardı. Bu da bizi alabildiğine rahatlatıyor.
*
- Öyle bir rehavettir ki bu... Eve giresimiz yok.
*
- Öyle bir rehavettir ki bu... Mangal partisi veresimiz var.
*
Kısacası biz Türk halkı olarak işte tam da böyle bir havadayız.
*
Bize tehlikenin tam olarak geçmediğini anlatmak isteyen tüm yetkililerimizi, Bilim Kurulu üyelerimizi ve hocalarımızı uyarıyorum:
*
Eğer söz dinlememizi istiyorsanız...
Bu havamızı dağıtmanız şart!
FAHRETTİN KOCA ÇOK İNCE GÖRÜYOR
SOSYAL medyada mizahi yönünü ortaya çıkardı Sağlık Bakanı Fahrettin Koca.
*
Kendisine bağlaçlar arasına noktalama işaretinin konulmaması gerektiğini hatırlatan Sude adlı takipçisine şu cevabı verdi:
*
Tamamdır Sude Hanım. Bağlaçlar arasına virgül, konulmaz. Bizimki sosyal mesafe tutkusundan:) Mesafe kuralına uyulur + maske takılırsa soru(n) istediği yerden gelsin.
*
Moda’da mesafesiz bir şekilde eğlenen vatandaşların videosunu paylaşıp şunları yazdı:
*
“Son vakanın tedavi edildiği, salgınla mücadelenin geride risk kalmayacak şekilde başarıya ulaştığı haberini alan vatandaşlarımız kutlamalara başladı.” Bu habere daha var. Çok fazla normalleşmeyelim. MASKE+MESAFE KURALINA MODA OLARAK UYALIM.
*
Zekice, kibirsiz, nazik, laf sokma çabasına zerre prim vermeden, belli bir mizahi olgunluğu yansıtan cevaplar bunlar.
*
Çıkardığım iki sonuç var buradan:
- BİR: Fahrettin Koca gerçekten ince görüyor.
- İKİ: Fahrettin Koca sosyal medyayı çok genç bir tarzda kullanıyor.
OYLAR NEREYE GİDİYOR
MUHALİF seçmenler, bir araştırmacının söylediği cümleleri ellerine bayrak yapıp sallıyorlar.
Sevinerek söyledikleri şey şu:
“AK Parti’nin oyları düşüyor.”
*
İyi ama sevgili muhalif seçmenler, o araştırmacının sözlerine iyi bakarsanız, AK Parti’den gittiği iddia edilen oyların hiçbir muhalefet partisine gitmediğini söylediğini de görürsünüz.
*
Yani demem o ki...
İktidarın oyları düşüyor diye sevinmek yerine...
“Bu oylar niye bizim partilere gelmiyor” diye sorgulamayı tercih etmelisiniz.