12 Eylül sürecinde bir işkence yöntemi olarak Kürtlere dışkı yedirilmişti.
İşte bu olayları yorumlarken...
Şöyle demiş biridir Celal Şengör:
*
“Kendi dışkımı yedim. Hatta onun dışında İsviçre’de benim doktora alanımda otlayan ineklerinkini de tattım. Dağ keçilerinin dışkılarını da tattım. Özellikle insan dışkısı acıydı. Ötekiler de tatlı değildi ama insanınki kadar acı değildi. İnsana dışkısını yedirmek işkence değildir.”
*
Gündem: 12 Eylül.
Yani Kenan Evren’in memleketin üzerinden silindir gibi geçmesi...
12 Eylül’ü yorumlarken...
Şöyle demiş biridir Celal Şengör:
*
“Kenan Evren’in 12 Eylül döneminde yaptığı her şeyi tasvip ediyorum. Her şeyi... Evet, istisnasız her şeyi... Kenan Evren ve arkadaşlarının yaptığı müdahale, demokrasiyi kurtarmak için yapılan bir müdahaleydi.”
*
Kimseyi öldürmedikleri halde idam edilen Deniz Gezmiş ve arkadaşları...
Deniz Gezmiş’i yorumlarken...
Şöyle demiş biridir Celal Şengör:
*
“Deniz Gezmiş gibi bir eşkıyaya kahraman denildiğini gördüm. Yuh be!”
*
Söz Erdal İnönü’ye gelince...
Şöyle demiş biridir Celal Şengör:
*
“Erdal İnönü çok kötüydü. Fizik profesörü olmuş birinin fizikte hiçbir şey yapmamış olması... Yaptığı işle ilgili hiçbir şey anlamamış demektir bu adam.”
*
Söz Ecevit’e gelince...
Şöyle demiş biridir Celal Şengör:
*
“Ecevit bayağı cahil bir adamdı. Ecevit kilovat ile vat arasındaki farkı dahi bilmeyen bir zırcahildi.”
*
Bunları demiş, diyebilmiş bir adamın...
Türkan Saylan Hoca hakkında abuk sabuk şeyler söylemesi, bir sorun teşkil etmez.
*
Bu tıynette bir adam...
Türkan Saylan Hoca’yı göklere çıkarsaydı...
İşte o zaman büyük sorun olurdu.
NOT: Celal Şengör’ün bu sözlerinin tümü, herkesin olduğu gibi benim de hatırımda. T-24’te Talat Kırış, tümünü derleyip toplamış. Ben de oradan aldım. Emeğe saygısızlık olmasın diye belirtiyorum.
BARO BAŞKANLARINI ANKARA’YA SOKMAMAK
BARO başkanları, Ankara’ya girmiş olabilselerdi...
Şu iki şey olacaktı:
*
- BİR: Demokratik bir eyleme müdahale edilmemiş olacaktı. Demokratik bir eylemin yapılması mümkün olacaktı. Demokrasi kazanacaktı.
*
- İKİ: Hükümet açısından olumsuz bir görüntü ortaya çıkmamış olacaktı. Hatta ve hatta baro başkanlarının eylemi, bu denli ses getirmemiş olacaktı.
*
Yani hem demokrasi açısından, hem de hükümetin çıkarları açısından...
Baro başkanlarını Ankara’ya polis müdahalesiyle sokmamak...
Yanlış olmuştur.
ALİ KOÇ’UN DURUMU
- Artık mağlubiyetleri bağlayacağı bir gerekçe kalmamış gibi...
- Artık “Bizimle uğraşıyorlar” diye hedefe koyacağı makam ve kişi kalmamış gibi...
- Artık “Ne olursa olsun başkanımızın yanındayız” diyenler kalmamış gibi...
- Artık kendisine açılan tüm sonsuz kredileri sonuna kadar tüketmiş gibi...
- Artık sözün bittiği yere gelinmiş gibi...
- Artık Fenerbahçe ile şahsını aynı potada eritemeyecek gibi...
- Artık kendisine duyulan umudun kırıntısı dahi kalmamış gibi...
ARTILARIYLA EKSİLERİYLE: YAŞAR NURİ ÖZTÜRK
YAŞAR Nuri Öztürk’le ilgili söyleyeceklerim şunlardır:
*
Gerçekten büyük bir zekâydı... Gerçekten birikimi muazzamdı... Gerçekten hitabeti çok ama çok etkileyiciydi... Gerçekten çığır açıcıydı...
*
Ve fakat...
Büyük zekâsını kontrol altına tutamadı ve onun savurduğu yerlere gitti maalesef... Muazzam birikimini “popüler atraksiyonlara” kurban etti maalesef... Etkili hitabetini sadece bir kesimi terbiye etmek için kullandı maalesef... Çığır açılıkta küreselliği değil yereli tercih etti maalesef...
*
Bunların tersini yapabilseydi...
Asya’dan Afrika’ya... Avrupa’dan Amerika’ya... Dünya çapında bir bilim insanı olabilirdi.