Ahlaksız terbiyesizin teki Selahattin Demirtaş’ın eşine onursuzca saldırınca...
Şöyle demiştim:
“Ahlaksızlığın, şerefsizliğin partisi olmaz.”
Hükümet karşıtlığından gözü dönmüş bazı tipler, hemen üzerime yürüdüler bunu yazdığım için...
“AK Parti’yi mi savunuyorsun?” diyerek...
“Ama bu tür şeyler hep onlardan çıkıyor” diyerek...
“Durumu mu kurtarmaya çalışıyorsun?” diyerek...
*
İşte bakın:
Bu mevzunun mürekkebi bile kurumamıştı ki “küt” diye bir başka şerefsizlik ve ahlaksızlık örneğiyle karşı karşıya kalıverdik.
*
Ahlaksızlıkta ve şerefsizlikte sınır tanımayanların hedefi, bu kez Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, eşi Esra Albayrak ve yeni doğmuş bebekleriydi.
Namussuz, onursuz, şerefsiz bir saldırıydı söz konusu olan.
*
Ben dün olduğu gibi bugün de aynı şeyi söylüyorum:
“Ahlaksızlığın, şerefsizliğin partisi olmaz.”
*
Ben dün olduğu gibi bugün de aynı şeyi söylüyorum:
“Bu şerefsizler yüzünden bir kesimi toptan suçlayamayız.”
*
Selahattin Demirtaş’ın eşi söz konusu olduğunda...
Böyle şeyler yazıp çizdiğim için üzerime yürüyenler, bana parmak sallayanlar, hatta hakaretler yağdıranlar...
Yoksa “Şu gündem değişene kadar biz biraz ölü taklidi yapacağız” falan mı diyorlar?
EN GECİKENİ ARINÇ’TI, EN SON ARINÇ UYANDI
BÜLENT Arınç, FETÖ konusuna hayli geç uyanması konusunda bir savunma stratejisi geliştirmiş gözüküyor.
Tezi aşağı yukarı şöyle bir şey:
*
“15 Temmuz olana kadar bunların bu kadar berbat insanlar olduğunu hiçbirimiz anlayamadık. 15 Temmuz hepimiz açısından bir uyanış vesilesi oldu.”
*
Hop! Burada duralım.
*
AK Partililer açısından olaya bakacak olursak...
Şunu rahatlıkla söyleyebiliriz:
*
AK Parti içinde...
FETÖ konusuna en son uyanan da...
FETÖ konusunda en geciken de...
Tartışmasız Bülent Arınç’tır.
*
Bülent Arınç, ancak...
Meclis’in üzerine bombalar yağınca...
Üç yüze yakın insanımız bir gecede katledilince...
Savaş uçaklarıyla memleket bombalanınca...
Suikast timleri Erdoğan’ın peşine düşünce...
Bir uyanış, bir aydınlanma yaşamıştır.
*
Bu muazzam gecikme nedeniyle Bülent Arınç, kendisini diğer AK Partililere göre biraz farklı bir yerde konumlandırmalıdır.
Ancak böyle yaparsa hakkaniyetli davranmış olur.
TABİİ Kİ ÖZGÜR OLSUN DA...
Sosyal medyanın türlü mecralarında baş gösteren ırz düşmanlığı ne olacak?
*
Bu mecralarda alıp başını giden yalanlar, iftiralar, kişilik suikastları ne olacak?
*
Sosyal medyada ergen zorbalığına benzer ideolojik zorbalıklar ne olacak?
*
Sosyal medya kullanıcıları suç işlemede de serbest mi olacak?
*
Buralarda başka kimliklerin arkasına saklanarak çekilen operasyonlar ne olacak?
*
Sosyal medya mecralarının bu ülkenin yasalarını tanımaması ne olacak?
*
“Özgür olsun” diyelim. Özgür olmasını isteyelim.
Ama bunlara da bir çözüm aramayalım mı?
ÖNDER SAV ÜZERİNE TEZLER
CHP’li Önder Sav, geçenlerde Tarafsız Bölge’de “Kurultay neden yapılmamalı” sorusuna cevap verdi. Hayatımda ilk kez Önder Sav’ı büyük bir dikkatle dinledim. Edindiğim izlenime göre çıkardığım sonuçlar şunlardır:
Muhakeme sağlamlığı açısından CHP içinde ilk beşe girer.
*
Mantık yürütme açısından CHP içinde ilk üçe girer.
*
Konusuna hâkimiyet açısından CHP içinde ilk ona girer.
*
Taktik ve strateji kurma açısından CHP içinde ilk dörde girer.
*
Derdini kısa ve öz anlatma açısından CHP içinde ilk yediye girer.
*
İkna kabiliyeti açısından CHP içinde ilk ikiye girer.
*
Özgüven sahibi olma açısından CHP içinde ilk altıya girer.
KADINA ŞİDDETİN OZAN GÜVEN’İ
OZAN Güven’i biraz uzaktan izleyen bir gazeteci olarak...
“Galiba bir öfke kontrolü sorunu var” diyordum.
Ekranlarda, gazete sayfalarında görüyordum:
En kıytırık mevzularda bile öfkeleniyordu. Magazin emekçilerinin üzerine yürüyordu. Anında öfkeden deliye dönüyordu. Sürekli bir “Tutmayın beni” havasına giriyordu.
Ve daima bir küfür kıyamet içindeydi.
*
Ozan Güven’in bu imajı, en sonunda bir kadının gözüne atılmış bir yumrukla pekişti.
Ve tehlikeli bir hal aldı.
*
Ortada kadına yönelik şiddet var.
Buradan Ozan Güven’in tüm yakın arkadaşlarına sesleniyorum:
*
Tamam, şiddet uygulayan yakın arkadaşınız.
Ama sizin onunla değil de mağdurla empati kurmanızda yarar var.