Bu fotoğrafı çektirdiğinde 38 yaşındaydı. O günden de baksak, bugünden de baksak çok genç bir adam.
- Fakat başı sonu belirsiz bir maceraya atılır gibi binmedi “Bandırma” adlı vapura... Planladı, stratejisini kurdu, üzerinde çalıştı, taktiklerini belirledi.
*
- Her şeyin başlangıcı olan o ilk adım, ne kadar planlansa da, ne kadar stratejisi kurgulansa da... Çok ama çok büyük riskleri de içinde barındırıyordu.
*
- Liderlik zaten böyle bir şeydir: Hem planlamanı en akılcı şekilde yapacaksın, hem de riskleri göze alacaksın. İkisi de fazlasıyla vardı 38 yaşındaki bu kurmayda...
*
- Planlanarak ve risk alınarak çıkılan bu büyük yolculuğun sonunda şu oldu: Bir millet küllerinden doğdu. Yani var oluş mücadelesi, zaferle sonuçlandı.
*
- Bu kadarla kalmadı tabii... O zafer, emperyalizmin tepesine inen bir yumruk oldu ve o yumruk, bütün mazlum milletlere örnek oldu.
*
- “Samsun’a çıktı” deyip de geçemeyiz. Samsun’a çıkmak demek... “Ya olacağız ya öleceğiz” diye kararlılık bildirmek ve sonunda da olmayı başarmaktır.
TIRTIKLAYABİLİR Mİ? TIRTIKLAYAMAZ MI?
ALİ Babacan’ın bir propaganda videosu çıktı dün.
Çıkar çıkmaz da sosyal medya resmen yıkıldı.
“İşte Türkiye’yi kurtaracak lider” diye gaz üstüne gaz.
*
Gaz verenlere şöyle bir baktım.
Hepsi ama hepsi...
“Şu Ali Babacan AKP’den yüzde 2 tırtıklasa bile bizim için amma mis olur ha!” diye iç geçirenler.
*
Peki ya AK Parti çevreleri?
Oralarda yaprak bile kıpırdamadı.
*
Zaten Ali Babacan’ın...
İstanbul’da izi tozu yok, Erzurum arkasına düşmemiş, İç Anadolu’da bir hava yaratamamış, Konya’da esamisi okunmuyor, Kayseri’nin umurunda değil, Karadeniz’de parti kurduğunu bile bilmiyorlar, Diyarbakır hiç ilgilenmiyor.
*
E birader, vaziyet böyleyse ve böyle olmaya devam ederse...
Bu adam nasıl tırtıklayacak birkaç puan?
ATATÜRK TÜCCARLARININ MÜRİTLERİNE DAİR
ATATÜRK tüccarlarından söz etmiştim dünkü yazımda.
“Bayağı kârlı bir ticaret” falan diye...
*
Atatürk tüccarlarının müritlerinden biri, bana şöyle bir mesaj yollamış:
*
“Haram mı yediler? Alan razı, satan razı... Sana ne oluyor?”
*
İyi de be hey mürit!
Cübbeli Ahmet de terlik merlik satarken...
“Haram mı yedim? Alan razı, satan razı. Size ne oluyor?” dese...
Ona da aynı hoşgörüyü gösterecek misin?
Onun için de...
“Alan razı, satan razı... Haram mı yedi?” falan diyecek misin?
*
Demeyeceksin değil mi?
Biliyorum demeyeceğini. Merak etme.
*
Sözün özünün özü şudur:
Atatürk tüccarlarının müritleri, Cübbeli’nin müritlerini küçümseyip aşağılarlar yeri geldiğinde.
Ama aslında yoktur öyle fazla bir farkları.
TÜRKAN SAYLAN’A VEFA
“KORONA” adlı belayla mücadele ettiğimiz şu günlerde...
Anadolu’yu karış karış gezerek bir zamanlar bu toprakları etkisi altına almış olan “cüzzam” adlı belanın kontrol altına alınmasına eşsiz bir katkı sunan Türkan Saylan Hoca’yı, yaptığı çalışmanın önemini daha da kavramış olarak...
Rahmetle anıyorum.
FETÖ’YÜ ABARTARAK ZİL TAKTIRIP OYNATMAYIN ŞU FETÖ’CÜ HAİNLERİ
BİR amiralle ilgili atama kararı verildi.
Ve ortalık karıştı.
“FETÖ’nün işi” imasında bulunan bulunana...
*
Hiç anlayamıyorum bu tür imaları...
Ne yani?
Altında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın imzasının bulunduğu bir kararın arkasında bile FETÖ izleri mi aranacak?
*
FETÖ’cü hesaplara bakıyorum...
Hepsi zil takıp oynuyor.
Niye?
Hâlâ çok güçlü olduklarına dair, hâlâ alınan kararlarda etkileri olduğuna dair, hâlâ borularının öttüğüne dair muazzam bir algı oluşturuluyor ya...
İşte ondan dolayı...
*
FETÖ’cü alçaklara, “Biz Cumhurbaşkanı’nın altında imzası olan kararlarda bile etkiliyiz” dedirten bir yaklaşım, FETÖ’cüleri şımartan bir yaklaşımdır.
Ve fazlasıyla absürddür.
*
Absürd olmasının nedenine gelince...
*
“Bu ülkede FETÖ’nün ihaneti belirdiği günden itibaren... FETÖ karşısında en ödünsüz tutumu kim temsil ediyor” diye sorsak, seveni de sevmeyeni de...
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ismini verecektir.
FETÖ karşısında en ödünsüz tutumu temsil eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, FETÖ’nün etkisiyle amiral harcayacak.
Öyle mi?
*
İsmet Paşa bu tür durumlarda “Hadi canım sen de” dermiş.
EMRE KINAY NE YAPMAYA ÇALIŞIYOR?
YEREL seçimde Kadıköy’de İYİ Parti’den aday olmuştu Emre Kınay...
*
“Yapma” dedim. “Gereksiz bir çıkış bu” dedim. “Üzülürsün” dedim. “Olmaz” dedim. “Girme bu işlere” dedim. “Sana göre değil” dedim. “Neyi ispatlamaya çalışıyorsun” dedim.
Dedim, dedim, dedim.
Fakat söz dinletemedim. Üstelik sakalım da var.
*
Aday oldu... Boyunun ölçüsünü de aldı.
*
Aradan geçti şunca zaman...
Şimdi çıkmış açıklamalar yapıyor.
“Kazanırsam kapıdan milliyetçileri sokmam dedim Meral Akşener’e... O da ‘Tamam’ dedi” türü açıklamalar...
*
Milliyetçilerin partisinden aday olmuş, milliyetçilerin partisinin başkanına “Milliyetçileri kapıdan sokmam” diyor. Milliyetçilerin partisinin başkanı da “Tamam” diyor.
*
Emre Kınay’ın bu anlatımından çıkan sonuç şu:
Meral Akşener, “İyi ama Emre Kınay Bey... Ben de milliyetçiyim. Kazanırsan beni de mi kapıdan içeri sokmayacaksın” sorusunu bile sormamış yani...