Hatta sanatını belli bir düzeyin üzerinde bulduğumu bile söyleyebilirim.
*
Ama ekranlarda izlerken ayıpladığım, yadırgadığım, kendisine yakıştıramadığım görüntüleri de yok değildi hani.
Alkolü azıcık fazla kaçırınca kendinden geçiyor, magazin emekçilerine ağır küfürler ediyor, magazin emekçilerinin üzerine yürüyor, ekranlarda sık sık “Tutmayın beni” görüntüleri veriyordu.
*
Bütün bu görüntüler karşısında hep şöyle diyordum:
“Yazık. Alkol ve buna bağlı ciddi bir öfke problemi var bu adamın.”
*
Yani demem o ki...
İki gündür konuyu bu köşenin gündeminde tutmamın nedeni...
Ne kişisel husumettir ne de kişisel gıcıklık...
*
Şudur neden:
Bir kadının uğradığı feci şiddet.
*
Kimse kusura bakmasın:
Ortada aldığı darplar sonucu gözleri kan çanağına dönmüş bir kadın varken... O kadının tutarlı ifadeleri varken... O kadının darp raporları varken... O kadının konunun üzerinde tepinmeme konusunda sergilediği dikkat varken...
Ozan Güven’in “Asıl o beni dövdü” ifadesine prim verecek değilim.
*
“Kadının beyanı esastır” sözünü esas almaya bile gerek yok.
- Ozan Güven’in şiddetine maruz kalan kadının kollarındaki darp izlerini...
- Ozan Güven’in attığı yumruğun kadının gözünü ne hale getirdiğini...
- Ozan Güven’in verdiği ifadenin feci derecede inandırıcılıktan uzaklığını...
Esas almak yeterli.
*
Şimdi gelelim esas meseleye...
*
Ortada kadına yönelik korkunç bir şiddet olayı varken...
- Bu suskunluk neden?
- Bu geçiştirme neden?
- Bu duyarsızlık neden?
- Bu körlük neden?
*
Ozan Güven’in çevresi geniş olmasaydı, sürekli dayanışma içinde olduğu güçlü arkadaşları olmasaydı, şöhreti olmasaydı...
Sonuç yine böyle olur muydu?
*
Ya da şöyle sorayım:
Şiddete uğrayan Deniz Bulutsuz...
En az sanatçı Sıla kadar güçlü ve şöhretli biri olsaydı...
Sonuç yine böyle olur muydu?
*
Bu olayın doğurduğu başka bir gerçeklik daha var:
*
Türkiye’de maalesef müthiş bir aşiretçilik, muazzam bir cemaatçilik, asla bırakılmayan bir mahallecilik, sürekli üzerinde titizlenilen bir takımcılık var.
Güya okumuş yazmış, güya kültürlü insanlar...
“Bizim Ozan ne yaparsa yapsın yine de bizim Ozan’ımızdır” yaklaşımındalar.
Bu yaklaşımın “aşiret dayanışması” ilkelliğinden bir farkı var mı Allah aşkına?
CİHANGİR’İN AŞİRETÇİLERİ
TÜRKİYE’de aşiretçilik, hemen her kesimde çok iş yapar.
Her kesimin kendine özgü aşiretleri vardır.
*
Bir aşiretin içindeysen...
Korunursun, şişirilirsin, övülürsün, hataların görülmez, çelişkilerin sevimli bulunur, sersemliklerinden bir tatlılık çıkarılır, başarısızlıkların başarı diye yutturulur, küçük başarıların destansı bir şekilde yüceltilir.
*
Bir örnek vereyim:
*
Cihangir odaklı bir aşiret var.
Bunlar o derece ilkel bir aşiretçilik duygusu içinde hareket ederler ki...
- İşine geldiğinde ya da şartlar öyle gerektirdiğinde fena halde uysal olabilen bir adamı, “huysuz” diye yuttururlar.
- Düzenin gazetelerinde yıllarca köşe başını tutarak gemisini yürüten aynı adamı, “iflah olmaz bir aykırı” diye yuttururlar.
- Sistemden yıllarca ama yıllarca nemalanmış aynı adamı, “ödün vermez Marksist” diye yuttururlar.
Kendimle gurur duyduğum ender özelliğim ise şudur:
Bir aşirete sırtımı yaslamaya, bir arkadaş grubunun koruması altına girmeye, mahallecilik ve kampçılık yapmaya hiç tenezzül etmiyorum.
RESMEN BAYILDIM
MERAL Akşener, Kemal Kılıçdaroğlu, Pervin Buldan’ın başlattıkları, Twitter’da çevrilen mavrayı...
Çevrilen bu mavraya Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Twitter’da verdiği cevabı...
Çok ama çok sevdim.
*
Hepsi çok şekerdi.
TİKTOK HAKKINDA İNCELEME BAŞLATILDI DENİLİNCE
BEN de sandım ki...
- Bu kadar boş beleş işler nasıl yapılıyor?
- Bu kadar saçma video nasıl çekiliyor?
- Bu kadar boş vakit nasıl bulunuyor?
Falan diye inceleme yapılıyor.
*
Meğer “kişisel verilerin korunmasına yönelik veri güvenliği açığı” falan gibi bayağı alengirli bir mevzu yüzünden inceleme başlatılmış.
Hay bin kunduz!
KATLİAM KATLİAMDIR
SİVAS’ta yaşanan olay değildi, felaket değildi, hadise değildi.
Kelimenin tam anlamıyla bir katliamdı.
Ve katliama da katliam denir.
*
“Sivas katliamı” denmesinden, Sivaslıların şehirlerinin adının katliamla anılmasından rahatsızlık duymasını bir ölçüde anlayabilirim ama “katliam” denmesinden herhangi bir insanın rahatsızlık duymasını asla anlayamam.
*
Bu vesileyle...
2 Temmuz günü Sivas’ta katliama uğrayanların tümünü rahmetle ve saygıyla anıyorum.
ARTIK YENİ NORMAL BUDUR
- Artık bir ahlaksız, hangi siyasi kampa ait olursa olsun... Namusa, onura, şerefe dil uzattığında başına nelerin geleceğini hesap etmek zorundadır.
*
- Artık bir müptezel, hangi siyasi görüşten olursa olsun... Kadınların iffetine yönelik bir saldırıda bulunmadan önce bin iki yüz elli kere düşünmek zorundadır.