İki müşteri kazara bir metrenin biraz altında yakınlaşsa...
Maske azıcık burundan aşağıya düşse...
Polis, zabıta, garson falan...
Dünyanın bütün alarm zilleri anında çalmaya başlıyor.
Buna karşılık...
Şöyle bir durum ortaya çıktı:
*
Toplu taşıma araçlarından herhangi birine biniyorsun...
Korona öncesinden bin beter bir sıkışıklık...
Mesafesiz bir samimiyet almış başını gidiyor.
Üst üste seyahatin benzersiz örnekleri sergileniyor.
Ne bir denetim var, ne de “Ne oluyor burada” diyen.
*
Ey yetkililer!
Yeryüzünün görüp görebileceği bu en yaman çelişkiyi ortadan kaldırın diye seslenecektim ki; iyi haber dün akşam saatlerinde geldi.
*
İstanbul’da insanların üst üste seyahat etmesine, maskesiz toplu taşıma araçlarına binmesine engel olacak bir dizi ciddi önlem alındı.
Normalleşelim derken çok da gevşememek gerektiğini hepimiz bir kez daha görmüş, anlamış olduk.
BODRUM’U MALDİVLER YAPMA GAYRETİ
MALDİVLER’den kum getirip Bodrum sahillerine döküyorlarmış.
Neymiş efendim, Bodrum’u Maldivler gibi yapacaklarmış.
*
Bu furya öyle bir boyuta gelmiş ki...
5 yıldızlı bir otel, mermer tozunu Maldivler kumu diye sahiline sermeyi planlarken, Bodrum Belediyesi tarafından yakalanmış.
*
Güzelim Bodrum’un kendine özgü şahane bir doğası ve denizi varken Maldivler özentisiyle yapılan her türlü girişim...
Saçmalıktır.
Hatta saçmalığın daniskasıdır.
*
“Öküzlüktür” diyecektim ama öküzlere saygım gereği vazgeçtim.
ŞU SAATTEN SONRA
Bana kimse “Tünelin ucu göründü” diyemez.
Beni kimse eve tıkamaz.
Bana kimse günde 12 sefer el yıkatamaz.
Bana kimse “Önümüzdeki iki hafta çok kritik” diyemez.
Beni kimse uçağa binmekten alıkoyamaz.
Bana kimse “Eve girer girmez elbiselerini çıkar” diyemez.
Beni kimse “bulaş oranları” ile korkutamaz.
Bana kimse AVM’lerdeki kuyruklardan yakınamaz.
BİZİM MESLEKLE İLGİLİ İLKESEL KARARLARIM
Hıncal Uluç’un lafının üzerine laf söylememeye karar verdim.
*
Güneri Cıvaoğlu’nun jantiliğiyle yarışmamaya karar verdim.
*
Ece Üner’i aforizmalarıyla baş başa bırakmaya karar verdim.
BU ADAM NASIL TAKSİCİLİK YAPTI?
GÖRÜNTÜLERİ izledim, kanım dondu.
*
Bir kadın müşterisiyle tartışan taksici, kadın müşterisine önü alınamaz bir öfkeyle saldırıyor. Vuruyor. Hırsını alamıyor. Arabadan inip kadına şiddet uygulamaya devam ediyor.
*
Adliyeye sevk edildikten sonra serbest kalan bu adamın taksicilik yapmasına İstanbul Büyükşehir Belediyesi kararıyla yasak getirilmiş.
*
Bu olayın ardından benim merak ettiğim hususlar şunlardır:
*
En küçük bir münakaşada öfkesine hâkim olamayan, var gücüyle karşısındakine şiddet uygulayan, hırsını alamayıp ölümüne saldıran bu adam, nasıl taksici oldu? Taksiciler arasında böyleleri var mı? Bunların psikolojik incelemesi yapılıyor mu?
TRUMP MESELESİYLE İLGİLİ GİDİP GİDİP GELİYORUM
BAZEN şöyle diyorum:
*
İyi oldu buna... Dengesizin tekiydi... Üstelik de gerekçesiz bir kibri vardı. Havalı havalı konuşuyor, sürekli ona buna sataşıyordu. Öngörülemez tarafları fazlaydı. Başına böyle bir işin gelmesi çok iyi oldu.
*
Bazen de şöyle diyorum:
*
Öyle böyle ama yine de son tahlilde Türkiye’den yana bir tutumu var. Dengesiz mengesiz ama Türkiye’yle arayı iyi tutmaya kişisel olarak kararlı gibi... Bizim işimize yarıyor yani. Bunu götürmeye çalışanlar ise bundan bin beter.
*
Yetişin komşular!
Bu iki yaklaşım arasında sıkışıp kaldım.
ATATÜRK MASKESİNİN İKİ ÖNEMLİ SAKINCASI
BİR: Tıpkı “gardırop Atatürkçüleri” yakıştırması gibi “maske Atatürkçüleri” yakıştırması gündeme gelebilir ki, tutarsa fena olur.
*
İKİ: Üzerinde Türk bayrağı ve Atatürk bulunan kullan-at maskelerinin kullanıldıktan sonra nereye atıldığı sorulabilir ki, soran çok.
NÂZIM HİKMET, MUHAMMED ALİ
NÂZIM Hikmet’in vefat yıldönümüydü dün.
Bugünlerde Nâzım Hikmet’i şu dizelerle anıyorum:
*
“Kardeşlerim/Bakmayın sarı saçlı olduğuma/Ben Asyalıyım/Bakmayın mavi gözlü olduğuma/Ben Afrikalıyım.”