Partisinin ilçe yönetim kurulu yedek üyesi bile değil.
Söyleyeceği sözlere kulak kesilmeyi gerektirecek bir durum yok.
Gündemde değil.
Örgütsel bir yapıyı kontrol etmiyor.
Milletvekilleri yok.
İl başkanları yok.
Kürsüsü yok.
Bırakın Kemal Kılıçdaroğlu’nu, Engin Özkoç kadar bile imkâna sahip değil.
*
Bütün bu dezavantajlara rağmen...
Öyle yapıyor, böyle yapıyor ve ekmeğini taştan çıkarıyor.
*
İşte bakın:
Çıktığı televizyon programını terk etti ve bir anda “olay adam” oluverdi.
/
Televizyon kanalından yapılan açıklamaya göre...
Programa çıkmadan önce kendisine “Cumhurbaşkanı’nın konuşmasını yayınlayacağız” denmiş. O da bunun üzerine “Tamam ama ben de sizi eleştiririm” demiş.
*
Fakat sadece eleştirinin yeterince ses getirmeyeceğini düşünen Muharrem İnce, programda ne yaptı?
Tuttu, gürültülü bir şekilde yayını terk etti.
*
Şu kadarını söyleyeyim:
O programda sekiz buçuk saat konuşsaydı...
Elde ettiği şu popülaritenin kıyıcığına bile yaklaşamazdı Muharrem İnce.
Kısacası...
Adam işi biliyor kardeşim.
*
Buna karşılık...
Koskoca genel merkezi olan, milletvekilleri olan, genel başkan yardımcıları olan, Özgür Özel’i olan, Tuncay Özkan’ı olan, Faik Öztrak’ı olan, belli bir medyası olan, devasa bir örgütsel yapısı olan, Meclis imkânları olan, belediye başkanları olan...
Kemal Kılıçdaroğlu ise...
Duruyor, duruyor, duruyor...
Ve bir türlü helva yapmıyor, yapamıyor.
*
Muharrem İnce’yi stüdyoyu terk etti diye göklere çıkaran CHP’liler, gözlerini kapatıp üç saniyeliğine meselenin bu boyutunu düşünseler çok daha iyi ederler gibi geliyor bana.
HEYKELDEN UZAK DURMAK BU KADAR MI ZOR?
CHP’nin üzerine gidilirken kurulan cümlelerin en meşhuru hangisidir? Sanırım şudur:
*
“Bunlar sadece heykel dikmeyi bilirler, başka da bir iş yapmayı bilmezler”.
*
Peki Ekrem İmamoğlu en son hangi vaatte bulundu?
Şu vaatte bulundu:
*
“İstanbul’a Fatih Sultan Mehmet heykeli dikeceğiz”.
*
Bu nedir abi?
- Stratejiden, taktikten habersiz olmak mı?
- Yoksa üzerine üzerine gitmek mi?
*
Stratejiden, taktikten habersizse...
Fena!
Üzerine üzerine gidiyorsa...
Daha fena!
ULAŞTIRMA BAKANI BAYRAMDA TELEFONLARIN KESİLMESİNE EL ATTI
AZICIK yüklenilince cep telefonları işe yaramaz oluyor. En son bayramda yaşadık bu sorunu... Herhangi bir afet zamanında ne olacağını düşünemiyorum bile...
*
İşte bu önemli konunun peşini bırakmadı Ulaştırma Bakanı Adil Karaismailoğlu.
GSM operatörlerinin temsilcileriyle dört saatlik maskeli bir toplantı yaptı.
Sektörün genel durumunun da ele alındığı bu toplantıda, bayramlarda ve doğal afetlerde kesilen ya da zaman zaman zorlaşan aramalar sorununa çözüm yolları arandı.
*
Peki ya sonuç?
Aldığım bilgiye göre yakın zamanda bu sorun tamamen çözülmüş olacakmış.
*
Olayın peşini bırakmayan, çözüme odaklanan ve üç GSM şirketi açısından birleştirici güç olan Ulaştırma Bakanı Adil Karaismailoğlu’na bravo!
DOĞA KOLEJİ’NDEN JEST
BİR ara sıkıntıya giren Doğa Koleji, ülkemizin en güzide eğitim kurumlarından... İTÜ ETA Vakfı’nın gözetiminde hizmet veriyor şu anda.
*
Doğa Koleji, çok hoşuma giden bir jest yaptı sağlık çalışanlarına...
Doktorundan hemşiresine, teknisyeninden yardımcı personeline kadar hiçbir ayrım yapmadan dedi ki: “Tüm sağlık çalışanlarının çocuklarına yüzde 50 indirim yapıyoruz”.
*
Hep dedim, bir daha diyorum:
Sağlık çalışanları için ne yapılsa az.
RAKEL DİNK YALNIZ DEĞİLDİR
HRANT Dink’in eşi Rakel Dink ve avukatına bir mail atılmış.
“Bu sefer Rakel Dink ve avukatı ölecek. Bir gece ansızın geleceğiz. Ya terk edersiniz ya da ölürsünüz” diye...
*
Neyse ki bunu yapan şahıs, güvenlik kuvvetleri tarafından anında yakalandı da alçak tehdit havada kalmadı.
*
Son zamanlarda “falanca yalnız değildir” tarzı bir slogan sıkça kullanılıyor olur olmaz her yerde.
Sanırım o slogan, en isabetli biçimde şöyle kullanılabilir:
“Rakel Dink yalnız değildir”.
*
İnanmayan şuraya bakabilir:
Hrant Dink’in cenaze törenine katılan o muhteşem kalabalığa...
1 HAZİRAN PAZARTESİ YAPILACAKLAR LİSTESİ
- Evin altındaki kafede sabah kahvesi içilecek.
*
- Fatih civarında bir esnaf lokantasında az kuru-az pilav olayına girilecek.