Türkiye’nin salgına karşı verdiği mücadelede şu iki gücü özellikle öne çıktı:
- BİRİNCİ GÜÇ: Yeterli sağlık donanımı ve kapasitesi...
- İKİNCİ GÜÇ: Muhteşem sağlık personeli...
*
Uygulanan tedavi protokollerindeki esnekliklerin getirdiği başarı... Filyasyonda sağlanan büyük organizasyonun yol açtığı başarı... Yoğun bakımdaki özenin sağladığı gözle görülür başarı...
Bunları saymıyorum bile.
*
Son birkaç haftadır dünya medyasında...
“Türkiye’nin olağanüstü başarısı” başlıklı haberlerde, hem sağlık sistemimize hem de sağlık çalışanlarımıza övgü üstüne övgü yağdırılıyor.
Önümde Fransızca, Almanca, İngilizce yayınlar var. Hepsi “Türkiye bunu nasıl başardı” sorusunun cevabını arıyor.
*
Buradan ne çıkar? Çıkacak olan şudur:
Sağlık turizmi alanında parlayan bir yıldız olabiliriz.
*
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın İstanbul’da yapılan iki pandemi hastanesini inceledikten sonra...
“Sağlık üssü olacağız. Clevaland’a gidiyorlardı, şimdi buraya gelecekler” demesinin altında biraz da işte bu yatıyor.
*
Türkiye, sağlık turizminde zaten bir ivme kat etmişti.
Şu saatten sonra ise...
Parlayan bir yıldız olabilir. En azından önünde çok büyük bir fırsat var.
YAPAY GÜNDEMSE
DARBE meselesi yapay gündemmiş... İktidar sıkıştığı için bu gündemi uyduruyormuş... Düşmana ihtiyaç duyuyormuş... Bu yüzden bu gündemi ortaya atıyormuş...
Muhalefet liderleri böyle diyorlar.
*
İyi de kardeşim... Madem iktidar böyle bir gündemi zoraki köpürtüyor... Siz niye bu gündeme malzeme veriyorsunuz? Neden dilinize hâkim olamıyorsunuz? Neden ağzınızdan bazı tuhaf cümleleri kaçırıyorsunuz? Neden Erdoğan’a “Sonun Adnan Menderes’in sonu gibi olacak” diye yazı yazan adama hiçbir şey demiyorsunuz? Neden ekranlarınızda “gerekirse silahlı mücadele” diyen kişiye “hop” demiyorsunuz?
*
Niye? Neden? Niye? Neden? Niye? Neden?
SIRRI SÜREYYA İLE İYİ PARTİ POLEMİĞİ: OOOO ÇOK SERT!
OLAY şöyle gelişti:
İYİ Parti Lideri Meral Akşener, HDP ile ilgili soruya...
“Bizim gözümüzde terör örgütü PKK’nın uzantısıdır, PKK’nın yanında konumlandırıyoruz” diye yanıt verdi.
*
Bunun üzerine...
HDP’li Sırrı Süreyya Önder, Akşener’e şöyle cevap verdi:
“Bize aracı gönderen, ‘Nasıl yapalım’ diye fikrimizi merak eden parti, bugün bize koordinat biçemez.”
*
Ve gözler İYİ Parti’ye çevrildi.
Parti sözcüsü Yavuz Ağıralioğlu, çok sert çıktı ve şöyle dedi:
“Partimizde HDP’ye fikrini, zikrini sorabilecek bir tane alçak yoktur. Biz alçaklarla siyaset yapmıyoruz. Varsa gereğini yaparız.”
*
Bakalım Sırrı Süreyya Önder buna nasıl bir cevap verecek? Bir isim açıklayacak mı?
*
Bu arada size bir şey söyleyeyim mi?
Sık sık İYİ Parti/HDP meselesi gündem oluyor ya... Bu son tartışma, hepsini ezip geçecek bir nitelik ve potansiyel taşıyor.
CÜBBELİ’NİN RÜYAYLA SULANDIRDIĞI SÜREÇ
CÜBBELİ Ahmet, bizim Hadi Özışık’ın programında konuşmuş.
*
“Rüyamda gördüm. Darbe tehlikesi var” türü bir şeyler söylemiş.
*
Benim konuyla ilgili yorumum gayet kısa ve basit:
*
“Darbe suni gündem” diyenlere böyle bir sulandırmayla...
Bayağı sağlam destek çıkmış Cübbeli.
YENİ BAKANIN TÜNEL HEYECANINA DAİR
GAYRETTEPE/Kağıthane/İstanbul Havalimanı Metro Projesi’nin “ilk ışık töreni” vardı geçen gün... Yeni Ulaştırma Bakanı Adil Karaismailoğlu’nu ilk kez işte bu törende izleme ve gözleme fırsatı buldum. İzlenimlerimi dört maddede aktarıyorum:
*
- BİR: Heyecanını bastıramıyordu ki bu yönü bana sempatik geldi.
- İKİ: Bir büyük işi tamamlayan olmanın dayanılmaz özgüveni vardı üzerinde...
- ÜÇ: Nedense asık suratlı izlenimi veriyordu ama pek de öyle değilmiş.
- DÖRT: Tünelin ardından gelen hummalı çalışma sesiyle resmen mest oluyordu.
BEN AVM’Yİ ÖZLEDİM
NE yani?
Koca bir binanın içine girip ışıltılı koridorlarda yürümeyi... Mağazaların vitrinlerine bakmayı... Yürüyen merdivenlerle yukarı aşağı inip çıkmayı... Şöyle bir volta atmayı içerilerde... Bir tişört almak için on tişört denemeyi... Marmara Park’ın iç duvarlarını... Zorlu’nun açık hava bölümlerinde gelene geçene bakmayı... Kanyon’un bol rüzgârlı alanlarından geçmeyi... Maskeyle de olsa Cevahir’de sosyal inceleme yapmayı... Nişantaşı City’s turu atmayı...
*
Özlemiş olamaz mıyım?
BELEDİYEDEN ŞEHİT OLAN İKİ İTFAİYECİ AÇIKLAMASI
İSTANBUL’da tatbikat sırasında şehit olan iki itfaiyeci ile ilgili yazdığım yazıda başkan İmamoğlu’na sorular sormuştum. Belediyeden sorularıma cevap geldi. Gelen cevap şöyle:
*
“Sayın Ahmet Hakan... Öncelikle iki arkadaşımızı şehit vermenin derin üzüntüsü içindeyiz, arkadaşlarımıza Allah’dan rahmet diliyoruz.
Sayın Ahmet Hakan... Otomatik itfaiye merdivenleri, yangınlara müdahale etmek ve kurtarma olaylarında kullanılmak üzere belirli standartlarda üretilmiş, elektronik, mekanik, hidrolik sistemler ile çalışan itfaiye araçlarıdır.
Kazanın yaşandığı merdiven aracı, İtfaiye Teşkilatımıza 2017 yılı Şubat ayında alındı. Personelimiz içerisinden 20 itfaiyeci arkadaşımıza, yetkili tarafından araç kullanma eğitmen eğitimi verildikten sonra, 2017 yılı Haziran ayından itibaren hizmete alındı. Sonraki süreçte yetkili firma tarafından, 3 yıllık garanti süresi kapsamında ağır bakımları ve periyodik bakımları yapıldı. Bu 3 yıllık bakım süresinde herhangi bir kaza ya da arıza kaynaklı tamirat da yaşanmadı. Araç uluslararası standartların öngördüğü teknik emniyet özelliklerine sahiptir.
Bütün itfaiye araçları, günlük vardiya değişimlerinden sonra ve haftalık periyodik eğitim saatlerinde eğitim ve tecrübe amaçlı çalıştırılıyor, açılıp kapatılarak yangına hazır halde tutuluyor. Bu işlem sırasında, merdivenci olarak yetiştirilen personelimize, merdivene ve yüksekliğe alışması, sepetin kontrol mekanizmalarını öğrenmesi, tecrübesinin artması için bu tür eğitimler yapılıyor. Merdiveni kullanan arkadaşımız, on iki yıllık itfaiyeci olup sekiz yıllık merdiven operatörüdür. Tüm merdivenli araçların kullanımında da yetkili bir itfaiyecidir.