“Pandemi koşullarındayız. Gençlerin sağlığı düşünülmeden hafta sonu YKS yapılacak. Toplum sağlığını değil, sadece kendini düşünen anlayışla Türkiye yol yürüyemez.”
İyi de Tuncay Özkan!
Senin partin de temmuz ayında kurultay yapıyor.
*
Memleketin dört bir tarafından yüzlerce delegeyi Ankara’ya getireceksiniz. Üstelik bilim insanları, bu tür toplanmaların sağlık açısından içerdiği tehlikelere işaret ederken...
*
Senin partinin bu yaptığı da toplum sağlığını düşünmemek değil mi? Senin partinin bu yaptığı da sadece kendini düşünmek değil mi?
Ne yani?
YKS’yi ertelemeyen anlayışla yol yürünmez de kurultayı ertelemeyen anlayışla yol yürünür mü?
*
Bir deyiver hele.
METİN FEYZİOĞLU’NUN O ANDA YAPIP ETTİKLERİ
Çok sert tepkiler alacağını bile bile baro başkanlarının Ankara girişinde bekletildikleri yere gitti.
*
Baro başkanlarının kendisinin geldiğini görmeleri üzerine sırtlarını dönmelerine hiç aldırış etmedi.
*
“Geçmiş olsun” dileğinde bulunduğunda baro başkanlarının kendisine attığı lafların tümünü sineye çekti.
*
Öfkeyle cevaplar vererek orayı terk etmek yerine baro başkanlarının tüm tepkilerine rağmen orada kalmaya devam etti.
*
Bir kere bile “Size iyilik de yaramıyor kardeşim” falan türü çiğliklere başvurarak üste çıkmaya çalışmadı.
*
Bu süper medeni tutum...
Kim ne derse desin...
Benim pek hoşuma gitti.
MÜMTAZ’ER TÜRKÖNE İÇİN HAKKANİYETLİ BİR YAZI
FETÖ’nün egemen olduğu dönemlerde gemi azıya alanların en başında geliyordu Mümtaz’er Türköne.
Pervasızdı, küstahtı, güvendiği dağlar var gibiydi, dönemin insafsızlıklarının hep arkasındaydı.
FETÖ politikalarının yılmaz savunucusuydu.
*
Çok polemiğim vardır kendisiyle...
O yazdı, ben yazdım.
O yazdı, ben yazdım.
*
O dönem aramızdaki tek fark şuydu: O koruma altındaydı, ben korumasızdım.
*
Neyse... Hepsi geldi, geçti.
*
MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin yaptığı açıklamayla Silivri’de unutulma bahçesine terk edilmiş olan Mümtaz’er Türköne yeniden hatırlandı.
*
Devlet Bahçeli, yerden göğe kadar haklıdır.
Mümtaz’er Türköne ile aynı durumda olanlar bir biçimde serbest kalmışken...
Mümtaz’er Türköne’nin tamamen Silivri mahpusunda unutulmaya terk edilmesi hiç de adil bir yaklaşım değildir.
*
Bahçeli’yle aynı görüşteyim:
Adalet perspektifiyle Mümtaz’er Türköne’nin durumuna yeniden bakılmalıdır.
BİR GÜN BEN DE
Kıvanç Tatlıtuğ gibi... Maslak Sanayi Sitesi’nde araba tamir etmek istiyorum.
Aziz Yıldırım gibi... Sonsuz haklı çıkıp susmak, hep susmak istiyorum.
Wushu Kung Fu Federasyonu gibi... Konuşulmak, hep konuşulmak istiyorum.
Melih Gökçek gibi... Hortumu İmamoğlu’na bağlayacak bir kafam olsun istiyorum.
OTOBÜSLER dopdolu olsun, “Ekrem İmamoğlu bu işi yönetemiyor” densin diye bir grup AK Partilinin organize olup pandeminin göbeğinde belediye otobüslerine doluşması iddiası ortaya atılmıştı.
İddiayı İmamoğlu dillendirmiş, ardından kendisine kayıtsız şartsız destek veren “tarafsız” gazeteciler, hiçbir sorgulamaya gerek duymadan “Evet, böyle oldu” diye ortalığı velveleye vermişlerdi.
*
Sonuç? İddianın aslı astarının olmadığı kanıtlandı.
*
Ve şimdi de yeni bir organize kötülük iddiası.
Güya şöyle bir olay olmuş:
İstanbul’da aniden bastıran yağmur sırasında birileri, rögarları kum torbalarıyla tıkamaya kalkışmış. Amaçları, Ekrem İmamoğlu’nu beceriksiz göstermekmiş.
*
Fakat bu sefer şöyle bir farklılık var: Sütten ağzı yanan Ekrem İmamoğlu ve onun “tarafsız” gazetecileri... “Organize kum torbası kötülüğü” iddiasına üfleyerek yaklaştılar.
*
Ders alınmış demek ki.
TUNÇ SOYER’E ÜÇ TAVSİYE
TÜRK Tarih Vakfı Başkanı Prof. Mehmet Ö. Alkan, ‘Toplumsal Tarih’ dergisinde, gündelik politikalara ve polemiklere asla alet edilemeyecek türde akademik mi akademik bir makale yazmış. Makalenin başlığı: ‘Tarihte Bayrağı Olan Nadir Şehir: İzmir’.
*
Makaleyi baştan sona okudum: Bugün kullandığımız anlamda “bayrak” kavramının ortaya çıkmadığı dönemlerde, taaa 1600’lü yıllarda ortaya çıkan bir realiteden söz ediyor tarihçi Alkan...
*
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’in atıf yaptığı makale işte bu makale...
*
Bu olaydan yola çıkarak...
Tunç Soyer’e üç tavsiyem var:
*
TAVSİYE BİR: “Bayrak” meselesi, önemli bir meseledir. Bölücülük şiarıyla terör faaliyetlerinin yürütüldüğü bir ortamda şaka yollu da olsa “ayrı bayrak” falan demeden önce bin kez düşünseniz iyi edersiniz.