Ahmet Hakan

Almanya ile Türkiye’nin korona durumuna şöyle bir bakalım:

Milyon kişiye göre ölü sayısı:

- ALMANYA: 96

- TÜRKİYE: 49

*

Milyon kişiye göre vaka sayısı:


 

- ALMANYA: 2100

- TÜRKİYE: 1758

*

Ne diyor bu rakamlar?

Şunu diyor:

Almanya, bizden daha kötü durumda...

*

Peki futbolcuların korona pozitif çıkması?

Almanya’da durum nedir?

Durum şudur:

*

4 Mayıs’ta 10 Alman futbolcunun korona testi pozitif çıkmıştı. Beş gün önce de bir Alman futbolcunun pozitif çıktığı açıklandı.

*

Almanya’da tablo bu...

Ve dün Almanya futbol ligi Bundesliga başladı.

*

Almanya’da  futbolun başlamasını sevinçle, heyecanla, alkışla karşılayanlara bakıyoruz.

Ne yapıyorlar?

Şunu yapıyorlar:

Türkiye’de futbolun başlayacak olmasını lanetliyorlar.

*

Ne oluyor ya? Ne iş?

BEŞİKTAŞ’TAKİ ATATÜRK HEYKELİYLE İLGİLİ BİR TEKLİFİM VAR

METRO hattı çalışmaları dolayısıyla yapısında eğim meydana gelmesi nedeniyle Beşiktaş Barbaros Bulvarı’ndaki Atatürk Anıtı’nın yıkılmasına karar verilmiş. Anıt, parça parça sökülerek kaldırılmış.


 

*

Barbaros Bulvarı’ndan her geçtiğimde bu anıtla ilgili olarak içimden kurduğum cümleler hep şunlar oldu:

- En kötü Atatürk heykeli yarışması yapılsa, birinciliği buna verirler.

- Bu kadar estetikten uzak bir heykel, Atatürk’e hakarettir.

- Bunu buraya dikenlerde göz yok, tamam ama izan da mı yok?

*

Kısacası demem o ki...

Beşiktaş Barbaros Meydanı’na yeniden bir Atatürk heykeli dikilecekse...

Çok daha estetik bir Atatürk heykeli dikilsin.

PANDEMİYİ HALLEDEMEDİK SİZE UZAY MUZAY VERELİM

PANDEMİ işini resmen eline yüzüne bulaştıran Trump, baktı pandemiden bir yere varamayacak.

Hemen bir “uzay balonu” patlatıverdi.

*

Neymiş efendim, Trump’ın uzay kuvvetleri, mevcut uzay füzelerinden 17 kat daha hızlı bir füze geliştirmişler... Trump’ın tabiriyle bu füze, “süper düper füze” imiş.


 

*

Ne yapsın Trump?

Ahalisine doğru dürüst bir sağlık hizmeti sunamayacağını anlayınca...

Füze müze müjdeleriyle ahalisini oyalamaya çalışıyor.

*

“Pandemiyi halledemedik ama uzayı hallettik” diye özetleyebileceğimiz bu yaklaşıma, “Marie Antoinette sendromu” desek yeridir.

*

Ekmek bulamıyorlarsa pasta yesinler olayı yani.

AŞIRI SICAKTA EV HALLERİ

KLİMAYI çalıştırıyorum / Klimadan virüsün geleceğini düşünüp iki dakika sonra kapatıyorum klimayı / Pencerelerin tümünü açıyorum / İçeriye daha fazla sıcak geliyor / İki dakika sonra kapatıyorum pencereleri / Buzdolabının kapağını açıp azıcık serinlemeye çalışıyorum / Sonra sıkılıyorum / Ve bu kez tekrar klimaya koşuyorum...

*

Klima / pencere / buzdolabı döngüsü içinde debelenip dururken şu umut cümlesini mırıldanıp duruyorum:

*

Bu sıcak, bu virüsün bulaşma gücünün belini kırsın inşallah...

TIBBA DA, AHLAKA DA, YASALARA DA UYMUYOR

BİLGİSAYAR bilimleri alanında uzman bir akademisyen, televizyon ekranında 12 / 17 yaş aralığındaki küçücük kız çocukları için şöyle diyor:

“Doğurmak için ideal yaşlar”.

*

Aynı akademisyenin bu çocukları tanımlarken ağzından çıkan “Balkondan at bir şey olmaz, o kadar sağlamdırlar” falan türü fena halde münasebetsizliklerine ise değinmeye bile gerek yok.


 

*

- Doktorlara sordum... Bu adamın söylediklerinin külliyen yalan olduğunu söylediler.

....

DEVAMI İÇİN TIKLAYINIZ