Sizin olsun Dr. DeBakey’leriniz... İstemeyiz Cleveland’larınızı... Endo klinik, mendo klinik... Aman uzak olsun uzak bizden...
Mis gibi Cerrahpaşamız varken ne yapalım biz sizin Baltimore’daki Johns Hopkinsinizi...
*
“Beni Türk hekimlerine emanet ediniz” sözünü, şu ana kadar hep Atatürk’ün Türk hekimlerini gaza getirmek için söylediği söz diye düşünmüştük. Hep böyle algılamıştık.
*
Şu pandemi olayı hepimize gösterdi ki...
- Türk hekimlerinin dünyada eşi benzeri yok!
- Türk hekimlerine gözünü kırpmadan kendini emanet edeceksin!
*
Biz gördük, dünya gördü...
Anladık, inandık, fark ettik...
Test ettik ve onayladık:
Valla billa hepimizi Türk hekimlerine emanet edin.
Başka tabip istemeyiz.
RAKAMLAR İYİ GELİRKEN MERAK ETTİĞİM ŞEYLER
- Bir hafta sonra... İnceden seyahat sitelerine göz atar mıyım acaba?
*
- İki hafta sonra... Bizim evin altındaki kafe açılır mı acaba?
*
- Üç hafta sonra... Maskeler fora olur mu acaba?
*
- Dört hafta sonra... “Bu akşam bizde toplanıyoruz” der miyim acaba?
*
- Beş hafta sonra... Pervasızca elimi yüzüme götürür müyüm acaba?
*
- Altı hafta sonra... Gazete binasının bahçesinde iş toplantısı yapar mıyım acaba?
*
- Yedi hafta sonra... “Ateş Kara mı? O da kimdi yahu?” der miyim acaba?
*
- Sekiz hafta sonra... Bodrum yolları nasip olur mu acaba?
*
- Dokuz hafta sonra... “Amma günler yaşadık ha” nostaljisi yapar mıyım acaba?
ALİ EKBER ÇİÇEK DEYİP DE GEÇMEYECEKSİN
ORADA bir duracaksın.
Hem de bayağı bir duracaksın.
Çünkü bildiğin en güzel türkülerin altında onun imzası vardır.
Divanelikte 14 bin yıl gezen bu büyük ozanın vefat yıldönümüydü dün. Anısı önünde saygıyla eğiliyorum. Bize emanet ettiği türkülerinin meftunu olmaya devam.
HAYATIMDA HİÇ
- Hayatımda hiç görmediğim kadar kitaplık gördüm... Evlerindeki kitaplığı arka fon yaparak canlı yayınlara bağlananlar sayesinde...
*
- Hayatımda hiç yapmadığım kadar görüntülü konuşma yaptım... Olur olmaz zamanlarda ille de görüntülü arayanlar sayesinde...
*
- Hayatımda hiç konuşmadığım kadar doktorla konuştum... Yaptığım programlarda “hocam, hocam” diye sorduğum sorular sayesinde.
İSTİKLAL’İN TEK HAKİMİ
BU fotoğrafı Levent Kulu çekti dün.
Taksim Meydanı tamamen kuşlara terk edilmiş, İstiklal Caddesi ise caddenin maskotu ‘Kuzu’ isimli bu sevimli köpeğe...
*
Ben de bir ara şöyle bakayım diyerek çıktım sokaklara.
Manzara şöyleydi:
Sokağa çıkma yasağı ve ramazan birleşince... Issızlığın da ıssızlığı vardı dün sokaklarda.
RAMAZAN SORUSU... PANDEMİ SORUSU...
“SAKIZ çiğnemek orucu bozar mı?” artık herkesin dalga geçtiği bir ramazan sorusuydu.
“Eve girince ayakkabıyı çıkaracak mıyız” sorusu ise hâlâ gideri olan bir pandemi sorusudur.
*
Tahminim şu yöndeydi:
Bu ramazanda...
Pandemi soruları, ramazan sorularının önüne geçecek.
“Eğer bir gün dünyada yaşam biterse, insanoğlu yeni bir gezegene yerleştiğinde İslam’ın şartlarından olan hacca gitmek nasıl mümkün olacak?”
*
İstersen bir milyon tane...
“Virüs havada kaç saat asılı kalıyor hocam?”, “Elimi 15 saniye yıkasam olur mu hocam?”, “Eve girer girmez elbiseleri çıkarıyor muyuz hocam?” türü pandemi sorusu sor...
Sorduğun ya da soracağın soruların hiçbiri...
Nihat Hatipoğlu’na sorulan şu ramazan sorusunun kıyıcığından bile geçebilemez.
65 YAŞ ÜSTÜ İÇİN BİR HAYKIRIŞ
BÜYÜKLERİMİZ biraz daha evlerde kalırlarsa...
Çok büyük sorunlar yaşayacaklar.
Aman buna bir çare!
*
Virüsten koruyalım diye eve kapattık kendilerini...
Ama ruh sağlıkları gerçekten tehlikede...
Aman dikkat aman!
*
Hiç değilse sokağa çıkma yasağı günlerinde şöyle iki-üç saatlik bir sokak izni olsa...