1980’lerin ortaları...
12 Eylül’ün ağır havası, azıcık dağılmaya başlamış durumda.
Bu gevşemeden yararlanılarak memleketin dört bir yanında paneller düzenleniyor.
*
“Panel” dedikleri şöyle bir şey:
Bir grup yazar, bir masa etrafında toplanıyor. Bu yazarların mutlaka biri solcu, biri İslamcı, biri de liberal oluyor.
Ve tartışma başlıyor.
*
Nasıl da merakla, ilgiyle izlerdim bu tartışmaları.
Bu panel işi, benim gençliğimi yedi bitirdi resmen. Gençliğimin büyük bölümü panel kovalamakla geçti desem yeridir.
*
Dönemin en meşhur panelistleri şunlardı: Abdurrahman Dilipak, Murat Belge, Mete Tunçay, Nur Vergin, Turgut Kazan, Uğur Mumcu, Aziz Nesin, Hüseyin Hatemi, Nilüfer Göle, Ali Bulaç vs.
*
Dün Bahçeşehir Üniversitesi’nde Adalet Bakanlığı ile İletişim Başkanlığı’nın ortaklaşa düzenlediği “ADALET VE MEDYA İLİŞKİSİ” panelinde konuşmacıydım.
Şöyle bir salona baktım. Şöyle bir konuşmacı koltuklarına baktım.
Ve birden aklıma gençliğimin panelleri geldi.
*
O eski panellere göre bizim panel, azıcık heyecansızdı tabii.
Destansı çıkışlar, epik haykırışlar falan olmadı ama hayli yararlı konular işlendi.