“Flaş... Flaş... Flaş... Bekçilere bekâr ve yalnız yaşayan kadınların evlerini gözetleme yetkisi verildi”.
*
Zerre kadar sorgulamadan, “böyle bir yekti nasıl verilmiş acaba?” diye milim merak etmeden, üç satırlık haberi okumaya bile tenezzül etmeden...
Zirilyon tane yorum yapılmış bu başlığın altına.
*
Bekçilere küfür kıyamet saydıranlar... “İran’da da aynısı var” diyenler... Başlıktan yola çıkarak kocaman kocaman siyasi analizler kasanlar... “Dürbünle mi gözetleyecekler?” diye mavra çevirenler... “Aman Tanrım! Ne günlere kaldık!” diye hayıflananlar... “Olmaz böyle şey” diye direniş çağrısı yapanlar...
Bekçilere... Görev bölgeleri içinde uyuşturucu madde imal edildiğinden, satıldığından veya kullanıldığından, kumar oynandığından ya da fuhuş yapıldığından şüphe edilen yerleri bağlı bulundukları genel kolluk birimlerine bildirme görev ve yetkisi verilmiş.
*
Peki nasıl olmuş da buradan...
“Bekçilere bekâr ve yalnız yaşayan kadınların evlerini gözetleme yetkisi” verildiği sonucu çıkarmışlar?
*
Şöyle başarmışlar bu işi:
*
Bekçiler, bu yetkiye dayanarak bekâr ve yalnız yaşayan kadınların evlerini gözetleyebilirlermiş / miş... “Niye gözetliyorsun” dendiğinde de “Fuhuş yapıldığından şüphelendim” diyebilirlermiş / miş... Böylece kanuna uygun biçimde bekâr ve yalnız kadınların evlerini gözetlemiş olabilirlermiş / miş...
- Hükümetin “çoklu baro” projesine net bir biçimde tavır aldı. Bunun çok yanlış olduğunu söyledi. Altını çize çize...
*
- Baroların yürüyüşüyle ilgili “Meclis’e derdini anlatmak için yürüyorsun değil mi? Neden Meclis davet ettiğinde gelmiyorsun?” dedi. Yürüyüşün maksadını sorguladı. 80 baronun yürüyüşe katılmadığı bilgisini verdi.
*
- Şafak Yayla adlı teröristin adliyede şehit ettiği savcı Mehmet Selim Kiraz’ı hatırlattı. Ve şöyle dedi: “Bir müzik grubu var. Konser veriyor. Hepimiz Şafak Yayla’yız diye sloganlar... Terörist Şafak Yayla’yı kahraman ilan etmeler... Bu müzik grubuna terörü övdüğü için konser izni verilmiyor. İstanbul Baro Başkanı, ‘sadece türkülerini söylemek istiyorlardı’ diye ağıt yakıyor. Bu normal mi? Savcıyı şehit edenler kahraman ilan edilmez”.
*
Ne var kardeşim bu söylenenlerde? Doğru bulursun, yanlış bulursun ama adamı şeytanlaştırmak da neyin nesi? Derdiniz nedir sizin? Diyalog kapısını açık tutması mıdır sorun? Hükümeti normal bir hükümet olarak görmesi mi? Buna mı dayanamıyorsunuz? Terörist seviciliğine karşı net bir tavır alması mı sizi rahatsız ediyor? Niye bu adamın üstüne bu denli gidiyorsunuz?
BUNLARIN MUTLULUKLA BİR İLGİSİ OLMALI
- Umutsuzca başlanmış bir dizinin hayvan gibi iyi çıkması.
- Hediye paketi açarken çıkan jelatin sesi...
- Bütün şarjların yüzde 80’in üzerinde dolu olması.
- Cumartesiyi pazara bağlayan gece.
- Kemalpaşa tatlısı.
- Centilmence yapılmış bir yarışın ardından kazanmak.
- Bir şerefsize matematiksel had bildirilmesi.
- Mutfaktan yükselen güzel yemek kokusu.
- WhatsApp’tan bir tane bile boş beleş mesajın gelmemesi.
AMAN MERAL HANIM! KIYMA MAKİNESİNE AMAN DİKKAT!
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, şöyle demiş:
*
“Her gün bir arkadaş kıyma makinesine atılıyor”.
*
“Kıyma makinesi” dendiğinde benim aklıma sadece şu geliyor:
*
“Menderes, üniversite gençlerini öldürtüp cesetlerini kıyma makinelerine attı” şeklinde ortaya salınan büyük tarihi palavra ve iftira.
*
Meral Hanım!
Maksadınızın bambaşka olduğunun tabii ki farkındayım ama siz yine de “Kıyma makinesi” sözünün vahim çağrışımlarını biraz da olsa dikkate alın.
KIZINI SEVİYOR OĞLUNU SEVMİYOR
TRUMP’ın oğluyla yaptığı röportajı izledim.
*
Çıkardığım sonuçlar şunlardır:
*
Trump bir baba olarak oğluna pek düşkün değil. Ivanka dendiğinde gözleri parlayan Trump’ın oğlunu pek sallamadığını ve idare ettiği izlenimini aldım. Oğlunun da acıklı şekilde “sev beni babacığım” edasında olduğunu üzülerek müşahede ettim.
TAMER DAĞLI’NIN AÇIKLAMASI
HAMZA Yerlikaya ile ilgili savunma biçimini eleştirdiğim AK Parti Adana Milletvekili Tamer Dağlı aradı.
Kendisinin “Hamza Yerlikaya’nın atanmasını eleştiren vatan hainidir” diye bir sözünün olmadığını, yaptığı konuşmada atamayla ilgili teknik izahlara yer verdiğini söyledi ve ekledi: