Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın 32 bin sağlıkçı alınacağını açıklamasından sonra, denkliği kabul edilmeyen tıp eğitimi almış gençlerin varlığıyla karşılaştım.
Değişik ülkelerde tıp eğitimi almışlar ama diplomaları Türkiye’de kabul edilmiyor. Bunların mesleklerini yapabilmeleri için denkliklerinin YÖK tarafından onaylanması gerekiyor. Bunun üzerine YÖK Başkanı Prof. Yekta Saraç’la konuştum.
YÖK Başkanı Saraç, denklik konusunda getirmeyi planladıkları yenilikleri ilk kez açıkladı. Onları aktaracağım. Yekta Saraç, denklik konusunda katı olan isimlerden biri değil. Diplomayı ucuzlatmadan, ilmi seviyeyi koruyarak alternatif çözümler bulmak için çaba sarf ediyor. Önce denklik konusunda YÖK’teki mevcut uygulamayı aktardı.
DENKLİK İŞLEMLERİ
1- Alanında uzman hocalardan oluşan bilim alanı danışmanı komisyonu tarafından incelenir.
2- Dünya Tıp Federasyonu tarafından yetkilendirilmiş kurumlarca akredite edilmiş üniversitelerden mezun olanlara doğrudan denklik verilir.
3- Diplomasını aldığı okul dünya sıralamasında ilk 1000’e giriyorsa aynı şekilde doğrudan denklik verilir.
YÖK Başkanı Saraç, “Eğer bu şartları taşımıyorsa doğrudan denkliği onaylanmıyor. Ama iki alternatif sunuluyor” dedi. O alternatifler ne?
İŞTE O İKİ ALTERNATİF
1- ÖSYM tarafından yılda iki defa yapılan TUS sınavlarının ikinci aşamasına giriyor. TUS’ta başarılı olmak için 45 puan alınması gerekiyor. Denklikte 40 puan alması yeterli oluyor.
2- Dilerse üniversiteler tarafından yapılan klinik sınavlarına girebiliyor. Bu sınav Ankara’da Hacettepe, Gazi, Ankara Üniversitesi ve Yıldırım Beyazıt üniversiteleri tarafından yapılıyor.
“Bu ikisinden birinde başarılı olursa denklik veriyoruz. Bununla birlikte bizim sağlık sistemimize adapte olmaları için 6 ay süreyle klinikte pratik yapmalarını istiyoruz.” Anlatması kolay belki ama bunlar o kadar kolay süreçler değil. Çünkü bir yığılma var. YÖK Başkanı bu soruna duyarsız değil. Yeni imkânlar sunmanın peşinde.
YENİLİKLER GETİRMEYİ PLANLIYORUZ
“1- Koronavirüsten önce başlayan bir çalışmamız var. Klinik sınavları Ankara’da Hacettepe, Gazi, Ankara ve Yıldırım Beyazıt üniversiteleri tarafından yapılıyordu. Şimdi bunu bölgelere yayacağız. Ege’de, Karadeniz’de, İç Anadolu’da, Doğu Anadolu’da, İstanbul’da da bu sınavlar yapılsın diye düşünüyoruz.
2- ÖSYM tarafından yapılan TUS sınavında denklik öğrencilerinden 40 puan aranıyordu. Bunu tekrar gözden geçiriyoruz.
3- Son dönemde yönetmelik değişikliği yaparak kolaylaştırıcı kararlar aldık. Yurtdışında bulundukları süreyle ilgili değişiklik yaparak bir dönemi değil, tüm dönemlerde kaldıkları süreleri dikkate almaya başladık.
4- Uzaktan eğitimle dünyanın ilk 400 üniversitesinden mezun olanlara da (tıp, eczacılık, mühendislik, hukuk, mühendislik gibi uygulama ağırlıklı bazı programlar hariç) doğrudan denklik veriyoruz.”
Bu işin YÖK cephesi. Yurtdışında bitirilen okulların eğitim seviyesine YÖK, Sağlık Bakanlığı’nda istihdam edilmeleri konusunda ise bakanlık karar verecek. Ancak bunlar ülkemizin iyi yetişmiş evlatları. Onları sağlık sistemine kazandıracak çözümler aramalıyız. Bu konuda Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’ya da görev düşüyor.
SAĞLIKÇILARA SALDIRANLAR TUTUKLANACAK MI?
SAĞLIKTA şiddet yasası çıktı. Yasa sadece doktorları değil, tüm sağlık çalışanlarını ilgilendiriyor. Yasayla cezalar yarı oranda arttırıldı. Cezanın ertelenmemesi hükmü getirildi. Şiddete maruz kalan doktorlara, o hastayı başka bir hekimin bakması şartıyla muayene etmeme hakkı tanındı. Sağlıkçılar yapılan düzenlemeden memnunlar. CNN Türk’te Buket Güler’in programında birlikte olduğumuz Prof. Dr. Yaşar Özgök iki noktaya dikkat çekti:
1- Sağlıkçıya şiddet uygulayan kişi ya da kişilerin gözaltına alınması düzenlenmeliydi.
2- Şiddet uygulayan kişinin hastasına başka bir doktor bakma şartıyla hekime muayene etmeme hakkı getirildi. Hem şiddet uygulayacak, hem hastasına bir diğer doktorun bakması sağlanacak. Bu diğer hastaların karşısında bir adaletsizliğe neden olabilir. Hastaya mutlaka bakılmalı ama bu aciliyetine göre sıraya konulmalı.
Bu soruları yasanın görüşülmesi sırasında Adalet Komisyonu adına hükümet sıralarında oturan AK Parti İstanbul Milletvekili Abdullah Güler’e sordum. Güler, sağlıkta şiddet yasasının çıkmasında emeği olan isimlerden birisi. “Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun 100. maddesinde tutuklama düzenleniyor. Her şeyden önce tutuklama bir tedbir kararıdır. Ancak talep edilen bu husus Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nda düzenlenecek bir şey değildir. Çünkü o zaman savcı ve hâkimin takdir hakkı ortadan kalkar. Olay meydana geldiğinde savcı tarafların ifadesini alır, olayı değerlendirir, olayın vahametine göre tutuklamaya sevk kararı verebilir. Ama hâkim CMK’nın 100. maddesine göre şüphelinin kaçma şüphesi olması, sabit ikametinin bulunmaması, delilleri karatma ihtimali ve suçun varlığının özelliğine göre tutuklama kararı verebilir. Tutuklama bir cezalandırma yöntemi değildir. Yargılamanın sonucunda kişi beraat da edebilir. Bunu biz yasada düzenlersek, o zaman yargılama süreçlerine müdahale etmiş oluruz. Ayrıca bu konuda şiddete maruz kalan diğer kamu görevlilerinin de böyle bir talebi ortaya çıkabilir. Ancak daha önce yapılan düzenlemeyle sağlıkta şiddette ceza sınırına bakmadan savcı tutuklama talep edebiliyor. Olayın şekline bakıp hâkimlerimiz tutuklama kararı verebiliyor. Sağlıkçılarımıza el uzatanlara karşı gözaltı ve tutuklama kararı vermekte çıkan yasayla hâkim ve savcılarımızın eli daha da rahatlamış oldu. Ancak sağlıkçılarımızın haklı talepleri konusunda Sağlık Bakanlığımız farklı tedbirler getirebilir” dedi....