Ahmet Davutoğlu adı “gelecek” olan ama kendi geçmişte kalan partisini kurdu.
Çözüm olarak, geçmişte rejim krizlerine neden olan parlamenter sistemi önerdi. Her 10 yılda bir gelen darbeler parlamenter sistemde gerçekleşmedi mi? 27 Mayıs, 12 Mart, 12 Eylül ve 28 Şubat’ta Türkiye parlamenter sistemle yönetilmiyor muydu? Siyasi partiler o dönemde kapatılmadı mı, başörtüsü yasağı o dönemin ürünü değil miydi?
Neyse, soruları bir kenara bırakalım. Davutoğlu’nun partisine ilişkin AK Parti kulislerinde yapılan değerlendirmeleri paylaşayım. Parti kurulmadan önce daha çok merak uyandırıyordu. Ancak partinin kuruluşu açıklanınca, bu gizem ortadan kalktı. Kulislerde “Dağ fare doğurdu” yorumu yapıldı. Benzer bir durum Ali Babacan’ın kuracağı partide de yaşanabilir.
Meclis’te “siyaset voltası” attığımız bir AK Parti yöneticisi “Parti kurarken farklı bir duruşun, yeni bir söylemin ve dünyaya farklı bir bakışın olacak. AK Parti kurulduğunda öyleydi. Biz yeni şeyler söyledik. Bunlarda hangi duruş, hangi yeni söylem var?” diye sordu. Davutoğlu partisiyle ilgili olarak aynı soruyu bu kez ben sordum. “Davutoğlu’nun partisinde yeni olarak ne var? Sadece ben parti lideri olacağım diye parti kurmuş. Bir de Erdoğan’dan intikam almak istiyor. Başbakanlıktan ayrılma sürecinin hesabını kapatmamış, belli ki o hesabı görmek istiyor” diye konuştu.
Cumhurbaşkanlığı seçiminde ilk turda 50 artı 1’in olması nedeniyle yeni partiler ne yapacak diye sorulmuyor, AK Parti’den ne götürecekler diye hesap tutuluyor. AK Parti yöneticisine bu noktayı hatırlattım.
Madde madde anlattı.
BU AYNI ZAMANDA İKİ TURLU BİR SİSTEM
İşte AK Parti yöneticisinin anlattığı o maddeler:
1- Seçimlere henüz 3 yıl süre var. Yeni partilerin şimdiden kurulması iyi oluyor. İstanbul seçimlerinin ardından hemen seçim olsaydı, o zaman yeni partiler millette bir kafa karışıklığına neden olabilirlerdi. Ama 3 yıl içinde her şey daha iyi netleşecek.
2- Bu sistemin bir özelliği var. Yüzde 50 artı bir nedeniyle seçimlere blok halinde giriliyor. Ama unutulan bir nokta var. Bu sistem aynı zamanda iki turlu bir sistem. Bu millet Erdoğan’ı seviyor. Yine onu ilk turda seçer. Ama hadi ikinci tura kaldı diyelim. İkinci turda bu millet Erdoğan’a mı, yoksa CHP adayına mı oy verir?
“Son söz?” dedim.
“Blok sisteminde kendilerine bir pay düşeceğini düşündükleri için parti kuruyorlar. Hesapları, bloklara girip 2023’te söz sahibi olmak. Ama Erdoğan’ı tasfiye etmek isteyenlerin hesaplarına alet oluyorlar. Vefasız damgasını yiyorlar. Bir varlık göstereceklerini sanmıyoruz” dedi.
Son nokta olarak kulislerden bir gözlemimi paylaşayım. İlk başlarda yeni partilerin ne kadar milletvekili transfer edeceği konuşuluyordu. Ama o hava dağıldı. Özel bir sıkıntısı olmayan hangi milletvekili partisini bırakıp ölü doğmuş partilere gider?
ERDOĞAN NEDEN ‘DOLANDIRACAKLAR’ DEDİ?
CUHURBAŞKANIErdoğan, Şehir Üniversitesi’yle ilgili tartışmalara bir girdi pir girdi. Erdoğan; Ahmet Davutoğlu, Ali Babacan ve Mehmet Şimşek’i hedef alarak, “Bunlar Halk Bankası’nı da dolandırmaya çalışıyorlar” demişti. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın neden böyle bir çıkış yapma ihtiyacı hissettiğini soruşturdum. “Şehir Üniversitesi’yle ilgili yapılan yorumlar izzetinefsine dokundu, hazmedemedi” yorumları yapıldı. Ama tam ikna olmadım. Derinleşince, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bir toplantıda değerlendirmesine ulaştım. Güncel olduğu için paylaşmak istedim.
1- Erdoğan, Şehir Üniversitesi’nin kuruluşunu desteklediğini, başbakan olarak üniversiteye arazi tahsisini gerçekleştirdiğini söylemiş. Ancak Davutoğlu’nun başbakanlığı döneminde, arazinin Şehir Üniversitesi’ne bedelsiz olarak devredilmesi konusunda kendisine bilgi verilmediğini söylemiş. “Arazi tahsisinden Davutoğlu başbakanlıktan ayrıldıktan sonra haberim oldu” demiş.
2- Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ülker grubunun sahibi Murat Ülker’in birkaç yıl önce kendisine geldiğini, Şehir Üniversitesi’nin mali taahhütlerini eksiksiz yerine getirdiklerini, ancak para yönetimi ve borçlanma konusunda dikkat edilmesi gereken noktalar olduğunu anlattığını belirtiyor. Murat Ülker’in yeni bir rektör atanması konusunda kendisinden destek istediğini anlatıyor. “Ben uygun bir rektör atanması için YÖK’e çalışma yapması talimatı vermeye hazırlanırken, bir gün sonra Davutoğlu’nun Şehir Üniversitesi mütevelli heyetini toplayarak rektörü değiştirdiğini öğrendim. Bu durum beni rahatsız etti” diyor.