ŞEHİTLER verdiğimiz İdlib’deki gözlem noktalarını takviye etmek üzere bölgeye sevk edilen askerimize yapılan saldırının birkaç açıdan değerlendirilmesi gerekiyor.
1- Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Ukrayna’ya hareketinden önce rejim güçlerinin İdlib’de askerimize saldırısının zamanlaması manidar bulundu.
2- Rejime misliyle karşılık verildiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, operasyonun şifresini “Noktayı koymak yok, aynı şekilde operasyon devam ediyor” sözleriyle verdi. Gün boyunca MİT’in belirlediği hedefler vuruldu.
3- Erdoğan, Rusya’ya “Burada muhatabımız siz değilsiniz, tamamıyla rejimdir, bizim önümüzü kesme gibi bir durum da söz konusu olmasın” diye seslenme gereği duydu.
4- Erdoğan, Afrika gezisi dönüşünde “Astana süreci diye bir şey kalmadı. Rusya, Astana ve Soçi’ye sadık değil” demişti. Bu saldırı, “İdlib Mutabakatı ve Astana süreci çöktü mü” sorusunu gündeme getirdi.
5- Rusya’nın, askeri birliklerin bilgi verilmeden hareket ettiği yönündeki açıklamasının gerçeği yansıtmadığı ortaya çıktı. Milli Savunma Bakanı Akar, 2 Şubat Pazar günü saat 16.13’te ve 22.27’de Rusya‘nın bilgilendirildiğini açıkladı.
6- Rejimin saldırısı, Türkiye’nin İdlib’deki 12 gözlem noktasından çekilmesini hedef alıyor. Türkiye, gözlem noktalarından çekilmeyeceği gibi buraları takviye etmekte kararlı. Çünkü gözlem noktalarından çekilmemizin Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı ve Barış Pınarı harekâtları ile kontrol edilen alanların istikrarını tehlikeye atacağı düşünülüyor.
7- Rejim tarafından yapılan saldırı, Türkiye-Rusya ilişkilerini de olumsuz etkiledi. Ankara’da gün boyu, “Saldırılar sürerse Türkiye ile Suriye rejimi arasında bir savaş çıkar mı”, “Bu iş Türkiye-Rusya çatışmasına yol açar mı” gibi sorular dolaştı. Kritik süreçte Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, mevkidaşı Lavrov ile görüştü. Bu görüşme Erdoğan ile Putin’in kısa süre içinde görüşeceği beklentisine yol açtı.
İMAMOĞLU TATMİN ETTİ Mİ?
GENEL sekreter yardımcısı Yeşim Meltem Şişli’nin başörtülülere yönelik hakaretleri üzerine gözler İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’na çevrilmişti. “İmamoğlu, Şişli’nin hakaretlerini destekliyor mu, yoksa bundan rahatsız mı” sorusu ortaya atılmıştı. Haklı bir soruydu. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı’nın Yeşim Meltem Şişli hakkında bir tasarrufta bulunup bulunmayacağı merak konusu olmuştu.
Dün itibariyle iki şey oldu.
1- Yeşim Meltem Şişli’den bir açıklama ya da özür gelmedi.
2- Ekrem İmamoğlu, konuya ilişkin bir açıklama yaptı. Ama Şişli hakkında bir tasarrufta bulunmadı. “Benim olduğum yerde hiçbir arkadaşım herhangi bir vatandaşa, inancından, etkin kökeninden, yaşam biçiminden, giyim kuşamından dolayı hiçbir şekilde hakaret edemez, incitemez” dedi.
Açıklama yapılması yerindeydi. Ama çok genel ifadeler kullanıldığı, sorunun adı dahi konulamadığı için tatmin edici değildi. Daha cesaretli olması gerekirdi. “Başörtülülere hakaret kabul edilemez” diyebilmeliydi. Siyaset bir tavır işidir. Bir duruş gerektirir.
İmamoğlu’nun,“Bu şekilde hareket eden bir insan, zaten benimle çalışmak istemiyor demektir. Öyle bir insanın benim yanımda yeri olmaz. Nokta” çıkışı önemliydi. Bu sözleri Yeşim Meltem Şişli’ye “İstifa et” mesajı olarak yorumladım. Şişli, istifa ederek gereğini yerine getirmeliydi. Ama kendisi hakkında inceleme yapılmasını talep etti.Bu da bir adımdır. Belki farklı şeyler ortaya çıkacak. Ancak bu inceleme, Genel Sekreter Yardımcısı’nı kurtarma operasyonuna dönüşmemeli.”
Çünkü bu işlerin faturasını bürokratlar ödemez. Ancak bürokratların yanlışlarının bedelini siyasetçi öder. Seçim döneminde kimse Yeşim Meltem Şişli’yi hatırlamaz. Hesabı İmamoğlu’na sorar.
İmamoğlu için artık konuşma değil, tasarrufta bulunma zamanı...
ANNESİNİN ELLERİNDEN ÖPÜYORUM
Uzun bir dönem benim de çalıştığım Yeni Şafak gazetesi yazarlarından İsmail Kılıçarslan, Yeşim Meltem Şişli’yi eleştirdiği yazısında Ekrem İmamoğlu’nun annesi hakkında bir göndermede bulunmuş. Bunu doğru bulmadım. Siyasetçileri eleştirebiliriz. Ama anneler, eşler ve çocuklar siyaset üstüdür. Siyasetçilere eşler, çocuklar ve anneler üzerinden göndermeler yapılmasını doğru bulmam. Ekrem İmamoğlu’nun annesine yapılan göndermeyi de o yüzden iyi karşılamadım. Dostum İsmail Kılıçarslan doğru yapmamış.
Bu vesile ile Ekrem İmamoğlu’nun annesinin ellerinden öpüyorum. Hava İmamoğlu başta olmak üzere tüm anneleri saygıyla selamlıyorum.
İHTİYAT VE TEMKİN PARTİSİ
YENİ bir partinin kurulduğu zannetmeyin. Ali Babacan’ın kuracağını ilan ettiği ama bir türlü kurulamayan partisiyle ilgili olarak, “kararsızlar partisi” tanımını yapmıştım ya, o benzetmeye itiraz geldi. Babacan’ın partisine “ihtiyat ve temkin partisi” ismi takılmış.
11. Cumhurbaşkanı Gül’ün eşi Hayrunnisa Gül’ün yeni partide kurucu olma isteği ise devam ediyormuş. Eski Cumhurbaşkanı eşi olmanın siyaset yapmaya engel bir tarafı olduğunu düşünmüyorum.
Üç grup halinde çalışıyorlarmış.
1- Siyasiler: Ali Babacan, Beşir Atalay, Nihat Ergün, Sadullah Ergin önde gelen isimler.
2- Bürokratlar: Metin Kilci, Candan Karlıtekin, İbrahim Çanakçı ve Birol Aydemir.