• Dolar 33.9008
  • Euro 37.6352
  • GR ALTIN 2809.6
  • ÇEYREK 4627.6

  • 02 January 2020, Thursday 4:04
Abdulkadir Selvi

Abdulkadir Selvi

Muharrem İnce genel başkan adayı olacak mı?

CNN Türk’te Ahmet Hakan’ın programında Muharrem İnce ile bir araya geldik. Programın yaptığı reytingden Muharrem İnce’yi takip eden bir izleyici kitlesinin olduğu anlaşılıyor.

Öncelikle Muharrem İnce’ye ilişkin gözlemlerimi paylaşmak istiyorum. Daha bir oturmuş, eski hırçın görüntüsü gitmiş, yerine daha bilgece bir hava gelmiş. Ama öyle ‘bal Mahmut’ kıvamında da değil. Damarına basınca hafiften sertleşiyor. Cumhurbaşkanı adaylığından sonra günlük polemiklerden uzak durmaya çalışıyor. Gözü hâlâ Cumhurbaşkanı adaylığında. “CHP Genel Başkanı, Cumhurbaşkanı adayı olmalı” tezini tekrarlıyor. Peki kendisi CHP Genel Başkanlığı’na aday olacak mı? ‘Hayır’ ya da ‘Evet’ demiyor. Yani, “Kapıyı ne kapatıyorum ne sonuna kadar açıyorum” havasında. Gözlemim, kongreler tamamlandıktan sonra konjonktüre bakacağı yönünde. Kongrede aday olursa şaşırmam, aday olmazsa sürpriz saymam. Kazanacağını görürse bir an bile tereddüt etmez ama kazanamayacağı bir seçime de girmez durumunda.

Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş konusunda özenli bir dil kullanmaya dikkat ediyor. Eğer CHP Ekrem İmamoğlu’nu Cumhurbaşkanı adayı gösterirse, ona destek olacağını söylüyor ama Abdullah Gül olursa, o konuda konuşmuyor. O tür bir durum oluşursa kamuoyundan destek alıp almayacağına bakacak gibi hissettim. Aday olabilir de olmayabilir de pozisyonunda. Tarafsız Bölge’de CHP’yle ilgili sorularımıza bir noktadan sonra cevap vermeyeceğini söyledi. O sırada izleyicilerden İnce’ye tepki mesajları geldi. Ekranlarda CHP’yi hırpalayan biri konumuna düşmek istemiyordu ama parti içinde çete olduğunu söyleyen, Külliye’ye giden CHP’li konusunda ortada bırakılan bir isimdi, o yüzden sormamız gerekiyordu. Birkaç sorumuza cevap verdi ama daha çok Kanal İstanbul’u, Libya’ya asker gönderme konusunu, yerli otomobili konuşmayı tercih etti. Bir de illa asgari ücreti konuşacağım diye tutturmadı mı... Cumhurbaşkanı adaylığı sırasında oluşturduğu ekiple çalışmalarını sürdürüyormuş, o nedenle el yazısıyla notlar çıkarmış, bıraksak sabaha kadar konuşacaktı. Kategorik olarak her şeye karşı değil. “Çarşı her şeye karşı” pozisyonuna düşmemeye çalışıyor. O nedenle yerli otomobile güçlü bir destek verdi. Ama Kanal İstanbul ve Libya’ya asker gönderilmesi konusunda ters düştük. Hakkını teslim edeyim, CHP’nin üzerinde titredi. Öyle ki AK Parti’den ayrılıp yeni parti kuran Davutoğlu ve Babacan’a sempati çiçekleri gönderdi. “Peki siz CHP’den ayrılıp parti kurar mısınız?” diye sorduğumuzda ise “CHP’den ayrılmam” dedi de başka bir şey demedi. Biraz Demirel gibi bir hava hissettim. İşine gelmeyince konuşmuyor.  

YA KANAL YA İSTANBUL DEMEDEN ÖNCE

KANAL İstanbul tartışmasının 2020’ye de damgasını vurması bekleniyor. Ekrem İmamoğlu’nun “Ya Kanal ya İstanbul” yaklaşımında değilim. Ama İstanbul’u yönetmek için milletten yetki alan İmamoğlu’nun bu konuda görüş bildirmesinin en doğal hakkı olduğunu düşünüyorum. Hatta herkesten daha çok hakkı olduğuna inanıyorum. İmamoğlu’nun bu işi bir kampanyaya dönüştürme çabası eleştirilebilir ama siyaseten akıllı bir iş yapıyor. Taraf oluyor. Hatta Kanal İstanbul karşıtlarının liderliğini üstleniyor. 1991 seçimlerinde Demirel’in seçim kampanyasını ABD’li Clifford A. Botway yönetmişti. Gazeteci Yavuz Donat‘Off The Record’ kitabında geçmişte ABD Başkanı Reegan’ın da seçim kampanyasını yöneten Botway’in çok önemli bir tespitini aktarıyor. Botway“Seçmen arada kalanı sevmez” diyor. Net olacaksın ama aynı zamanda doğru tarafta duracaksın.

Cumhurbaşkanı Erdoğan bunu çok iyi tespit etmiş. Ya siyah ya da beyaz diyor. Toplumun eğilimlerini de doğru okuduğu için girdiği her seçimi kazanıyor.

Ancak İmamoğlu’nun Kanal İstanbul karşıtı kampanyanın liderliğini üstlenmesi taktik olarak doğru olabilir ama bu onun doğru şeyleri savunduğu anlamına gelmiyor.

Burada Kanal İstanbul’la ilgili tartışmanın ayrıntılarına girecek değilim. Sadece Boğaz’dan geçmek için İstanbul açıklarında günlerce bekleyen gemilerin oluşturduğu yoğunluğu izlemekte yarar var. İstanbul belediyesinin mutlaka bu tür sistemleri vardır ama ben deniz işletmeciliği konusunda önemli isimlerden biri olan eski AK Parti İstanbul Milletvekili Murat Demir’in önerdiği bir sistem üzerinden takip ediyorum. Aynen havaalanlarındaki uçak yoğunluğunu gösterdiği gibi “MarineTraffic” isimli programla hem tüm denizlerde hem de İstanbul Boğazı’ndaki gemi yoğunluğunu görmek mümkün oluyor.

ANLADIN ONU İSMAİL SAYMAZ

ÜÇÜNCÜ havalimanının yapımına başlamadan büyük gürültü kopmuştu. Havalimanı bitti, hizmete girdi ama tartışmalar bitmiyor. Bunların başında da İstanbul Havalimanı’nı uçakların pas geçtiği iddiası geliyor. Oysa gerçek farklı. İstanbul Havalimanı tarafından yapılan açıklamada Nisan-Aralık 2018’de Atatürk Havalimanı’nda 1016 uçağın pisti pas geçtiğini, 2019 tarihinde ise aynı dönemde 630 uçağın pisti pas geçtiğini açıkladı.

İstanbul’da rüzgârın ağaçları devirdiği pazartesi günü turuncu alarm verilmişti. Uçakların iniş ve kalkışlarında sorunların olması bekleniyordu. Zaman zaman oldu da. Ama CNN Türk’teki yayın nedeniyle 30 Mart Pazartesi günü Ankara’dan 16.50 uçağıyla İstanbul’a gittim. Sorunsuz indim. Gece 02.00 uçağıyla Ankara’ya sorunsuz döndüm.

İstanbul Havaalanı’nı kullanıyorum. Her geçen gün daha oturuyor. Ancak sosyal medyada başka bir rüzgâr esiyor. Bir de İsmail Saymaz gibi sosyal medyayı etkin kullanan, çıktığı televizyon programları reyting yapan, kitapları çok satan bir gazeteci destek verince, iş köpürdükçe köpürüyor.

http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/abdulkadir-selvi/muharrem-ince-genel-baskan-adayi-olacak-mi-41410071


MAKALEYE YORUM YAZIN

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.


ANKET

Yeni İnternet Sitemizi Beğendiniz mi?

yukarı çık