Cumhurbaşkanı Erdoğan, 15 Haziran Pazartesi günkü MYK toplantısında Meclis Başkanlığı seçimi için “İki arkadaşımız talip, temayül yapalım” diyor.
AK Parti’de birikimleri ve tecrübeleri nedeniyle Hayati Yazıcı ve Numan Kurtulmuş’un ismi de geçiyordu. Ancak Erdoğan’ın “İki arkadaşımız talip” sözleriyle Meclis Başkanlığı için Binali Yıldırım ve Mustafa Şentop kalıyor. Bunun öncesi de var tabii.
ÜÇ SAAT SÜREN YEMEK
Cumhurbaşkanı Erdoğan kısa bir süre önce BinaliBey’i yemeğe davet ediyor. Üç saat süren görüşmede daha çok eski hatıralar anlatılıyor. Keyifli bir yemek yeniyor. Binali Bey bir türlü konuyu açmayınca, Meclis Başkanlığı konusunu Cumhurbaşkanı açıyor. Erdoğan, Binali Bey’in istekli olduğunu fark edince “Temayül yoklaması yapalım” diyor. Ayrıca “Devlet Bey’le de görüşeceğim. Onun düşüncesini de alacağım” diyor.
BAHÇELİ’NİN ÖZENLİ DURUŞU
Erdoğan, 17 Haziran Çarşamba günü Bahçeli ile görüşmüştü. Bahçeli, görüşmede “Meclis Başkanlığı konusu sizin takdiriniz. Parti olarak sizin iç işiniz. Siz kimi derseniz biz onu destekleriz” demiş. Bahçeli, ‘cumhur ittifakı’nın ortağı olarak her zaman bu konularda özenli çizgisini koruyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan da her defasında Bahçeli’nin görüşünü almaya dikkat ediyor. Erdoğan, Bahçeli’den sonra da Meclis Başkanı Mustafa Şentop’u kabul etmişti. Erdoğan, BinaliBey’le devam edeceklerini söylese, Şentop şimdiye kadarki görevi süresince kendisine gösterdiği güven ve destek için teşekkür etmeye hazır olarak giriyor görüşmeye. Meclis Başkanlığı konusunu yine Cumhurbaşkanı Erdoğan açıyor. “Devlet Bey’le de görüştük” diyor. Olumlu bir görüşme gerçekleşiyor. Şentop’tan Devlet Bey’i ziyaret etmesini istiyor. Şentop ise 30 Haziran’da temayül yoklaması olduğunu, yanlış anlaşılabileceğini belirterek, temayül yoklamasından sonra ziyaret etmesinin daha uygun olacağını ifade ediyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan da bu görüşe katılıyor.
BİNALİ YILDIRIM’IN AÇIKLAMASI
Siyasetin çarkları, sanki Demirel’in “Siyasette 24 saat bile çok uzun süredir” sözünü doğrularcasına dönüyor. Erdoğan-Bahçeli, Erdoğan-Şentop görüşmelerinin üzerinden 24 saat geçmeden Binali Yıldırım Meclis’e geliyor ve aday olmayacağını açıklıyor. Böylece 30 Haziran’da temayül yoklaması sırasında yaşanmasından endişe edilen hususlar da ortadan kalkıyor.
ERDOĞAN HANGİ KONUDA 'YİNE FATURA BANA KALACAK' DEDİ?
Tamamlayıcı emeklilik sistemi beraberinde kıdem tazminatı tartışmalarını getirince, Cumhurbaşkanı Erdoğan, Aile ve Çalışma Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk, Türk-iş Genel Başkanı Ergun Atalay, TİSK Başkanı Özgür Burak Akkol, TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu ve Hak-İş Genel Başkanı Mahmut Arslan’ı kabul ederek görüşmüştü. Görüşmede Bakan Zehra Zümrüt Selçuk, ayrıntılı bilgi veriyor. Türk-İş ve Hak-İş genel başkanları kıdem tazminatının “kırmızı çizgi”leri olduğunu belirtiyorlar. Düzenleme için konjonktürün doğru olmadığının söylenmesi üzerine “Onu siyasete bırakın” diyor. Sistem üzerinde uzun süredir çalışıldığını ifade ediyor. “Ülke için faydalı olacağına inanıyoruz” diye konuşuyor. İşveren temsilcileri “İş kanunları uzlaşma ile çıkar. Kabul etmemiz için müzakereye hazırız. Hükümet masada olsun, anlaşalım” diyorlar. Erdoğan tarafları tek tek dinledikten sonra “Bizim sosyal politikalar kurulu var. Onları da dinleyeyim” diyor. Heyet ayrılırken Cumhurbaşkanı mutabakatın sağlanmasının önemli olduğunun altını bir kez daha çiziyor. Ardından “Sosyal taraflar anlaşamayacak, yine fatura bana kalacak” diye espri yapıyor.
GEZMİŞ VE PEHLİVANOĞLU'NUN DURUMU NE OLACAK
Yassıada mahkemesinin yok hükmünde sayılmasıyla ilgili kanun teklifinin Anayasa Komisyonu’nda görüşülmesi sırasında CHP milletvekilleri Deniz Gezmiş’lerin de bu düzenlemeye tabi olmasını önerdi. Önerge kabul edilmedi. Muhtemel yarın ki görüşmelerde benzer önergeler verilecek.
Biz idam edildiği için Menderes, Zorlu ve Polatkan’ı sayıyoruz ama Yassıada’da seçimle gelmiş bir iktidar yargılandı. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin üyeleri olan Demokrat Partililer, “Sizi buraya tıkan kuvvet böyle istiyor” diyen Yassıada Mahkemeleri tarafından idama ya da müebbet hapis cezalarına çarptırıldılar. Meclis’in öncelikle kendi üyelerinin hukukunu koruması, milli iradenin alnına çalınan bu kara lekeyi temizlemesi gerekiyor.
Deniz Gezmişler konusuna gelince. Geçmişte de Menderes ve arkadaşlarıyla ilgili adımlar Deniz Gezmiş’lerle ilgili şarta bağlandığı için atılamadı.
Menderesler ile Deniz Gezmiş’lerin durumları farklı, ancak geldiğimiz noktada idamları yarıştıracak aşamada değiliz. Bir önerim var; darbe dönemlerinin idamları için ayrı bir düzenleme yapılabilir, buna ihtiyaç olduğuna inanıyorum. 12 Eylül’de yaşı büyütülerek idam edilen Erdal Eren’in de ülkücü Mustafa Pehlivanoğlu’nun da Deniz Gezmiş’lerin de darbe dönemlerinin mağdurları olduğuna inanıyorum. Şimdi onun dosyasında bu var, öbürünün suçu şuydu deme noktasını aştık. Darbe yapılması için bu gençleri kullananlar, darbeyi yaptıktan sonra ilk iş olarak onların darağaçları üzerine iktidarlarını kurdular.
İlahlar kurban istedi o gençler idam edildi. Onlar konjonktür kurbanı. Ayrı bir yasa çıkarıp, darbe dönemlerinde idam edilenlerle ilgili acı yüklü sayfayı kapatabiliriz.
BİR UTANÇ SAYFASI KAPANIYOR
Bu hafta Meclis’te demokrasi mücadelemizde altın harflerle yer alacak bir adım atılacak. Yassıada mahkemelerinin yok hükmünde sayılmasını sağlayacak olan kanun teklifi salı günü Meclis’te görüşülecek.
27 Mayıs’ın 60. yıldönümü nedeniyle Yassıada’ya giden vapur yolculuğu sırasında doğmuştu bu formül. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Meclis Başkanı Mustafa Şentop’un, “Yassıada kararlarının yok hükmünde sayılması için bir formül var aslında” diye anlattığı formülü dikkatlice dinlemiş, “Üzerinde çalışın. Biz bunu gerçekleştirelim” demişti. Şentop’un o gün Yassıada yolculuğu sırasında anlattığı formül, bugün gerçeğe dönüyor.
Darbelerin ayıplarının demokrasi ve hukuk tarihimizden silinmesi için atılan adımları çok önemsiyorum. Çünkü büyük acılar yaşanmasına ve demokrasimizin darbelerle kesintiye uğratılmasına neden olan bu ayıptan ancak böyle kurtulacağız. Menderes, Polatkan ve Zorlu’ya iade-i itibar edilmesi, demokratlara af ve mezarların nakli konusunda Demirel’in de, Özal’ın da girişimleri oldu. Yassıada’nın, “Demokrasi ve Özgürlükler Adası”na dönüştürülmesine ve Yassıada kararlarının yok sayılmasına ise Erdoğan liderlik etti. Hepsinden Allah razı olsun. Neil Armstrong, Ay’a ilk adım attığında, “Benim için küçük ama insanlık için büyük bir adım” demişti. Meclis’in ittifakıyla çıkarılacak olan bu yasa ise demokrasi tarihimizdeki bir utanç sayfasının yırtılıp tarihin çöp sepetine atılması açısından önemli bir adım olacak. O nedenle hem geçmişte bu uğurda mücadele edenleri hem de bu yasanın çıkmasını sağlayanları tebrik ediyorum.