“ABD askerleri Menbiç’ten çekilirken, Rus ve rejim bayraklarını taşıyan askeri araçlar Menbiç’e giriyordu.”
16 Ekim 2019:
“ABD’nin çekildiği askeri üsler Suriye ordusunun kontrolüne girdi. ABD’nin çekildiği Menbiç, Tabka, Ayn İsa ve Resulayn’ın güneyine ve Haseke’nin kırsalında bulunan Tel Tamir gibi kritik yerlere Suriye askerleri ve Rus güçleri girdi.”
19 Ekim 2019:
“ABD askerleri, Kobani’den çekilirken rejim askerleri ve Rus güçleri ile karşılaştı.”
ABD ile Rusya, neredeyse doldur-boşalt yapıyor. ABD’nin çekildiği yerlere eşzamanlı olarak Rus askerleri giriyor. Hem de neredeyse aynı ordunun iki ayrı birliğinin devir teslim yapması gibi.
4 Kasım 2019 tarihli, “Rusya ile henüz hangi konularda anlaşamadık” başlıklı yazımda, bir yetkiliye dayanarak bir yetkilinin 2016 yılında “ABD ile Rusya arasında bizden gizli ayrı bir anlaşma olduğunu seziyoruz. Zaten sahadaki uygulama bunu gösteriyor. Suriye’yi paylaşmışlar” dediğini aktarmıştım.
Ben Ankara’dan yazdım ama cevabı Moskova’dan geldi. Burundi Dışişleri Bakanı Nibigira ile görüşmesinin ardından düzenlediği basın toplantısında Anadolu Ajansı muhabiri Lavrov’a Rusya ile ABD arasında Suriye’nin kuzeydoğusuyla ilgili gizli bir anlaşma olduğu yönündeki iddiaları soruyor. Suriye’de terör örgütlerinin boşalttığı yerlere ilişkin ABD ile herhangi bir anlaşmanın bulunmadığını belirten Lavrov, “ABD ile bugün herhangi bir anlaşmanın mümkün olduğunu düşünmüyorum” diyor. Lavrov, “Türkiye ile Rusya arasında Soçi’de varılan mutabakat muhtırası dışında gizli anlaşmalara bakmak için herhangi bir neden görmüyorum” diye ekliyor.
4 NOKTADA ANLAŞTILAR
Doğrusu Lavrov’un “ABD ile aramızda gizli bir anlaşma var” demesini beklemiyordum. Lavrov gibi tecrübeli bir dışişleri bakanı “Biz ABD ile anlaştık, Suriye’yi aramızda paylaştık” mı demeliydi? İçsavaşın başladığı 2011 yılından itibaren Suriye’de ABD etkindi. Ta ki 30 Eylül 2015 tarihine kadar. Bir de baktık ki ABD’nin etkin olduğu bir dönemde Rusya, Suriye’ye davet edilmiş.
ABD ile Rusya’nın Suriye’de ittifak ettikleri önemli noktalar oldu.
1- DEAŞ’la mücadele.
2- YPG kartının kullanılması.
3- Petrolün paylaşımı.
4- Esad’la devam.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu paylaşımı doğrulamış ve şunları anlatmıştı: “Yaptığımız görüşmelerde anladık ki ABD ve Rusya’nın asıl derdi petrol. ABD, Deyrizor’u bırakmak istemedi, Rusya ise Kamışlı’yı. Çünkü her iki yerde de zengin petrol yatakları var. Kamışlı’daki petrol rezervi, Türkiye’nin kullandığı petrolün yüzde 50’si kadar. Her iki ülke de bu petrolü bırakmak istemiyor. Görüşmelerde ABD yetkilileri, ‘Petrol yataklarının DEAŞ’ın eline geçmesini istemiyoruz’ dedi. Her iki ülke de diğer konuları önemsemediler”.
ABD VE RUS İSTİHBARATÇILARIN TOPLANTISI
ABD ile Rusya arasında gizli bir Suriye ajandası olduğunu gösteren bir gelişme de 2018 yılı Ocak ayındaki “istihbaratçılar” buluşmasıydı.
ABD’deki seçimlere Rusya’nın müdahale ettiği yönündeki tartışmaların ayyuka çıktığı bir dönemde Rusya’nın önde gelen üç istihbarat servisinin başkanı ABD’de görüşmeler yaptılar.
Şimdiki Dışişleri Bakanı Pompeo o zaman CIA Başkanı’ydı. Rus istihbaratının önemli üç ismi ABD’ye gitmişti. Özel izinle ABD’ye giren heyetin başında Rusya Dış İstihbarat Servis Başkanı Sergei Naryshkin vardı. Federal Güvenlik Servisi Direktörü Aleksandr Bortnikov ve Rus Askeri İstihbarat Başkanı General İgor Korobov da kendisine eşlik ediyorlardı. ABD ve Rus istihbaratının tepe yöneticileri Suriye’yi görüştüler.
HILLARY CLINTON NE DEMİŞTİ?
Suriye’de ABD ile Rusya’nın pozisyonlarına ilişkin perde arkası bilgilere adım adım ulaştım. Benim açımdan uyarıcı olan, biri Türkiye’de diğeri İsrail’de yapılan iki önemli görüşmeydi. 16 Şubat 2016 tarihinde Yeni Şafak gazetesinde bu görüşmelerin perde arkasını şöyle aktarmıştım:
ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton Türkiye’ye gelmişti. Suriye’nin geleceği konuşulurken, “Esad gittikten sonra kim gelecek?” diye sordu. “Suriye halkı kimi seçerse o gelecek” cevabı üzerine, “Seçim olduğu takdirde Müslüman Kardeşler gelir. Oysa Suriye’de Nusayriler, Hıristiyan Araplar, Dürziler var” demişti.
Yine aynı tarihlerde, Suriye’deki içsavaşın başlarında, Esad’ın akıbetinin tartışıldığı bir dönemde MİT ve MOSSAD yöneticileri Mısır’da bir araya geldi. MOSSAD Başkanı Pardo, MİT yöneticilerine dönerek “Esad gittikten sonra kim gelecek? Bana bir isim verin” dedi.
MİT yöneticileri, Suriye halkı kimi ister ve seçerse onun geleceğini söylediler.
MOSSAD Başkanı Tamir Pardo, “Esad giderse Müslüman Kardeşler gelir. Biz bunu istemeyiz” karşılığını verdi.
Müslüman Kardeşler gelir korkusuyla Suriye’yi cehenneme çevirdiler.
Eğer Erdoğan’ın hamleleri olmasa bir de sınırımızda PKK terör devletini ilan edeceklerdi.