Sağlık söz konusu olduğunda, beşeri sağlık akla gelir ve tüm hekimler aynı çatı altında birleşir.
En azından dünyada böyle!
Peki ya bizde? Veteriner hekimleri hâlâ hekimden saymıyoruz!
Oysa, ülkemizi kök hücreyle ilk tanıştıran da onlar, koronavirüsü izole eden de.
İnsanlık tarihi boyunca başımıza bela olan virütik hastalıkların pek çoğuna yine onlar çare buldu. Viroloji bölümleri de sadece veterinerlik fakültelerinde var!
Veteriner hekimlere yönelik bu şaşı bakış açısı, umarız, bir an önce sona erer ve bundan böyle, her platformda, hak ettikleri değeri fazlasıyla bulurlar!..
Son birkaç gündür veteriner hekimlerle ilgili birkaç yazı yazınca, beni de veteriner hekim sananlar var, tıpkı dizilerde gördükleri doktoru doktor sananlar gibi!
Bir okurumuz, “Bizim buzağı 2 aylık, 4-5 saattir sürekli esneme ve gerinme hareketleri yapıyor. Ardından yere uzanıyor. Yardımcı olabilir misiniz?” diye yazmış!
Eğitim şart diyoruz ama dizi esareti insanlarımızı öyle farklı noktalara götürüyor ki sanki asıl tehlike o!..
Yanlış tedavi!
Bazı üniversitelerimizde plazma tedavisine yönelik çalışmalar var ve çok da alkış aldı.
Aşağıdaki mesajı okuyunca, kafam karıştı! İşte bu yüzden bilim kurullarında daha fazla veteriner hekim hocamız olmalı:
“Doğumda annesi ölen buzağıyı, aynı ahırda başka doğum yapan, başka bir ineğin sütü bağışık kılmıyor. Beşeri tıpta, fare türü deney hayvanları yeterince veri ve kanıt oluşturabilir. Bu kesin bilgiden hareketle, koronadaki başka bir insanın kanından elde edilen plazma tedavisi insani bağışık yapmaz, uygulama pozitif cevap vermez, hatta immün reaksiyona yol açabilir!..”
Depremle hepimiz deprem uzmanı olmuştuk, umarız, bu konuda da hepimiz korona uzmanı olmayız ama her türlü bilimsel ayrıntıyı da hiç gocunmadan dikkate almalıyız! Örneğin aşağıdaki mesajları:
- Türkiye’de Veteriner Hekimlik denince akla kedi, köpek, buzağı, dünyada ise akla önce, Halk Sağlığı, Zoonoz Hastalıklar, Gıda Güvenliği gelir.
- Hayvan hastalıklarının (Brucella, Şarbon, Kuduz, Kırım Kongo, Tüberküloz, Ebola, Mers, Sars, Kist Hidatik, Batı Nil Virüsü, Kuş Gribi, Toksoplazma, BSE) yüzde 60’ından fazlası zoonozdur (insanlara bulaşabilir), bu nedenle hayvan sağlığı ve halk sağlığı yakından ilişkilidir...
Buzağıya gelince, tvhb.org.tr adresine girerse, kendisine yardımcı olunacak.
Risk faktörü!
MEB giderek daha dikkatli davranıyor.
Okullara artık her gün sadece bir idareci gidiyormuş. Hizmetliler de izinli sayılmalı. Hiç kimse risk altına atılmamalı!..
Her zamankinden daha dikkatli olmamız gereken birkaç hafta içerisindeymişiz.
Mümkün olduğunca dışarı çıkmamalı, çıkarsak da tüm kurallara uyup, sosyal mesafeyi korumalıymışız! Uzmanlar böyle diyor ve onların söylediklerine harfiyen uymak zorundayız.
Bazı okullarda gelen giden trafiği yoğunmuş. Video çekimi, aktif eğitim gibi farklı bahanelerle, öğretmen ve idareciler, sürekli okullara çağırılıyormuş!
Ne olur bu trafiği azaltalım ve her ne yapıyorsak, evden yapalım.
On binlerce okul var ve her birine birkaç kişi gitse, yüz binlerce kişi eder.
Böylesi bir ortamda buna hiç gerek yok.
Özellikle de hizmetli ve öğretmenlerin zorlanmaması gerekir. Çünkü çoğu uzak mesafelerden toplu taşıma araçlarıyla geliyor ve risk altında kalıyor.
Ankara’dan gelen duyumlara göre, Bakan Selçuk, makamına gittiğinde, kurduğu çay ocağında çayını, kahvesini kendi yapıyormuş.
Bakan Bey, kendi çayını yaptığına göre, okul müdürleri de yapabilir. Yapmalı da!..
Önce sağlık, önce onu kontrol altına alalım, sonrasına kaldığımız yerden olmasa da aldığımız dersler çerçevesinde yola devam ederiz.
Özetin özeti: Ev koşulları artık iş yerlerinde de geçerli....