Peki, rektörler, başında bulundukları üniversiteleri ne kadar temsil ediyor?
Başkalarını bilmem ama bana göre hiç?
Peki, o zaman üniversiteleri kim temsil ediyor?
Öğrenci deseniz hiçbir etkileri yok, hocalar deseniz o eskidendi, YÖK yasasındaki kuvvetler ayrımı çerçevesinde TBMM ve Üniversitelerarası Kurul deseniz o da mazide kaldı...
Ufak bir hatırlatma yapacak olursak, çok önceleri seçim vardı, YÖK’ten sonra, YÖK’ün önerisiyle cumhurbaşkanları atadı, daha sonra seçim yeniden öne çıktı, şu anda tek seçici Cumhurbaşkanı!
Bu yüzden, rektörler, üniversitelerden daha çok, kendilerini o göreve atayan cumhurbaşkanlarını temsil ediyorlar...
Onlar kimi atıyorsa, rektör o!
İkinci defa atadıkları da oldu, bir daha atamadıkları da.
Bilimsel donanımı öne çıkanlara da şahit olduk, zerre kadar dikkate almayanlara da.
Bir gün bile görev yapmadığı üniversitelerin başına geçenlere rastladık, hiç görmediği kentlere rektör olarak giden hocalarımıza da!..
Yayın fakiri rektörler
Rektör hocalarımızdan, ki sayıları 200’den fazla, 68’inin uluslararası tek yayını yokmuş!
71’inin yazdığı bilimsel makaleyi de hiç kimse ciddiye alıp refere etmemiş!
Şaşırdık mı? Zerre kadar değil!
Dahası var!
Yarısının, iyi bir yabancı dil bildiğini sanmıyoruz.
Herhangi birimizin, olsa iyi olur ama dil bilmesi gerekmez, oysa profesör olmak için en az iki yabancı dil bilmek gerekir! Yani onlar için olmazsa olmazların başında geliyor.
Peki, o zaman nasıl profesör oldular konusuna bir girersek, içinden çıkamayız, bu yüzden, onu, başka bir yazıya bırakalım!..
Gelelim can alıcı soruya, rektör hocalarımızın yüzlerce yayını, binlerce referesi ve en az birkaç mükemmel yabancı dili olsaydı, üniversitelerimiz ilk 500’e girerler miydi?
Evet demek o kadar zor ki!..
Peki, önceden farklılar mıydı?
Hayır, dün neysek, bugün de oyuz. Sayı arttıkça daha çok göze batıyorlar o kadar!..
Ve can alıcı bir başka soru:
Rektörünün çok yayını olan üniversiteler daha mı başarılı?
Araştırın görün, içlerinde öyleleri var ki mum dibine ışık vermiyor!
Çok başarılı, idealist ve bilimden başka referansı olmayanlara ne onlar sahip çıkıyor ne de başkaları!
Ha bu arada, bazı üniversitelerin, tıpkı, şampiyon adayı öğrencileri transfer eden dershane ve kolejler gibi, çok yayını ve referesi olan hocaları transfer ettiklerini de özellikle hatırlatmak isteriz...
Dünyada nasıl?
Batılı ülkelerde idari ve akademik rektörler birbirinden farklı!
Biri idari ve mali yapılanmayı sağlıyor, öteki de akademik başarıyı.
İkisi de iyiyse üniversite iyidir! Yoksa, onlar da patinaj yapıp duruyor!
Bizde akademik anlamda başarılı olup da üniversiteye hiç katkısı olmayan rektör de çok, üniversiteyi uçurup da hiç yayın yapmayan da fazlasıyla var! Ama asıl sorun, hiçbir şey üretmeyeler ve inanın en çoğu da onlar!
Sırtlarını bir yerlere dayamışlar gidiyorlar ve en çok da kendilerine destek olanları üzüyorlar! Bunun bile farkında değiller...