Tarihe Philadelphia çılgınlığı ve Saint Louis rehaveti diye geçen salgının hikâyesi NTV tarafından çok güzel özetlenmiş, dün Instagram’da paylaştım, birkaç saat içerisinde on binlerce kişi görüntüledi.
Bugünkü koronavirüs gibi, 1918’de dünyayı dehşete düşüren ve 50 milyon kişinin ölümüne neden olan İspanyol gribinin ABD’deki hikâyesi anlatılıyor.
Philadelphia İspanyol gribini fazla ciddiye almaz, kısıtlama getirmez, tam aksine, savaştan dönen askerler için 200 bin kişilik gösteri düzenler ve birkaç hafta sonra 5 bin kişi yaşamını yitirir!..
Saint Louis ise ilk vaka görüldüğü andan itibaren sıkı tedbirler alır. Okulları, kiliseleri, mağazaları kapatır, spor karşılaşmalarını iptal eder. Karantina ve tecritten taviz vermez! Ölüm oranı yok denecek kadar azdır.
Eylül ayına gelindiğinde, tamam artık, bu işin sonuna geldik diye tüm yasakları kaldırır ve kasım ayından itibaren o da Philadelphia gibi ölümün sokaklarda kol gezdiği hayalet kente dönüşür. Benzeri hikâyeler hemen her salgında dünyanın dört bir yanında yaşandı. Tıpkı bizim depremlerde yaşadığımız gibi...
Görünen o ki deprem ve virüsten çok ihmaller, çılgınlıklar, yanlışlar, gevşemeler ve rehavet insanı öldürüyor. Anlayacağınız, geçmişten alınacak çok ders var...
Okullar açılsın mı?
Milli Eğitim Bakanı Selçuk, önceki gün, “Şartlar uygun olursa okulları 1 Haziran’da açarız” dedi, ortalık karıştı.
Sokağa çıkma yasağı hâlâ devam ederken, böylesi bir açıklama özellikle veliler üzerinde şok etkisi yarattı. Peki, buna ne kadar hazırız sorusunu öne çıkardı.
Öğrenciler konusunda herkesten daha çok hassas olduğuna canı gönülden inandığımız Ziya Hoca, belli ki meramını çok iyi anlatamadı.
Sosyal medyanın tartışılacak onca yönü var ama halkın nabzını hızlı ve objektif bir şekilde tutma konusunda araştırma şirketlerinden daha sağlıklı sonuçlar verebiliyor. En azından benim takipçilerim öyle. Sağduyularına fazlasıyla güveniyorum. Alkışlarken de, eleştirirken de onlar için önemli olan sadece ve sadece vicdanları!..
Dün, okulların açılmasına yönelik görüşlerini sordum. Ankete on binlerce kişi katıldı. İşte, “Okullar 1 Haziran’da açılmalı mı?” sorusuna verdikleri cevaplar:
- Evet, normale dönmek için gerekli: Yüzde 17
- Hayır, daha zamanı değil: Yüzde 54
- Açılırsa gönderirim: Yüzde 3
- Kesinlikle göndermem: Yüzde 26
Görünen o ki yüzde 80 okulların açılmasına en azından moral olarak hazır değil!..
Bilim Kurulu?
Sağlık Bakanı Koca ve Bilim Kurulu bugüne kadarki performanslarıyla herkesin güvenini ve sevgisini kazandı.
İşte bu yüzden,
- Okulların 18 milyon öğrenci ile 1 Haziran’da açılmasına,
- LGS’nin 1.8 milyon öğrenci ile 7 Haziran’da yapılmasına,
- 2.5 milyon adayın gireceği YKS’nin haziran sonuna çekileceği yönündeki görüşlere nasıl baktıkları çok önemli!
Bugüne kadar yaşanan her gelişmede olduğu gibi bu konudaki görüşlerini de samimiyetle paylaşırlarsa, eminiz ki sadece çalışma arkadaşlarını değil, ülkeyi de rahatlatacaklardır...
Çözüm arayışları
Okulların açılması pek çok ülkenin gündeminde. UNICEF de bu konuda ciddi çalışmalar yapıyor.
Hemen herkes gibi onlar da çocukların evde çok sıkıldığının farkında ama hiç kimse kolay kolay evet diyemiyor.
Okullar açıldığında alınacak önlemler ABD’de de tartışılıyor! Her eyaletin yaptırımları farklı. İşte öne çıkanlar:
- Koridorda tek yönde hareket edilsin.
- Öğrencilerin yarısı bugün, diğer yarısı ertesi gün okula gelsin.