“Pek çok sektörde olduğu gibi eğitimde de ciddi sıkıntılar var. Krizdir gelir, geçer. Ölen ölür, kalan sağlar bizimdir deyip geçmek işin en kolayı. Ama eğitim diğer sektörlere benzemez!
Öğrenciyi de, öğretmeni de, veliyi de derinden etkiler!
Eğitimde ciddi anlamda bir insan gücü planlaması yapılmadığını Bakan Selçuk da dile getirdi.
Yüz binlerce kontenjanın ve milyonlarca diplomalı gencin işsiz kalması da bu yüzden.
Görünen o ki benzer sıkıntı özel öğretim kurumlarında da yaşanıyor.
Türkiye Özel Okullar Derneği Başkanı Nurullah Dal’ın bu çerçevede söyledikleri çok ilginç ve mutlaka dikkate alınması gerekiyor.
Konkordato ilan eden okullara yönelik sorularımızı cevaplarken, ‘Daha kötüsü olabilir’ uyarısı boşuna değil!
Dal, ‘Hatta birkaç ay içinde konkordato ilan etmeden kaçıp gidecek, batacak durumda olan dahi var. Şu anda idare ediyorlar ama o seviyeye gelmiş durumdalar. Özellikle de yeni açılanlar’ derken endişeliydi.
Çünkü bırakın yaşanılması, düşünülmesi bile insanın moralinin bozulmasına ve tedirgin olmasına yetiyor da artıyor!
Yaşanılan sıkıntıların, arz talep dengesinin yapılmaması, fazla okullaşma, yanlış lokasyon, borçla bu işe girme ve ekonomideki genel sıkıntıdan kaynaklandığına dikkat çeken Dal, kurumların yanlış hesaplar yaptığını ve bu hesapların tutmadığını özellikle vurguluyor.
Kurumsal yapısını tamamlamış köklü okullarda sıkıntı olmadığını dile getiren Nurullah Dal, özel okul sektörünün genel sıkıntılarının olduğunu kaydederek, şunları söyledi:
‘KDV indirimi, vergi muafiyetleri gibi taleplerimiz var, ancak şu an ekonomik sıkıntıya girenler için yapılacak bir şey yok. Üzücü bir durum ama bu olacak. Bu durum nedeniyle özel okullara karşı bir korku olacak. Devlet bu konuya el atmalı. Özel okul açmanın bu kadar serbest olması sektörün büyümesine değil, batmasına neden olur. Devlet, okul kuracak olanlardan teminat almalı, belli şartlar istemeli, plansız büyümeye izin vermemeli.’
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu konulardaki hassasiyetini biliyoruz, eminiz ki eğitimde yeni bir sancı istemiyordur. Bu yüzden, eğitim için yapılan onca fedakârlık ve yatırım asla boşa gitmemeli...”
Yukarıdaki satırları 24 Kasım 2018’de yani bir yıl önce yazmışım ve ateş bacayı çoktan sardı.
Peki, MEB ne yapıyor?
Sadece seyrediyor!..
Herkes tedirgin!
Özel okulların bazılarında az, bazılarında da ciddi sorunlar var.
Sinyalleri uzun süredir geliyordu.
Köklü olanlar krizi fırsata çevirebilirler ve bu zor süreçten güçlenerek çıkabilirler.
Ya diğerleri?
Zordaki bankalar, şirketler, futbol kulüpleri, müteahhitler ve daha pek çok sektör, zora düştüklerinde devlet desteği gördü. Yine aynı şekilde devlet mağdurların yanında oldu, piyasaları düzenleyici önlemler aldı. Ama eğitim söz konusu olduğunda nedense ne vergi oranları düşüyor ne de zordaki kurumlar destekleniyor. Oysa belki de bu konuda en fazla desteklenmesi gereken onlar, çünkü çocuklarımızın ve öğretmenlerimizin geleceği söz konusu.
Velilerin yaşadığı sıkıntılar ise tahminlerin çok üzerinde. Negatif bir senaryoyu düşünmek bile istemiyorlar. Hele ki kış ortasında...
Umarız söylendiği gibi her şey birkaç gün içerisinde düzelir ve yola çok daha güçlü bir şekilde devam edilir. Yoksa yangına körükle gitmenin, akbaba gibi zordaki okulların öğrencilerinin kendilerine geleceğini sanan fırsatçılar dışında hiç kimseye bir yararı olmaz...