Turizmde, her şey dahil modelini dünyaya biz tanıttık, biz yaydık.
O yetmedi, süperini, ekstrasını çıkarttık.
Görünen o ki kabul gördü ve pek çok ülke uygulamaya başladı.
Bizde ise “kaldırılma zamanı geldi de, geçiyor” diyenlerin sayısı, her geçen gün artıyor.
Gerekçeleri de hiç yabana atılır gibi değil!
Örneğin, otel ya da tatil köylerinin bulunduğu yöreye hiçbir katkısı yok. “Ucuzcu turistler” havaalanından otele geliyor ve gidiyor. Para harcamıyor, vergisi de büyük kentlere akıyor, bize sadece çöpü kalıyor diyenler hiç de haksız değiller.
Günü kurtarmanın ötesine geçme zamanı geldi de geçiyor!..
Bu arada tıpkı milenyum gibi hemen her konuda 2020’ye bel bağlayanların sayısı o kadar arttı ki, haydi hayırlısı diyoruz. 31 Aralık 1999’daki yazımı, hatırlıyorum, “Bakalım, yarın ve bütün bir yıl boyunca ne değişecek?” demiş ve yıl boyunca o sözü edilen değişimleri beklemiştim. Ne mi oldu? Diğer yıllardan hiçbir farkı yoktu, 2020 de muhtemelen öyle bir yıl olacaktır!..
Türk Mutfağı keşfedilecekmiş!
Kültür ve Turizm Bakanlığı, 2020 yılının konseptini ‘Türk Mutfağı Yılı’ olarak belirlemiş! Bu kapsamda tek elden büyük bir pazarlama atağına kalkılıyormuş.
Türkiye’nin lezzet haritası çıkarılacak, gastronomik turizm geliri artırılacakmış!
Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Ersoy, Antalya’da katıldığı bir kongrede, “Türkiye’nin lezzet haritasını çalışmamız lazım” demiş.
Kendisine günaydın mı desek yoksa senin dışında bunu herkes biliyor mu desek bilemedim!
Görünen o ki yine birileri zengin edilecek! Dünyada yemek için seyahat eden turistlerin harcama kapasitesi oldukça yüksekmiş. 10 milyar dolarlık bir pazar söz konusuymuş. Dünya turizminde Fransa, İtalya, İspanya, Uzakdoğu ülkeleri, gastronomi turizminden önemli bir pay alıyormuş!
Bakanlık, 2020 yılının ‘Türk Mutfağı Yılı’ olması için öncelikle belli bir ‘standart’ oluşturmayı hedefliyor. Bölgesine, şehrine göre, kaliteli üretimin, belli mutfak standartlarıyla sofralara gelmesi için şeflerle görüşülüyormuş. Ha bu arada bir de “Gastronomi Treni” oluşturuyormuş. Lezzet duraklarına, bir bir uğrayacakmış!.
Yerel tatları önemseyen ve bunların, sürdürülebilir bir standarda kavuşması gerektiğini söylemekle kalmayıp, bu konuda mücadele veren birisi olarak, söylenenlere ve yazılanlara, acı acı gülmenin ötesine geçemedim. İtalya örneğini ele aldığınızda, böylesi bir projeyi hayata geçirmek için bir yılla yetinmediler.
Devletiyle milletiyle, turizmcisiyle esnafıyla, üreteniyle, tedarikçisiyle, kilisesiyle ateistleriyle, medyasıyla, üniversiteleriyle 20 yıllık bir mücadele verdiler. Tatlar, standartlar, sürdürülebilirlik öyle, bir yılda gerçekleşmedi!..
Yılbaşı seçenekleri!
Ekonomik sıkıntı söylemleri, kimi ne kadar etkiliyor belli değil.
Zamlı asgari ücret fiyatına yılbaşı gecesi düzenleyen tesislerde, doluluk oranı şimdiden yüzde 90’a ulaşmış.
Akdeniz ve Ege sahilleri, kayak merkezleri, İstanbul ve Kıbrıs’taki oteller, bu yılbaşında en yüksek doluluk oranlarına ulaşacakmış. Bir milyon kişinin tatile çıkması beklenen yılbaşında en büyük ilgi, ünlü sanatçıların akın ettiği Kıbrıs’a olmuş.
5 günlük tatil!
1 Ocak’ın resmi tatil gününün, çarşambaya denk gelmesi sadece otelcileri değil, tatilcileri de sevindirdi. Pazartesi, salıyı, hafta sonuyla birleştirerek, 5 günlük tatil programı yaptılar. Bakarsınız resmi tatil de olur. En azından okullar tatil edilir ki, tesislerimiz boş kalmasın!
Türkiye Seyahat Acentaları Birliği (TÜRSAB) Başkanı Firuz Bağlıkaya, “Açık olan tesislerde iç pazar rezervasyonları iyi gidiyor. Kıyılarda mevcut kapasitenin yüzde 35’e yakını bu dönemde açık ve yurt dışından da Antalya’ya talep devam ediyor. Bölge otelleri aralık ayının ikinci haftası itibarıyla yurt dışından da talep alıyor. Otellerde yüzde 90’ın üzerinde doluluklar var” demiş.
Bağlıkaya, kayak merkezlerinde ise en önemli destinasyonlardan Uludağ’ın yüzde 90 üzeri, Erciyes, Palandöken, Kartalkaya’nın yüzde 100 doluluğa doğru gittiğini kaydetmiş!