- Yavru gorilin adı 'Zeytin' oldu
- Bursa B Kafe'de 'çevrimdışı' etkinliği
- Uzaktan çalışma 'kalabalık yalnızlık' duygusunu artırdı!
- Şirketler yapay zeka becerilerine sahip çalışanları işe almayı planlıyor
- Kocaeli'den Halkevi’ne anlamlı günde anlamlı açılış
- Dr. Paslı: 2025 aile için milat olsun
- Bakan Kurum’dan Çeltik’e araç hibesi
- Saruhanlılı kadınlar Manisa’yı adım adım gezdi
Modern zamanı ‘insanlık tarihinde bireylerin hiç olmadıkları kadar geniş insan çevreleriyle etkileşim içinde olduğu ama aynı zamanda bir o kadar da kendilerini bu kalabalıklar içinde yalnız hissettiği bir dönem’ olarak tanımlayan Prof. Dr. Barış Erdoğan, “Türk Dil Kurumumun yılın kelimesi ilan ettiği ‘Kalabalık yalnızlık’ kavramı da tam bu durumu açıklıyor. Çağdaş insan dijital ya da fiziksel anlamda kalabalıkların parçası olsa da her geçen gün daha fazla içsel bir kopukluk ve yalıtılmışlık hissiyle yaşıyor. Günümüzün büyük şehirlerinde yüksek nüfus, hızlı yaşam temposu, geleneksel mahalle ve komşuluk ilişkilerinin zayıflaması insanların birbirine yabancılaşmasına yol açtı. Aynı apartmanda, hatta aynı evde fiziksel olarak birbirine yakın bireyler arasında bile duygusal mesafeler büyüyor. Üstelik sosyal medya üzerinden yüzlerce ‘arkadaş’ a sahip olmak, her zaman derin bir paylaşıma karşılık gelmiyor; aksine çoğunlukla bu etkileşimler yüzeysel ve ‘zayıf’ bağlar ağına dönüşüyor. Bize ne güvence veriyor ne de bir sıcaklık.” diye konuştu.
BAĞLANTI SAYISI ARTSA DA İLİŞKİLERİN NİTELİĞİ ZAYIFLIYOR!
Sanal ortamdaki bu ‘zayıf’ bağların derinlikten yoksun olduğunu çarpıcı biçimde gösteren olaylardan birinin 2010 yılında yaşandığını anlatan Prof. Dr. Barış Erdoğan, “42 yaşındaki İngiliz bir kadın, Noel gecesi Facebook’taki 1082 arkadaşına ‘Bütün ilaçlarımı aldım, birazdan öleceğim, herkese elveda’ mesajını gönderdi. Mesajı gören hiçbir arkadaşı ne onun evine gitmiş ne de acil servisi aramıştı; bunun yerine 148 yorum yazarak durumu uzaktan ve çoğu kez yargılayıcı, alaycı ya da merak giderici şekilde tartışmışlardı. Bu trajik örnek, sosyal medya üzerinden kurulan onca ‘arkadaşlığın’ gerçek bir yardım, ilgi veya dayanışma arayışında ne denli yetersiz kalabileceğini gözler önüne seriyor. Fiziksel kalabalıklar içinde yaşanan kopukluk durumu, dijital dünyada da aynı paradoksu tekrarlıyor: Bağlantıların sayısı artarken ilişkilerin niteliği zayıflıyor. Diğerleri tarafından ‘anlaşılma’ ve ‘ait olma’ ihtiyaçlarımız karşılanamadıkça kendimizi kalabalıklar içinde yalnız hissediyoruz.” dedi.
AİLE İÇİNDE ‘EKRANSIZ AKŞAM YEMEĞİ’ KURALI GETİRİLEBİLİR
Kalabalıklar içinde yalnız hissetmemek için bireysel çaba kadar yapısal değişikliklere ve politikalara yön verecek kamu idaresinin desteğine ihtiyaç olduğunu da dile getiren Prof. Dr. Barış Erdoğan, “Bireysel olarak aile içinde ‘ekransız akşam yemeği’ kuralı getirebiliriz, sevdiklerimizle daha çok yüz yüze sohbet edebiliriz. Arkadaşlarımızla düzenli olarak küçük buluşmalar ayarlamak, beraber yürüyüş yapmak, kitap kulüpleri gibi etkinliklere katılmak da yalnızlık duygusuna karşı iyi gelebilir. Ama ne yazık ki tüm bunlar yalnızlık duygusunu tamamen bitirmeye yetmez. Çünkü sorunun kökünde bazı yapısal meseleler var ve bunları aşmak için devletin, yerel yönetimlerin ve kurumların ciddi adımlar atması şart.” şeklinde konuştu.
- ÇOK OKUNANLAR
- SON DAKİKA
- 1 Kritik kalp ameliyatlardaki gecikme ölümleri artırdı!
- 2 Bursa Yıldırım'da 'Çocuk Drama'sında mezuniyet heyecanı
- 3 İzmir’in muhtarlarına en anlamlı yeni yıl hediyesi
- 4 Yerli ve milli NAVTEX devrede
- 5 Konak Tramvayı’nda iyileştirme çalışmaları başlıyor
- 6 Kayseri Erciyes'te Kar Ragbi heyecanı başladı
- 7 İzzet Çapa'nın Miami macerası kısa sürdü
- 8 Kocaeli'nin otobüsleri 51 milyon yolcu taşıdı
- 9 Antalya Muratpaşa'da geri dönüşüm 1,4 milyon TL kazandırdı
- 10 Türk Sağlık Sen : Sosyal hizmet tazminatı verilmeli