Prof. Dr. Ercüment Ovalı katıldığı bir televizyon programında çalışmaları hakkında bilgi verdi. Prof. Dr. Ovalı, yaptığı açıklamada, “2008'de biyolojik pandemi halinde ülkenin kendi savunma altyapısını kurması gerektiğine dair rapor hazırlamıştım. Raporla ilgili o zamanlar çalışmıştım. Covid ile de karşı karşıya kalınca çok hızlı reaksiyon verdik. 11 Mart'ta ilk vaka duyurulduğunda biz 15 Mart'ta Bakanlığa yapılması gerekenlerle ilgili biz dizi bilgilendirme yaptık. Benim yer aldığım kısım daha çok pandeminin tedavisiyle ilgili tedbirlerin alınması ile ilgili rapordu. Bakanlığa acil bilgilendirme yaptık." ifadesini kullandı.
Prof. Dr. Ovalı, pandemiye karşı elimizde çok önemli iki silah olduğunun altını çizerken, "Birincisi bağışık, insanların plazmasının bu amaçla kullanılması, ikincisi hızla aşının geliştirilmesi. İşte bu ikisinin bir an önce ülkenin biyolojik savunma sisteminin parçası olarak devreye alırsa, hastalığın kötü sonuçlarını engelleyebilir. Eğer Türkiye kendisine yeterli olmak istiyorsa biyolojik savunma merkezini oluşturması gerekliliğini biliyoruz. Benim burada bahsettiğim biyolojik felaketi durdurmak. Biyolojik mücadelenin başlatılması gerekiyor. İyi bir altyapı ve iyi bir ekip gerekiyor” diye konuştu.
“40 yıldır aşı üretemiyorduk”
“En son aşımızı 40 yıl önce ürettik. 40 yıldır virüs aşısı üretemiyorduk." diyen Prof. Dr. Ovalı, "Böyle bir altyapı gerekliydi. Biz genetiği değiştirilmiş hücrelerle bağışıklık tedavisi yapıyoruz lösemide. Bu tedavide, bizim Covid'de gördüğümüz fırtınanın aynısı orada oluyor. Bir farkı, burada T lenfositler virüse saldırıyor, bizim modelimizde ise T lenfositler kanser hücresine saldırıyor. Aynı reaksiyon. Bir diğer uğraşımız ise, virüs spesifik T lenfositler vardı.
Virüslere karşı bağışık insanın T lenfositleri özel işlemlerden geçirilip bağışıklık sistemi çöken insanlarda hayat kurtarıcı olabilirdi. Covid'de niçin olmasın Plazmayı tek başımıza yaparız da toplanma organize işi büyük organizasyon. Küçük gruplar bunu tek başına yapamaz, mümkün değil.” değerlendirmesinde bulundu. Türkiye'deki en zengin laboratuvarda en iyi şartlarda çalıştığını ifade eden Ovalı, “Bunun karşılığını verdik. Batan güneşi dört haftadır görmemişim. Arkadaşlarım da görmedi. Bize imkanlar açıldı ama biz de imkanları günde 4, 5, 6, saat uykuyla çalışıyoruz. İnsanların virüsten kaçtığı yerde 2 litre virüs olduğu yerde herkes çalışmaz. Biz laboratuvar ekibi olarak çıktığımızda karşıdan gelenler de bizden uzaklaşarak gidiyor” şeklinde konuştu.
“Aşı ile ilgili önce tereddütlerim vardı, çünkü riskleri nedeniyle hiç düşünmemiştim” diyen Ovalı bir çalışma arkadaşının kendisini arayarak "Risk alalım, laboratuvara girelim" dediğinde aşı kararı verdiğini söyledi. Ovalı, “Biz tweetleri atarken bir hayalimiz vardı. Aşı üretimini ders verir gibi yayınlayarak konuyla ilgili biyolog kimyager ya da bu alanda çalışanların an an izleyerek, eğitim dizisi yapmak istedik. Dünyada ilk defa bu anlamda eğitim fonksiyonu görecekti” dedi.
Dornaz Alfa açıklaması ile ilgili konuşan Ovalı, açıklamasının ardından yaptığı düzeltmeden utandığını belirterek, "Biz orada ilaç bulduk demedik. O düzeltmeyi yapmış olmayı, onu bilim adamlarının anlayamamasından dolayı utanıyorum. Nasıl bu anlamı çıkardınız? Farmakolojik ismi kullanırız, biz ilaç ismi kullanmadık. Bunu bilim adamlarının anlamış olması lazımdı” diye konuştu.
“Bizim hazırladığımız ürün her kan grubunda insana verilebilir”
Çalışmalarıyla ilgili toplamda 3 makale hazırladıklarını belirten Ovalı, “Bu tip salgınlarda en güvenli şey bağışık insan plazmasının kullanılması. Kızılay da bunu başlattı. Ama biz çok daha farklı ürün üretiyoruz. Mevcut plazma bir insandan diğerine veriliyor. Bağışık hastadan plazma aldınız, içindeki antikor o virüsü öldürecek yetenekte. Donör yaklaşık bir aydır hastanede yatıyor. Bir sürü kan ürünü aldı. Bu kişi aslında normal kan bankası donörü bile olamaz. Bir insandan bir insana yeterince antikor vermek için yüksek volümler vermek gerekir. Her kan grubu uyumlu olmak zorunda. Donör bulsanız da kan grubu uyumlu olmuyor. Bizim sistemimiz 8 kişimin antikorunun karıştırılmasıyla oluşturuluyor ve içindeki özel ayıklama sistemiyle kan grubu uyumluluğu şartı yok.
Bizim hazırladığımız ürün her kan grubunda insana verilebilir. İçindeki antikor ayarlıdır ekip ne kadar verdiğini bilir ne kadar virüs öldürdüğü yazılıdır. Plazma özel ışınlama sisteminden geçerek olası tüm mikroplardan arındırılır. Bu ürün şu an piyasada. Onay gelseydi iki plazmayı da karşılaştıracaktık. Benim taradığım kadarıyla bu mantıkla geliştirilmiş en iyi plazma” diye konuştu.
Prof. Dr. Ovalı, laboratuvarda süreli olarak korona virüse karşı steril plazma ürettiklerini belirterek plazmanın şu an kullanımda olduğunu belirtti. Ovalı, “Plazmaları mukayese edebilmek için Bakanlığın onayını alması lazım” dedi. Aşı üzerine çalışmalar yaptıklarını belirten Ovalı, “40 yıl sonra ilk defa bir aşıyı ürettik ve test aşamasına kadar getirdik.
Ürettiğimiz aşının bence en önemli kısmı ülkedeki insanlara aşı üretebileceğimizi göstermek. Muhtemelen 25 Nisan'da hayvanlarda çalışmasına başlıyoruz hayvanlarda sonuç iyiyse hızla insan çalışmasına başlıyoruz. Biz iki tip aşı birden hazırladık. Aşılardan birinin adı SK-1 0, diğerine benim çocuklarımın istediği OZG-38 61 adını verdik” dedi.