Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Koronavirüs Bilim Kurulu toplantısının ardından basın açıklaması gerçekleştirdi. Covid -19 pandemisiyle 9 haftadır mücadele edildiğini hatırlatan Bakan Koca, bu mücadelenin bir seferberlik içinde gerçekleştiğini belirtti. Salgına karşı alınan tedbirlerin toplum tarafından kabul gördüğünü aktaran Bakan Koca, “Mücadelenin bütün taraflarının işbirliği, herkesin kendi sorumluluğunu üstlenme ciddiyeti bize başarı getirdi. Korona virüse karşı mücadelemiz, yakın dönemlerdeki en büyük seferberliğimizdir. Geride bıraktığımız süreçte attığımız ve mücadelemizin anahtarı olan adım, salgının etkisinden korunmak için evlerimize çekilmekti. Halen kontrollü bir şekilde devam eden bu sürecin mottosu şuydu: Hayat eve sığar. Salgın bize bazı kısıtlar getirirken, bazı özgürlük alanlarımızı büyüttük. Artık evlerimizin, bu savaşı hiç risk almadan kazandığımız yerler olduğunu biliyoruz. Evlerimiz bize aile saadeti, hayatın ve kişisel hürriyet alanının biricikliği kadar sağlık güvenliğini vaat ediyor. Sağlık güvenliği içinde bulunduğumuz dönemin en önemli tarafıdır. Sağlık güvenliği pandemi koşullarında dünyanın ve hayatımızın yeni ve temel kavramlarından biri olacaktır. Bugün, geride bıraktığımız 9 haftalık mücadelenin, tek tek ama hep birlikte uyguladığımız tedbirlerin sonuçlarını alıyoruz. Çilesiz tedbir olmaz, yeri geliyor çileye de katlanıyoruz. Ama korona virüse karşı verdiğimiz tedbir esaslı bu mücadele, zorluğu en az mücadeledir. Günlük hayatımızdan fedakarlık yapmak suretiyle verdiğimiz bu mücadele, pek çok insanın hastalığa karşı bizzat mücadele etme mecburiyetini önlemiştir, önlemeye devam etmektedir. Ev, hayattır. Ev, hastalığa karşı hayat olmaya devam edecektir” diye konuştu.
"Yeni vaka sayılarımızdaki düşüş, başarı grafiğimizdir"
Korona virüse karşı verilen mücadelenin karnesinin her akşam ekranlarda aktarıldığını anımsatan Bakan Koca, “Yeni vaka sayılarımızdaki düşüş, başarı grafiğimizdir. Dün binin biraz üzerinde olan bu sayı, binin altına düştüğünde, bu düşüş, nihai başarının işaret fişeği olacaktır. Hastalık sebebiyle kaybettiğimiz insanlar var, fakat sayılar azalıyor. Bunun yakın olduğunu umuyor, hastalıktan hiç kaybımızın olmayacağı günlerin de geleceğini düşünüyoruz. Biz sağlık profesyonelleri, Bilim Kurulu ve salgınla mücadelenin strateji ekipleri olarak umutsuz tek gün yaşamadık. Gelinen noktada bu umut, tedbirlerin en az meşakkati içereceği sonuca odaklanmıştır. Duygularımızın, alışkanlıklarımızın kabullenmekte zorlanacağı ama aklın, bunu dikkate almak zorundayım dediği bir gerçek var. Dünya, virüsten tam olarak kurtulacağımız tarihi bilemiyor. Uzmanlar, böyle bir varsayımda bulunamıyor. Eğer bu öngörülebilir olsaydı, hayatın yeniden planlanması yerine bu büyük riske karşı mücadelenin tam olarak sonuçlanması beklenirdi. Fakat insan organizmasını istila eden son virüsün ne zaman etkisiz hale getirileceğini bilmek mümkün değildir. Mücadelenin daha ne kadar süreceğini bilemediğimiz için hayatı yeniden planlıyoruz. Yeniden planlanan hayatta, virüse karşı korunma tedbirlerini ilk plana alıyoruz. Bütün dünyada da bilim insanları bu yönde uyarıda bulunuyor. Bahar havasını ve Ramazan coşkusunu arzu ettiğimiz kadar yaşayamadığımız bugünlerde, hele bayrama birkaç gün kalmışken, söylediklerim çok yakın günler için çok daha müjde yüklü olsun isterdim. Ama gerçekçi değil” şeklinde konuştu.
"Risk hala dolaşımdadır"
Bakan Koca, erken umudun tedbirleri önemsiz kılabileceğine işaret ederek, ”Bizim aramızda dolaşan insanlara tanı konuyor. Risk hala dolaşımdadır. Virüsün karşılaştığınız kişilerden kimin taşıdığını bilemeyeceğiniz için, yeni hasta sayısının azalması sizin için güvence değildir. Sokağa maskesiz çıkılmamalıdır. 1 buçuk metre sosyal mesafe kuralına mutlaka uyulmalıdır. Bir tedbir alınmış, diğerine uyulmamışsa risk önlenmemiştir. Bize beklediğimiz yaşama hürriyetini tedbirler ve tedbirlerin gücüyle devam eden mücadelemiz mutlaka getirecek. Size Bayram günleri için veremediğim haberleri, daha ilerisi için verebilirim. Bayram günlerinde tedbirlere uyarsak, sonrasında daha özgür olabiliriz. Fakat bayramı çok dikkatli geçirmeliyiz. Bayram günleri virüsün yeniden yayılma günleri olmamalı. Bu bayramı, eski bayramlar gibi kutlarsak, hastalığın tırmanışa geçtiği günlere dönebiliriz. Bütün toplumdan istenildiği gibi, evimizde kalalım. Bayram kutlamalarını ziyaretlere giderek yapmayalım. Anne babalarımıza, büyüklerimize hassasiyetimiz tehlikeli bir yakınlık olmasın. Onlar için en güzel sözleri düşünüp, arayalım. Kalbin kurduğu cümle, bir annenin elini öpmekten daha büyük yakınlık kurar. Bayramdan sonraki günler daha özgür olacak. Evlerimiz riske karşı bize bir güvence ortamı olmaya devam edecek ama tedbirlere uyarak yaşayacağımız daha geniş bir sosyal hayatımız olacak. Özgürlüğümüzü, hareket serbestiyetimizi tedbirler garanti altına alacak” ifadelerini kullandı.
"Yayılım riskinin geri dönmesine izin vermemek için gerekli alt yapıyı oluşturacağız"
Sağlık Bakanlığı olarak, konuyla ilgili bütün Bakanlıklarla yoğun bir çalışma yürüttüklerinin altını çizen Bakan Koca, “Hareket serbestliğinin arttığı dönemde virüsün tehdidine, yüksek yayılım riskinin geri dönmesine izin vermemek için gerekli alt yapıyı oluşturacağız. Evden dışarı çıktığınızda riske karşı kontrolün elimizde olması için bize destek verin. Alış veriş ve seyahatte, kendinizi bir güvenlik çemberine alın. Bunu nasıl yapacaksınız? Asansörden pazar yerine, metrodan işyerine, kuaförden banka veznesine, her yerde Kontrollü Sosyal Hayat kurallarına uyarak yapacaksınız. Sağlık güvenliğinizi riske edecek her ihtimale karşı dikkatli olacaksınız. Bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da mücadelede aktif rol alarak başarımızın büyük ortağı olacağınıza inanıyorum. Mücadelenin birinci döneminde başardık. Bu döneminde de başaracağımızdan kuşku duymuyorum. Bakanlığımız bu günlerde, Kontrollü Sosyal hayatın muntazam uygulanması için girişimlerde bulunuyor. Yeni dönemin pandemi açısından bazı standartlarını belirlemek, riskleri önlemek için Kültür ve Turizm Bakanlığı, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Ticaret Bakanlığı ve Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı, Adalet Bakanlığı ve İçişleri Bakanlığı ile ortak çalışmalar yaptık. Riskli hareketliliğin olduğu kavşak noktalarına, havaalanlarına, sınır kapılarına, organize sanayi bölgelerine test kurduk, kurmaya devam ediyoruz” açıklamasında bulundu.
"Bilim Kurulumuz bu sektörlerle ilgili çalışma kurallarını belirledi, rehberler hazırlanmış durumda"
Sağlık Bakanı Koca, bakanlıklarla yürüttükleri bu hazırlıklarda, çalışma ortamı açısından risk oluşturabilecek, işyeri sayısı bakımından en yüksek sektörleri masaya yatırdıklarını aktararak, “Bilim Kurulumuz bu sektörlerle ilgili çalışma kurallarını belirledi, rehberler hazırlanmış durumda. 20 Mayıstan sonra işyerlerinin girişinde, o işyerinde uyulması gereken kuralları gösteren afişler ve çalışma rehberleri ile karşılaşacaksınız. Hayat Eve Sığar mobil uygulaması üzerinden vatandaşlarımız bu iş yerlerinin Bilim Kurulumuzun hazırladığı rehberle uyum derecesini puanlandırabilecek. Böylece bir denetim ağı oluşturacağız. Vatandaşlarımız Kontrollü Sosyal Hayat döneminde, mücadelede sadece kurallara uyan taraf değil, kuralları denetleyen taraf olacak. İş yerlerinin girişlerinde asılı afişlerde iş yerinin mekân durumu, belirlenen kurallar içinde çalışma saati ve bir arada bulunabilecek azami insan sayısını göreceksiniz. Ayrıca detaylı çalışma rehberleri de bulunacak.Bilim Kurulumuz, henüz kapalı olup ancak bu normalleşme süreci takvimi içinde açılabilecek iş yerleri için de rehberler hazırlamaktadır. Bir kısmı şimdiden hazır durumdadır” dedi.
“Şimdiden kullanıcı sayısı 10 milyonu aşan bu uygulama, evden çıktığınızda rehberiniz olacak”
Kontrollü sosyal hayatı kolaylaştıracak mobil uygulamayı hatırlatan Bakan Koca, şu ifadeleri kaydetti:
“Şimdiden kullanıcı sayısı 10 milyonu aşan bu uygulama, evden çıktığınızda rehberiniz olacak. Bulunduğunuz ortamda veya gitmek istediğiniz yerde ne ölçüde riskli bir durumla karşılaşabileceğinizi görüp, anında tedbir alabileceksiniz. Mobil uygulamanın çok önemli bir diğer fonksiyonu da şudur: Bireyler risk taşımadığını, hasta veya temaslı olmadığını bu uygulama aracılığıyla gösterebilecek. Uçağa binerken bu uygulama serbest giriş kartı olacak. Hastalıkla mücadelenin bu döneminde seyahat ederken bizlerden risk taşımadığımızı göstermemiz istenecek. Bu bilgi, dünyada artık karşılıklı bir haktır. Salgınla bulaşan hastalıkla ilgili bilgi, sosyal hayata katılım söz konusu olduğunda, özel bir bilgi değildir. Bu uygulamaya, öncelikle şehirlerarası ulaşımda geçiyoruz. Mobil uygulama üzerinden alacağınız kodu kullanarak uçak ve tren seyahati yapabileceksiniz. Seyahatlerde, sağlık durumlarının kontrolü, ilgili seyahat firması tarafından sağlanacak ve buna göre tedbir alınacak. Sonradan, bir yolcuya eğer virüs bulaştığı tespit edilirse yolculuk esnasında temas ettiği kişilerin takibi yapılacak. Tüm ulaşım süreçlerinde Hayat Eve Sığar Mobil Uygulaması üzerinden HES kodu oluşturulabileceği gibi, kısa mesaj yoluyla da HES Kodu alınabilecek. Böylece seyahatlerde tüm yolcuların en üst düzeyde güvenliği sağlanmaya çalışılacak. HES kodları kişiye özel üretilmiş tekil kodlardan oluşuyor. Kodun kontrolü ve yönetimi tamamen kişinin kendi elinde olacak. Bu, T.C. Kimlik Numarası gibi sabit değildir. Her paylaşımda farklı bir HES kodu oluşturulabilecek. Kod sayesinde kimse kimlik numarası gibi kişisel bir veriyi başkasıyla paylaşmak zorunda kalmayacak. Önümüzdeki günlerde mobil uygulama ve HES kodunun yaygın kullanılması hayatımızı kolaylaştıracak. Covid 19 pandemisi, sadece sağlığı değil, sosyal hayatın, çalışma hayatının, insan etkinliğinin birliktelikle gerçekleştiği alanların neredeyse tamamını içerecek tedbirler gerektirmektedir. Salgın boyunca sadece insanlar hasta olmadı. Riskle sadece kişiler karşılaşmadı. Ekonomiler de, ticaret de, eğitim de salgın karşısında zayıf düştü. Pandemi ile mücadelenin bir cephesi de kültürel hayattan ekonomiye bütün hayatın yeniden sağlık bulmasını amaçlayacaktır. Bütün bunlarla birlikte dünya bir gerçeği de idrak etti. Her işin başı sağlık cümlesi, salgın karşısında gerileyen her şeyi içerir. Ülkemizde sağlığa yapılan yatırımlar, büyük bir isabettir. Başta kendimizin sorumlu olduğumuz sağlık güvenliğimiz, yüksek bir haktır. Sağlık yatırımları, sosyal refahın şartıdır”