Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) tarafından 15 Temmuz 2016'da gerçekleştirilen darbe girişiminin üzerinden 4 yıl geçti. Darbe girişiminin yaşandığı gün Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın uçağının iniş yaptığı Atatürk Havalimanı, darbe girişiminde direnişin simge noktalarından biri haline geldi. O karanlık gecede yaşananları, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın uçağının güvenli bir şekilde piste inmesini sağlayan kule görevlileri anlattı.
“Durumu amirlerime bildirdim”
15 Temmuz darbe girişimi gününde yaşananları anlatan Kule Şefi Enver Yavuz, “O gece başlangıçta her şey normaldi. Saat 23.30 gibi iki polis eşliğinde 6-7 kadar asker geldi. Başlarında bulunan Albay, ülkenin huzur ve selameti için ordunun göreve el koyduğunu bildirdi ve bize 'sizin göreviniz artık bitti' dedi. Tabii durumu amirlerime telefonla bildirdim. Sonra Cumhurbaşkanımızın televizyon kanalından yaptığı çağrıyı izleyen halkımız Atatürk Havalimanı'nda giriş kapısındaki tankların olduğu bölgede toplanmaya başladı. Bir kısım halk, iç hatlardan geçerek şu arkamda görmüş olduğunuz eski kuleye doğru yönlendi. O sırada aralarından geçen iki askeri araçtan ateş açıldı ve maalesef iki şehidimiz oldu” dedi.
“Uçak emniyetli bir şekilde iniş yaptı”
Gece saat 01.00'de özel hareket polislerinin kulenin giriş kapısına geldiğini belirten Yavuz, “Askerlerle pazarlık etmeye başladılar. Sıkı, sert bir şekilde onları silah bırakmaya ikna etmeye çalışıyorlardı. 02.10'a kadar bu tartışmalar sürdü ve sonunda özel harekatçılar askerlerin elindeki silahları alarak, kuleyi emniyete almışlardı. O sırada yaklaşma kontrolden Cumhurbaşkanımızın uçağının geleceği bilgisini aldık. Tabii halkın bir kısmı apronda olduğu için ve daha tam güvenli olmadığı için uçak bir miktar bekledi havada fakat daha sonrasında 3-5 sol diye tabir ettiğimiz piste inişini yaptı” ifadelerini kullandı.
“Helikopter kulenin etrafında dönmeye başladı”
Darbeci askerleri gece boyu tacizlerinin devam ettiğini anlatan Yavuz, "Olay kontrol altına alındıktan sonra daha zor anlar yaşadık çünkü sabah 06.00 civarında askeri meydandan, harp okulundan kalkan helikopterlerden biri pist başında beklerken, diğeri doğrudan kule üzerine geldi. Silahlı bir helikopter, hani filmlerde gördüğümüz gibi yan uçuşla, silahını göstererek kulenin etrafında dönmeye başladı. Daha sonrasında Cumhurbaşkanımız o sırada Devlet Konukevi'nde konuşma yapıyordu, Devlet Konukevi üzerine devam etti. Bir müddet orada da tacizlerini sürdürdükten sonra uzaklaştı. Tabii ben bu sırada frekanstan bölgeyi terk etmesi için sürekli çağrıda bulundum. Fakat herhangi bir cevap alınamadı. Benim için en zor kısım o kısımdı. Askerler ilk geldiğinde, kuleye çıktığında polisle birlikte geliyorlar. Düşünemiyorsunuz böyle bir olayı. Bu çağda böyle bir girişime ihtimal dahi veremiyorsunuz fakat gözünüzün önünde cereyan ediyor. Yani yapabileceğiniz hiçbir şey yok. Çok çelişkili duygular içinde görevimizi yapmaya çalıştık elimizden geldiğince” dedi.
“Tedirginlikler yaşandığını söyledim”
Kontrolör Özer Özermen ise, “Benim o gece olaya dahil oluşum Ankara'daki meslektaşlarımızdan aldığımız bir telefonla başladı. Cumhurbaşkanımızın uçağının şu an İGA üzerinde beklediğini, ya Sabiha Gökçen ya da Atatürk Havalimanı'na gelmek istediğini ama meydandaki bilgileri istediklerini söylediler. Kule şefimiz Enver bey ve müdürlerimiz doğrultusunda gerekli bilgileri aldık, koordinasyonlar yapıldı. Ben durumun karışık olduğunu, burada sivil, asker, özel harekat herkesin bulunduğunu, kontrol altına alınmış gibi görünse de hala tedirginlikler yaşandığını söyledim” diye konuştu.
“Aklımıza tek gelen uçağa emniyetli bir şekilde hizmet verebilmekti”
Pilot ile konuşmayı yaptığını söyleyen Özermen, “Kendisine gerekli bilgileri verdim. O sırada Atatürk Havalimanı üzerinde de en az 5-6 tane askeri uçak takip ettiğimi söyledim. Herhangi bir temasımız olmadığını, bu uçakların tanımı olmadığını söyledim. Kendisine niyetini sordum yine de yaklaşmak istiyor musunuz diye. Kendisi 'evet Atatürk Havalimanı'na yaklaşmak istiyoruz' dedi. 'Bize bütün bilgileri verirseniz memnun oluruz' dedi. Tabii biz işimiz gereği standart bir protokol izlemeye çalışsak da bu çok olağan dışı bir durum olduğu için tek aklımıza gelen emniyetli bir şekilde bu uçağa hizmet verebilmekti” açıklamalarında bulundu.
“Sanki bomba atılmış gibi hissediyorduk”
Konuşmalarının devamında Özermen, “Hava sahasında başka uçaklar yoktu sivil olarak. Sadece tanımlı olmayan askeri uçaklar takip ediyorduk. Kendisine diğer uçakları takip ederek yaklaşma talimatı verdim. Tabii o sırada bizim diğer arkadaşlarımız konuşmuyordu frekanstan ama koordinelerimiz sürüyordu ne yapmamız gerektiği doğrultusunda. O doğrultuda ilerliyorduk zaten. Gerekli bilgileri verdik. Çok şükür kazasız belasız bir şekilde inişini yaptı. Bu sırada askeri uçaklar havalimanı üzerinde sürekli suni patlamalar yapıyorlardı. Ses hızının üzerine çıkarak sanki bomba atılmış gibi hissediyorduk biz. Bir anda panik korku her şey üst üsteydi ama bunu pilota yansıtmamaya çalışıyorduk. Gerekli bilgileri de vermek zorundaydık. Yani her şeyi düşünüyorduk ama bir yandan da hiçbir şeyi düşünmüyorduk diyebilirim çünkü sakin olmak ve aktarmak zorundaydık. Sonuç olarak yaklaşma ve iniş talimatını verdik, kuleye devrini sağladık” dedi.