O dönem Başbakan olan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ameliyat tarihine getirilen operasyon, dönemin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ün ifade vermeye gitmesini söylemesine rağmen Başbakan Erdoğan ameliyatını erteleyerek, ‘kesinlikle ifadeye gitme' demesi talimatı üzerine bozulmuştu.
15 Temmuz kanlı darbe girişimini gerçekleştiren FETÖ, kirli emelleri doğrultusunda sızma girişiminde bulunamadığı MİT'e yönelik hazırladığı kumpası 7 Şubat 2012'de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ameliyata gireceği gün hayata geçirmeye çalışmıştı. Dönemin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ün ifade vermeye gitmesini söylemesine rağmen operasyonu son anda haber alan Erdoğan'ın ameliyatını erteleyerek Hakan Fidan'a ifadeye gitme' talimatını vermesiyle kumpas çökmüştü.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca FETÖ'nün kumpasına yönelik yürütülen soruşturma geçtiğimiz aylarda tamamlanmıştı. Başsavcılıkça hazırlanan iddianamede, FETÖ/PDY elebaşı Fetullah Gülen ile eski emniyet müdürleri Ali Fuat Yılmazer ve Yurt Atayün bulunduğu 34 şüpheli yer almıştı.
Operasyon ameliyat saatine denk getirildi
İddianamede, o dönem Başbakan olan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ameliyatını fırsat bilen FETÖ'nün stratejik hedef olarak görülen MİT Müsteşarı Hakan Fidan için hazırlanan planı yürürlüğe koyduğu ifade ediliyor.
Fidan'ın gözaltına alınması durumunda "emri Başbakan'dan aldığı" algısıyla Erdoğan'ın ve hükümetin istifaya zorlanması ve hatta devrilmesinin planlandığı kaydedilen iddianamede, bu kurgu ve kumpas soruşturmasının, istihbarat görevlileri hakkında soruşturmaların izne bağlanması sistemine geçilmesi ve Erdoğan'ın ameliyata geç girmesiyle bozulduğu ve önlendiği vurgulanıyor.
Hükümeti yıkmaya yönelik ilk teşebbüs
"FETÖ'nün Türkiye Cumhuriyeti Hükümet'ini yıkmaya yönelik ilk teşebbüsü" olarak değerlendirilen kumpasın öncesi ve sonrasındaki kronoloji iddianamede yer almıştı.
29 Ocak 2009 tarihinde o dönem başbakan olan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Davos'ta "One minute" çıkışını yaptığı hatırlatılan iddianamede Başbakanlık Müsteşar Yardımcısı olarak Ocak-Şubat 2010'da ilk kez Oslo görüşmelerine katılan Hakan Fidan'ın 24 Mayıs 2010 tarihinde Hakan Fidan, MİT Müsteşarı olduğu yer alıyor.
13 Eylül 2011'de MİT yetkililerinin PKK üyeleriyle Oslo'da yaptıkları bir görüşmeye ait olduğu iddia edilen ses kaydı internette yayımlandığı anımsatılan iddianamenin kronoloji sıralamasında 7 Şubat kumpasına yönelik aşama aşama yaşanan gelişmeler şu şekilde yer almıştı;
19 Eylül 2011: Bolu Cumhuriyet Başsavcılığına CHP Bolu Milletvekili Tanju Özcan MİT görevlileri Hakan Fidan ve MİT Eski Müsteşar Yardımcısı Afet Güneş hakkında şikayet dilekçesi verdi ve bu dilekçe de Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına gönderildi
12-19 Ekim 2011: İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının soruşturması kapsamında savcı Adnan Çimen, Gemlik Cumhuriyet Başsavcılığına gönderdiği yazıda 1 Ocak 2010'dan 12 Ocak 2011'e kadar Öcalan'ın avukatlar ile arasında yapılan görüşmelerinin ses kayıtları ve ses çözümlerini istedi, 24 Ekim'de belgeler gönderildi.
22 Kasım 2011: Terör örgütü elebaşı Öcalan'ın avukatlarına yönelik KCK operasyonu düzenlendi ve "polis birimlerinin örgütün bütün mail trafiğini ele geçirdiği, gözaltına alınanlar arasında avukat İrfan Dündar ve gazeteci Cengiz Kapmaz'ın da bulunduğu belirtildi.
5 Aralık 2011: MİT'in haber elemanı Murat Şahin yakalanıp ertesi gün tutuklandı.
19 Aralık 2011: Cumhuriyet savcıları Sadrettin Sarıkaya ve Bilal Bayraktar, gizli tanık "Bahar"ın MİT'le ilgili 49 sayfalık ifadesini aldı.
20 Aralık 2011: PKK "basın komitesi" yapılanmasına yönelik soruşturmada çok sayıda kişi yakalandı. İstanbul'da Mustafa Özer'in aralarında bulunduğu 67 kişi gözaltına alındı.
26 Aralık 2011: Ankara Cumhuriyet Başsavcıvekili Nuri Yiğit tarafından, müşteki Alp Kağan Polatkan tarafından şikayet edilen Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan ve MİT görevlileri hakkındaki soruşturmanın 2011/3611 nolu sıraya kaydedilmesi ve bu numara üzerinden soruşturmaya devam edilmesi istendi.
27 Aralık 2011: MİT İstanbul Bölge Başkanlığınca, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına "bilgi/belge talebi" konulu yazı gönderildi.
28 Aralık 2011: Uludere olayı yaşandı, hemen ardından FETÖ'ye mensup çevreler olayın mesuliyetini MİT'e yükleyen haberler yapmaya başladı.
28-29 Aralık 2011: MİT, Başbakanlık ofislerindeki dinleme cihazlarını buldu.
29 Aralık 2011: Azadiya Velat gazetesinin imtiyaz sahibi Menderes Öner'in MİT ile ilgili ifadesi alındı.
7 Ocak 2012: Seyfettin Akın, kundaklama eylemleri yaptığı gerekçesiyle yakalandı ve MİT ile irtibatı konusunda şüpheli olarak ifadesi alındı.
13 Ocak 2012: DTP Diyarbakır il binasında yapılan aramada, Oslo görüşmelerine ait ses kayıtlarının bulunduğu harddiskin ele geçirildiği belirtildi.
13 Ocak 2012: Savcı Sadrettin Sarıkaya imzasıyla 19 kişi hakkında gözaltı kararı verildi.
16 Ocak 2012: Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı müştekiler Alp Kağan Polatkan ve Bolu Milletvekili Tanju Özcan'ın şikayet dilekçelerinin aynı evrakta soruşturulmasına karar verdi.
27 Ocak 2012: Savcı Sarıkaya TEM'e gönderdiği yazıda, "PKK'ya yönelik çalışmalar kapsamında bir kısım devlet görevlileriyle ilgili gizli tanıklarla soruşturma şüphelileri Cengiz Kapmaz, İrfan Dündar, Mustafa Özer ve Menderes Öner'in önemli beyanlarda bulunduklarını" belirterek gerekli araştırmanın yapılmasını istedi.
31 Ocak 2012: Bazı MİT yetkililerinin kullandıkları telefon hatları tespit edildi ve 3 ay süreyle dinlenilmesi kararı alındı.
3 Şubat 2012: DTP Diyarbakır il binasında ele geçirilen harddisk, Bilişim Suçları ve Sistemleri Şube Müdürlüğüne imaj alınması maksadıyla gönderildi.
4-5 Şubat 2012: İstanbul Emniyet Müdürlüğü, harddiskte yer alan ses kayıtlarının çözümünü yaptı.
7 Şubat 2012: Cumhuriyet Savcısı Sadrettin Sarıkaya tarafından MİT Müsteşarı Hakan Fidan, eski Müsteşar Emre Taner ve eski Müsteşar Yardımcısı Afet Güneş ile istihbarat çalışanları Yaşar Hakan Yıldırım ve Hüseyin Emre Kuzuoğlu şüpheli sıfatıyla ifadeye çağrıldı.
MİT kanunu değiştirildi, yakalama kararı kaldırıldı
Son anda o dönem Başbakan Olan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Hakan Fidan'a ‘ifadeye gitme” talimatıyla bozulan kumpasın ardından MİT kanunu 17 Şubat 2012de TBMM'de değiştirildi ve soruşturma izni Başbakanın iznine bağlandı. Kanunun yasalaşmasıyla 18 Şubat 2012'de MİT görevlileri hakkındaki yakalama kararı kaldırıldı.
Örgütün imamları ABD'ye giderek Fetullah Gülen'den talimat aldı
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca 7 Şubat MİT kumpasına ilişkin 8 yıl sonra iddianame hazırlanmıştı.
Başsavcılıkça hazırlanan iddianamede, operasyon öncesi örgütün yargı ve emniyet imamlarının ABD'ye giderek Fetullah Gülen ile görüştükleri yer almıştı.
İddianamede örgütünün Emniyet ve Yargı imamları olan firari şüpheliler Çetin Özgür ve İlyas Şahin'in 19-20 Ocak 2012'de FETÖ/PDY elebaşı Fetullah Gülen ile bahsi geçen kumpas soruşturmasıyla ilgili olarak talimatları almak üzere birer gün arayla ABD'ye gittikleri vurgulandı.
İddianamede devamla, “önemli bir soruşturma evrakı ile ilgili olarak örgüt yöneticililerinin bizzat giderek talimat almaları yöntemi, sonrasında 17/25 Aralık Yargı Darbesi ve 15 Temmuz Darbe Girişiminde de benzer biçimde uygulandığı, örgüt yöneticilerinin ülkeye dönmesinin hemen akabinde sorumlu yöneticiler aracılığıyla emniyet ve yargı birimlerine örgüt elebaşı Gülen'in talimatlarını doğrudan ilettikleri ve uzun süre işlemsiz biçimde bekletilen hard disklerin derhal incelemeye alındığı, çok sayıda doküman içerisindeki hard disklerin hızlıca incelenerek içerisindeki ses kayıtlarının döküm haline getirildiği” yer aldı.
“MİT Müsteşarlığı PKK/KCK ile ilişkili gösterilmeye çalışıldı”
İddianamede, şüphelilerin o tarihte öncelikle MİT Müsteşarlığı'nı PKK/KCK Silahlı Terör Örgütü ile ilişkilendirmeye çalıştıkları, bu doğrultuda MİT haber elemanları veya muhbirlerine yönelik adli işlemlere giriştikleri, yine o tarihte sızdırılan kamuoyunda Oslo görüşmeleri olarak anılan ses kayıtları ile ilgili olarak ise Diyarbakır'da Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) binasında yapılan arama sonucu ele geçen hard disklerde bu ses kayıtlarını elde ettiklerini bahane ederek MİT Müsteşarlığını PKK/KCK ile ilişkili göstermeyi amaçladıkları kaydedildi.
Bahsi geçen ses kayıtlarında bilirkişi incelemesinin yapıldığının belirtildiği iddianamede, hard disklerin özel olarak FETÖ/PDY örgütünün amaçlarına hizmet eder biçimde hazırlandıkları ve şu aşamada tespit edilemeyen bir şekilde parti binasına yerleştirdikleri veya örgütün PKK/KCK içerisine sızdırdığı elemanları vasıtasıyla koydurduğunun tespit edildiği, hard disklerin temin edildikleri tarihten sonra derhal incelemeye alınmaksızın bir müddet işlemsiz biçimde bekletildiği ifade edildi.
“Gezi Parkı Olayları, 17-25 Aralık Yargı Darbesi ve 15 Temmuz gerçekleştirildi”
İddianamede, “Kumpas girişiminden sonra örgütün daha önce üstü kapalı şekilde yapmaya çalıştığı mücadeleyi aleni bir şekilde hükümete yönelik devam ettirdiği, şiddeti ve vahameti giderek artan biçimde Gezi Parkı Olayları, 17-25 Aralık Yargı Darbesi, MİT tırlarının durdurulması ve 15 Temmuz Darbe Girişimi şeklinde eylemlerine devam ettiğinin tespit edildiği” yer aldı.
Ağırlaştırılmış Müebbet hapis istemi
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve 61'inci Hükümet mensupları ile MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ın aralarında bulunduğu MİT çalışanlarının müşteki olarak yer aldığı iddianamede, FETÖ elebaşı FEtullah Gülen, örgütün sözde emniyet imamı Çetin Özgür ve sözde yargı imamı İlyas Şahin, eski emniyet müdürlerinin de aralarında bulunduğu 15 şüpheli hakkında "Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme", "silahlı terör örgütü kurma ve yönetme", "devletin gizli kalması gereken bilgilerini siyasal veya askeri casusluk amacıyla temin etme", "gizliliğin ihlali" ve "nitelikli resmi belgede sahtecilik" suçlarından birer kez ağırlaştırılmış müebbet ve 26 yıl ile 53 yıl arasında değişen hapis cezalarına çarptırılmaları talep edildi.
İddianamede, diğer 16 sanığın da "Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme", "silahlı terör örgütüne üye olma", "devletin gizli kalması gereken bilgilerini siyasal veya askeri casusluk amacıyla temin etme", "gizliliğin ihlali" ve "nitelikli resmi belgede sahtecilik" suçlarından birer kez ağırlaştırılmış müebbet 26,5 yıldan 45,5 yıla kadar ayrı ayrı hapis cezalarına çarptırmaları istenmişti.