Çalıştıkları için 3 yaşındaki çocuklarını evlerinin yakınındaki kreşe veren genç çift, hayatlarının şokunu yaşadı. Arkadaşlarıyla birlikte kreşin bahçesinde oynayan minik afacan, demir parmaklıklar arasından çıkarak kreşten firar etti. Bir süre sonra mahalle muhtarı, parktaki bank üzerinde uyurken bulduğu çocuğu polis karakoluna götürdü. Polis merkezine davet edilen genç çift, skandalla sarsıldı.
Kreşe emanet ettikleri çocuğun firar etmesinde kreş yetkililerinin ihmali olduğunu öne süren çift, konuyu yargıya taşıdı. Firarla ilgili soruşturma başlatan Cumhuriyet Savcılığı, kovuşturmaya gerek olmadığına hükmetti. Bu kez aile kreş yetkilileri hakkında manevi tazminat davası açtı.
Henüz dört yaşındaki çocuğun kreş yetkililerinin ihmali üzerine hayati tehlike geçirdiğini belirten davacı anne - baba; çocuklarını kreşte sanmakta iken karakoldan gelen telefon ile çocuğun kreşte olmadığını, tek başına parkta olduğunu öğrendiklerini, kreş yetkilileri tarafından bu durumun bildirilmediğini, kreş yetkililerinin bakımı ve gözetimi altında olan çocuğun nerede olduğunun kreş yetkililerince bilinmemesinin sorumsuzluk olduğunu öne sürdü. Ebeveyn, manen sıkıntı yaşadıklarını, zor günler geçirdiklerini belirterek, her biri için 10 bin TL'nin olay tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etti.
Davalı kreş yetkilileri ise, olay günü çocuğun öğretmenleri nezaretinde kreşin bahçesinde oyun saatinde oyun oynarken, demir parmaklıklarla çevrili kapıdan kafasını sokarak bahçenin dışına çıktığını öne sürdü. Yetkililer, öğretmenin bunu hemen fark ettiğini, derhal kreşin kamera kayıtlarını inceleyerek, çocuğun kapıdan çıkıp parka yöneldiğini tespit ettiğini, ailesini arayarak haber vermek istediğini, ancak annenin telefonları açmadığını dile getirdi. Babanın ise telefonu direk kapattığını, bu esnada kreş öğretmenleriyle birlikte çocuğu çevrede ararken çocuğun karakolda olduğunun haberinin geldiğini, davacıların ise olayı çarpıtarak gerçek dışı iddialarda bulunduklarını savundu. Yetkililer, çocuğun bina içerisinden koşarak çıktığını ve korkuluk demirlerinin arasından geçtiğini, olayın 1 dakika içerisinde meydana geldiğini ve çocuğun kreşin 30 metre ilerisindeki parkta bulunduğunu savunarak, davanın reddini diledi.
Mahkeme, davanın reddine hükmetti. Davacı anne - baba kararı temyiz edince devreye Yargıtay 13. Hukuk Dairesi girdi. Geçtiğimiz günlerde kararını açıklayan daire, kreşten çocuğun firar etmesinde öğretmenlerin sorumlu olduğuna hükmetti. Kararda, "Davacıların çocuklarının bakımı ve gözetimi için davalının kreşine bıraktıktan sonra davalının gerekli özeni göstermediğinden küçüğün kreşten ayrıldığı ve parkta bulunduğu, olay sırasında küçüğün üç yaşında olduğu anlaşılmaktadır. Çocuğun ailesinin manevi yönden yıpranacağı gözetilerek davacılar için Medeni Kanunun 4. maddesi hükmünü de değerlendirilerek hak ve nesâfet (insaf) ilkeleriyle bağlı kalarak tarafların sosyal ve ekonomik durumları, kusurlu eylemin mağdurda uyandırdığı elem ve ıstırabın derecesi, istek sahibinin toplumdaki yeri, kişiliği, hassasiyet derecesi dikkate alınmak suretiyle makul bir tazminata hükmedilmesi gerekirken, yanılgılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir. Mahkeme kararı oy birliği ile bozulmuştur" ifadeleri yer aldı.