Uluslararası İslam Ekonomisi ve Finansı Konferansı'na telekonferansla katıldı
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Objektifliğini ve inandırıcılığını yitirmiş kredi derecelendirme kuruluşlarının tahminlerini dikkate almıyoruz" dedi
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi Uluslararası İslam Ekonomi ve Finansı Uygulama ve Araştırma Merkezinin ulusal ve uluslararası kuruluşlarla iş birliğiyle bu yıl 12. kez düzenlenen Uluslararası İslam Ekonomisi ve Finansı Konferansı'na (IIEFC) telekonferansla katıldı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konferansın düzenlenmesinde emeği geçenlere teşekkür etti.
Konferansın tüm dünya ve insanlık için hayırlı olmasını dilediğini kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Korona virüs salgınıyla beraber tüm dünyada köklü değişikliklerin yaşanacağı yeni bir döneme girmiş bulunuyoruz. Her ne kadar bu salgın öncelikle sağlıkla ilgili olsa da sonuçları itibariyle hayatımızın hemen her alanını etkilemektedir. Pek çok alanda salgının artçı sarsıntılarına şimdiden şahit oluyoruz. Salgının gün yüzüne çıkardığı adaletsizlikler de vardır. Bu süreçte ekonomik olarak en müreffeh ülkelerin kendi vatandaşlarına maske üretmekte dahi zorlandığını asgari sağlık hizmetlerini sağlayamadığını gördük. Sağlık sigortası olmayan insanların ölüme terk edildiği utanç verici sahnelerle karşılaştık. Yaşlı bakım evlerinden yansıyan görüntüler hepimizi derinden sarsmış, insanlık adına geleceğimiz adına endişelerimizi daha da arttırmıştır. Sadece maddi zenginliğin sosyal adalete ve eşitliği temin etmeye yetmediği, bu süreçte acı bir şekilde ortaya çıkmıştır. Dünya genelinde 450 bine yaklaşan can kaybını sadece Covid-19 virüsünün ölümcül etkisine bağlamak son derece yanlıştır. Maalesef pek çok ülkede insanlar ancak paraları, güçleri ve maddi imkanları oranında imkanlardan yararlanabilmektedir. Toplumun çeperinde yer alan ekonomik bakımdan yeterli güce sahip olmayan insanlar bu tarz kriz durumlarında kaderlerine terk edilmektedir. Türkiye olarak bu salgın dönemini en az hasarla atlatan ülkelerin başında yer aldık. Gelir durumu ne olursa olsun hiçbir vatandaşımızı sahipsiz bırakmadık. Kendi insanlarımızın ihtiyaçlarını karşılamanın yanı sıra dünyanın 125 ülkesine sağlık yardımında bulunduk. İnsanların en hayırlısı insanlara faydası olandır tavsiyesine uygun şekilde elimizdeki imkanları tüm insanların istifadesine sunduk. Uluslararası kuruluşlardan borç almak yerine kendi kaynaklarımızı devreye soktuk. Mali bağımsızlığımızdan taviz vermeden Türkiye'yi yeni bir vesayet ilişkisine sokmadan ekonomimizin ihtiyaç duyduğu likiditeyi sağlamış olduk. 2020 ilk çeyrek büyüme rakamları yüzde 4,5 ile Türkiye'nin sadece sağlıkta değil ekonomide de diğer ülkelerden pozitif ayrıştığını göstermiştir. Keza istihdam rakamlarında da olumlu bir ivme yakaladık. Yılın tamamı için ümitvar tablo bekliyoruz. İnandırıcılığını yitirmiş kredi derecelendirme şirketlerinin tahminlerini dikkate almıyoruz” dedi.
“Türkiye'nin salgına yönelik başarısı ülkemize yönelik ilgiyi daha da arttırdı”
“Normalleşme takvimini hayata geçirmemizle birlikte üretim, ticaret ve turizm yeniden canlanmaya başladı” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye'nin salgına yönelik başarısı ülkemize yönelik ilgiyi daha da arttırdı. Türkiye olarak uzun süredir küresel sistemin adalet ve merhamet eksenli yeniden yapılanmaya ihtiyacı olduğunu dile getiriyoruz. Hırs, çıkar ve faiz üzerine bina edilen mevcut küresel ekonomi mimarinin insanı ve tabiatı koruması mümkün değildir. Finans sektörünün üretimi ve ticareti beslediği bir ekonomik sisteminin yerini diğer tüm sektörlerinin finans sektörünü beslediği sağlıksız bir yapı yer almıştır. Aşırı finanslaşma toplumsal ve insani maliyetlerin dikkate alınmadığı sadece rant kaygısıyla hareket eden obez bir ekonomik model ortaya çıkarmıştır. Tüm dünyada gelir ve servet dağılımı gittikçe bozulmuş, ülkeler arası makas gittikçe açılmıştır” dedi.
“Çarpık yapının alternatifi İslami ekonomi ve finans modelidir”
Finans sektöründe başlayan her krizin hızla reel sektörü de etkileyerek işsizler ordusu oluşturduğunu kaydeden Erdoğan, “Bu çarpık yapının alternatifi İslami ekonomi ve finans modelidir. İslami finans kurumları faize bulaşmak istemeyenlerin tercihi oluyor. İslami finans kurumlarımızın sektörden aldığı pay 2002 yılında yüzde 2 bile değilken 3 kattan fazla büyüterek yüzde 6'nın üzerine çıkardık. Katılım esasına göre faaliyet gösteren ortaklıkların sayıları 6'ya çıktı. Katılım finans kuruluşlarının 2005 yılında 10 milyar lira olan aktif büyüklükleri de 319 milyar liraya ulaştı. Türkiye hazinesi tarafından ihraç edilen ürünlerin arasına sukuk da katıldı. Kıtaların ve kültürlerin kavşağında yer alan İstanbul'umuzu İslami finans ve ekonominin de merkezi yapmayı hedefliyoruz” ifadelerini kullandı.