SİYASET VE BELEDİYELER…

Şöyle bakıyorum yaşadığım şehirlere, bulunduğum yerlere aynı, aynı, aynı… Az değil bu güne kadar onlarca ilde çalıştım, onlarca ilde ikamet ettim. Şuncusu da aynı, buncusu da hatta yancısı ile cancısı…

Meydan Türkiye

Selçuk CELEP

Parti gözetmeksizin her fikir, her ideoloji, her siyasi görüş üç aşağı beş yukarı aynı yolda ilerliyor. Adam Milletvekilliği yapmış, görev süresi bitmiş. İş yapmış, icraat yapmış o ayrı bir konu elbette. Görevi biten muhtereme yeni yeni görevler, yeni yeni makamlar, yeni yeni gelir kapısı aranmakta ve de bulunmakta. Milletvekilliği bitene STK Başkanlı, İl Başkanlığı, Vakıf-Dernek Başkanlığı yakıştırılıyor. Belediye Başkanlığı bitenlere veyahut Başkanlık seçimini kaybedenlere başka belediyelerde görevler, daire başkanlıkları, makamlar, mevkiler ayarlanıyor. İl başkanlığı, İlçe başkanlığı, Belde başkanlığı bitenlere Üniversiteler de Sekreterlikler, bölüm başkanlıkları, müdürlük makamları aranıyor, bulunuyor. Garibin çocuğu çırpınsın dursun iş bulmak için. Torpili olmayana ekmek vermemenin telaşı almış başını gidiyor adeta. Yahu adam zaten zirvede makamı bulmuş, yapacağını yapmış, çoğunlukla emekliliği kapmış. Daha niye zorlarsınız Aziz Milletin ruhunu, sabrını. Neymiş beyefendi çok hizmet etmiş, boşta kalırsa ayıp olurmuş. Neymiş siyaseti iyi bildiği için makam sahibi olması lazımmış. Siyasette nasıl bir iş yapmışsa, kimle ne gibi birliktelik, ortaklık sağlamışsa vazgeçilmez oluveriyor. Vazgeçilmez mi, vazgeçilirse sıkıntı mı çıkarır, bildiği şeyler mi var bilemiyoruz. Görevden alınana yeniden makam, görevi bitene gördükleri, bildikleri için herhalde zorunlu yeni yeni koltuklar. Anlamak zor galiba siyasete gökten zembille inmiş bu zatı muhteremler, vazgeçilmez Hint kumaşı vaziyetinde. Daha garip olanı bir makam bulunamazsa, yeni başkanlıklar, yeni daire müdürlükleri oluşturulup ikinci bahar dönemi yaşatılıyor. İhtiyaç var mı derseniz. Al makamı sus mu, yoksa insanoğlunun doyumsuzluğu mu kim bilir…
Bakın ilinizdeki siyasete ve belediyelere her partide aynı zihniyet hakim durumda. 
Rahmetli Kazım Karabekir Paşanın yazdığı bir şiir var.
Yok… Yok… Yok...
“Artık keyfi işler yok” 
*
Yok… Yok… Yok...
Ölü gibi susmak yok.
Hürriyeti kısmak yok.
Ne diyelim! Hani bir söz vardır ya; “Söylesem tesiri yok; Söylemesem gönül razı değil”
Kalın sağlıcakla…