Sağlık Bakanı Fahrettin Koca: 'İkinci dalgayı yaşamadığımızı rahat söyleyebiliriz'
Koronavirüs Bilim Kurulu, toplantısı sonrası Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, önemli açıklamalarda bulundu. Bakan Koca, "İkinci dalgayı yaşamadığımızı rahat söyleyebiliriz. Bizim şu an yaşadığımız birinci dalganın etkileri. Yer yer dalgalanmalar olduğunu…
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Koronavirüs Bilim Kurulu toplantısı sonrası basın mensuplarına açıklamalarda bulundu. Sağlık Bakanlığı Bilkent Yerleşkesi'nde yaptığı açıklamalarda Bakan Koca, Covid-19 ile mücadelede son duruma dair detayları açıkladı.
Bakan Koca, sözlerine Türkiye olarak son 6 ayda korona virüs sınavına karşı başarıyla iyi bir noktaya geldiklerini ifade ederek başladı. Koca, “Her işin başı sağlık prensibiyle sağlığımızı güvence altına alırken 83 milyon birlikte bir hayatın önünü açmaya devam edeceğiz. Bugünkü hayatımız tedbirlere bağlı kalarak planlarımızı uygulayacağımız bir hayattır. Kontrollü sosyal hayatın gerektirdiklerini yerine getirdikçe hayat kalitemiz daha da artacaktır. Tedbire daha az ihtiyaç duyulacak dönemi şimdi uyguladığımız tedbirlerle hazırlıyoruz. Çok yakına zamana kadar sokağa çıkış kısıt olmaksızın çıkabileceğimiz günler konusunda endişelerimiz vardı. Her zaman gittiğiniz mekana eski emniyet duygusu içinde bir daha ne zaman gideceğimizi bilemediğimiz zamanlardı. Mevcut durum korunması gereken bir büyük bir kazanımdır. Korona virüsle mücadelemizde bu başarı muhkemleştikçe özlediğiniz ne varsa tek tek geri döneceğiz. Başarı muhkemleştikçe her işin başı sağlık prensibiyle kaldığımız yerdeki yaşama temposuna yaklaşacağız” ifadelerini kullandı.
“Maske kullanmamak kişisel hukukun ihlalidir”
Maske kullanımının kişisel hukukun ihlali olduğunu belirten Bakan Koca, “Korona virüsün hayatımızın sevk ve idaresini alan bir güç olmaktan çıkmasını sağlamalıyız. Özlemini duyduğumuz şey budur. Bunun içinde hastalık riskine karşı bazı kontrol mekanizmalarını bir süre daha sıkı tutmaya mecburuz. Ağız ve burun yoluyla bulaşan mesafe kısaldıkça bulaşma riski çok artan bu virüs evimizin dışında başka insanlarla bir arada bulunduğumuzda koruyucu maske kullanmamızı zorunlu kılıyor. Korona virüs maskesi virüsün yayılmasına karşı benzer bir tedbirdir. İhtiyatlılık değil, mecburiyettir. Korona virüs maskesi virüse karşı alınacak kişisel tedbir değildir.
Ortak bir tedbirdir. Bu tedbir aynı sosyal ortamda birbiriyle etkileşim halinde olan kişilerin tamamına yapılmalıdır. Bir ortamda 3 kişi maske takıyor fakat bir kişi takmıyorsa herkes az çok risk alıyoruz demektir. Maske kullanmamak kişisel hukukun ihlalidir. Ortak mekanlar da ortak alanlarda herkesi bu kurala uymaya davet ediyorum.
Bu medeni davranışa aynı medeni davranışla karşılık verelim. Sonbaharda dünya ölçekli risk beklentisi Dünya Sağlık Örgütü'nün 2 gün önce yaptığı özellikle Güney Amerika kaynaklı olan dünyadaki en yüksek günlük vaka sayısı açıklaması bizi tedbir süreklilik konusunda uyarıyor. Bıkkınlığa düşmek bu uzun soluklu mücadele den geriye düşmek ve rehavete kapılmak riske açılmak anlamına gelir. Bildiğiniz gibi bugüne kadar 62 ile maske zorunluluğu getirilmiştir.
Maske tüm Türkiye de ortak sorumluluğumuz mecburiyet olan illerde ise sorumluluk kat kat fazladır. Bu mecburiyet vakaların arttığı veya riskin fazla olduğu zincirleme bulaşmanın uç verdiği yerlerde getirilmiştir. Geride bıraktığımız dönemde sokağa çıkma kısıtlamasının salgının önlem açısından bugün aynı önemi maske ve mesafe uygulamaları taşıdığını unutmamalıyız. Tedbirlere uymak normale dönüş yolunu kısaltacaktır” diye konuştu.
Virüsün yaz aylarında azalacağının bilimsel bir kanıtı olmadığının altını çizen Bakan Koca, şu ifadeleri kullandı:
“Sıcaklara yenilirsek vaka sayılarının artışa geçeceğini bunlardan bir kısmını yoğun bakıma düşeceğini unutmayalım. Yaz ayları konusunda 2'nci bir uyarımız var. Salgının ilk günlerinde bilgi belirsizliğinden kaynaklanan bir hususu açıklamak istiyorum. Yılın ilk aylarında kabul gören tahminler korona virüsün daha çok kış mevsiminde etkili olacağını yaz aylarında virüsün etkisini kaybedeceğini öne sürülüyordu. Virüsün yayılma hızında azalma olmamıştır.
Virüsün hasta etme gücünde azalma konusunda ise bilimsel bir kanıt henüz yoktur. Bu iki iyimser ama yanlış kanıyı günlük hayatımıza dayanak yapmamızı ve dikkatli tedbiri elden bırakmamızı istirham ediyorum. Tedbirsiz her hizmetin hastalığa hizmet etmesi ihtimal dahilindedir.”
Mücadelenin önemli bir kısmını büyükler için verdiklerini ifade eden Koca, “Mevcut şartlarda büyüklerimiz ve kronik hastalığı olanlar, virüse karşı halen risk grubundadır. Bizim için en önemli risk grubunda bulunan veya onların çevresindeki konunun ciddiyetini unutup tedbirleri unutmasıdır. Mücadelenin çok önemli bir kısmını büyüklerimiz için verdik” dedi. Bakan Koca, gençlere seslenerek şu ifadeleri kullandı:
“Bilmenizi isterim ki dünyada iyilik, özgürlük, güzellik adına ne yapılmışsa, insanlık için hangi büyük ve ileri adım atılmışsa, bunların hepsi sizin yaşınızda kalmayı başarabilenler tarafından yapılmıştır. Bilim, sanat, buluş, sizin yaşınızın heyecanlarını, tutkularını ebediyete taşıma işidir. Gençlik bir kez gelir, onu hayatı boyunca sürdürebilenler toplumlarını, ülkelerini, dünyayı değiştirir. Bugünün dünyasını sizin yaşınıza yakın yaşlardaki insanlar değiştirdi. Düşünülenin aksine de gelecek bizi ileride beklemiyor. Geleceği, bize gençler getiriyor.”
"Hekim olmak isteyen gençlerin sayısı her zamankinden fazla"
Hekim olmak isteyen gençlerin sayısı her zamankinden fazla olduğunu vurgulayan Koca, "Önümüzde hepimizin heyecanla beklediği iki sınav günü var. Birkaç ay boyunca sizden bazı fedakarlıklar isteyen bir doktor ağabeyiniz olarak, bu iki günün, hayat boyu kutlamaya değer bulacağınız iki başarı günü olmasını yürekten diliyorum. Bu yıl hekim olmak isteyen gençlerin sayısı, her zamankinden fazla. Gelecekteki meslektaşlarımı şimdiden kutluyorum.
Günümüzde meslekler kişilerle değer kazanıyor. Zekaya, hayal gücüne, çalışkanlığa tüm meslekler aynı derecede ihtiyaç duyuyor. Pandemi boyunca, toplumsal sorumluluğun gereklerini yerine getirmekle kalmadınız, örnek oldunuz. Süreçte sizlerin de bizlerden beklentileri oldu. Sağlık yönünden sınava uygun şartların hazırlanması konusunda bizler elimizden geleni yaptık. Bilim Kurulumuz, uygulamayı yapacak kurumlar için Sınav Tedbir Rehberi hazırladı. Milli Eğitim Bakanlığımız ve ilgili kurumlar titiz hazırlıklarını tamamlayıp, sizlerle paylaştı" ifadelerine yer verdi.
YKS zamanı konusunda açıklamalarda bulunan Koca, "Örneğin okul girişlerindeki yığılmalarda ailelerin etkili olduğunu biliyorsunuz. Yetişkin yaşlardaki siz gençlerin girdiği bu sınavda yığılmanın daha az olacağını umuyoruz. Yine de gençlere iştirak edecek aileler olursa, kendilerinden sınav merkezinin biraz uzağında beklemelerini, gruplar oluşturmamalarını rica ediyoruz. Hepimiz, sizlerin yaşadığı sınavları yaşamış kişiler olarak, duygularınızı çok iyi anlıyor ve içtenlikle saygı duyuyoruz.
Fakat gerçeğin hakkını gerçeğe vermeliyiz. Salgın hastalık söz konusu olduğunda bir ay, iki ay sonrasını öngörmek çok zordur. Bunu, yakın günlerde bin 'in altına çektiğimiz vaka sayısının tekrar bin 500'lerin üstüne tırmandığı tablolardan da tahmin edebilirsiniz. Sınavın ertelenmesi durumunda, risk bugünden çok daha büyük olabilirdi. Bugünkü gerekçeler yarın daha da büyüyebilir. Dünya Sağlık Örgütü eylül ayı için küresel ölçekte risk öngörüsünde bulundu. Bu durumda, sınavın, ne getireceği meçhul bir zamandansa şimdi yapılmasına ilgili kurullar tarafından karar verilmesi doğru görünmektedir” şeklinde konuştu.
"Tedbir, birbirimize karşı borcumuzdur"
Korona virüse karşı sağlığın yanı sıra ekonomiden ticarete, eğitimden üretime hayatın her alanında yeniden ivmek kazanmak için önlemler alındığını vurgulayan Koca, tüm hayatın yeniden sağlık kazanması ve eski temposuna yaklaşmasının vaka sayılarının kontrol altında tutulmasına bağlı olduğuna işaret etti. Koca, "Tedbirlere uyum, pandemi boyunca her yurttaşına sahip çıkan, sağlık sistemiyle her ferde eşit ve yüksek derecede değer veren devletimize karşı da bir yurttaşlık borcumuzdur. Tedbir, birbirimize karşı borcumuzdur. Tüm toplumu etkileyen hastalığın kendisini ve etkilerini el birliğiyle yenmeliyiz "dedi.
“İkinci dalgayı yaşamadığımızı rahat söyleyebiliriz”
Vaka sayılarındaki artışı sonucunda net bir şekilde ikinci dalganın yaşanmadığını belirten Koca, hala birinci dalganın etkilerinin sürdüğüne değindi. Bakan Koca, “İkinci dalgayı yaşamadığımızı rahat söyleyebiliriz. Bizim şu an yaşadığımız birinci dalganın etkileri. Dünyada hala birinci dalganın etkisi devam ediyor. Yer yer dalgalanmaların olduğunu görüyoruz. Özellikle bu dönemde bazı bölgelerimizde vaka sayılarının daha da arttığını görüyoruz.
Bu vaka sayılarındaki artışa rağmen; yoğun bakıma giren hastamız, yoğun bakımdan entübe edilen hastamız ve vefat eden hastamızın da azaldığını görüyoruz. Daha önce yüzde 53 oranında hastamızı kaybederken şu an yüzde 2'lere düşmüş durumdayız. Eskiye göre virüsün etkisinin düştüğünü değil; tedavi ile erken dönem yaklaşımla sonucu daha pozitif aldığımızı söyleyebiliriz. Birinci dalganın devamı olan dalgalanmaları yaşadığımızı, vaka sayılarının yer yer öngörülerimizden daha fazla olduğunu da görüyoruz” diye konuştu.
PSR ve Antikor testinde gelinen son noktayı değerlendiren Bakan Koca, kısa sürede 153 bin olarak belirlenen hedef sayıya ulaşılacağını açıkladı. Koca, “Dünyada benzer şekilde büyük ölçekte yapılan başka bir çalışma yok. 153 bin kişiyi hem PSR hem de antikor testinden geçirmeyi hedefliyoruz. Hem bulaşıcılık, taşıyıcılık oranımızı hem de bu anlamda bağışıklık oranımızı tespit etme açısından önemli görüyoruz. Toplam 153 bin kişi taranacak. Şu an 118 bin kişiyi taradık. 118 bin içinde PSR taramasıyla pozitif bulduğumuz oran binde 2,8. Son derece düşük. Antikor testi ise şu dönemde binde 8,1.
Yani toplumun bağışıklığı yüzde 1'in altında. Bazı illerimizde bunun biraz daha yüksek olduğunu biliyoruz. Adıyaman, İstanbul gibi yüzde 3'ün üzerinde şehirler olduğunu biliyoruz. Birçok kimsenin toplum bağışıklığı anlamında yüksek oranlar beklediği ve bağışıklığın giderek arttırılmasının anlamlı olduğu düşünüldüğü noktada biz bu çalışmayla toplum bağışıklığının kolay gelişmediğini görüyoruz.
Toplamda bu pandemiyle oluşan bağışıklık oranı yüzde 0,81. Yani toplum bağışıklığının oluşması için yüzde 60-65'ler hedeflenirken, 60-70 kat benzer pandeminin yaşanması gerekiyor. Toplumda yaygın bir taşıyıcının olmadığı, yaygın bir koruyucunun, bağışıklığında olmadığı sonucuna varıldı. Tedbirlere herkesin önem vermesi gerekiyor. Aşı gelişmedikçe, yaygın aşı yapılmadıkça bu tarz pandemi sonrası bir bağışıklıkla toplum bağışıklığının olamayacağını görmüş oluyoruz. Sanıyorum 153 bin de bir hafta, 10 gün içerisinde bitmiş olur” ifadelerini kullandı.
“Maskenin koruma oranının yüzde 93'lere vardığını biliyoruz”
Koca, tedbirler kapsamında uygulanan maske kullanımının tek başına koruyuculuk oranının yüzde 93 olduğunu belirterek, “Yapılan bir çalışmada maskenin koruma oranının yüzde 93'lere vardığını biliyoruz. Sosyal mesafenin yüzde 87 oranında koruduğunu biliyoruz. Her ikisinin de bir arada olduğunda yüzde 97'lik bir oranda virüsten korunuldugunu biliyoruz. Bu son derece önemli” diye ifade etti.
Klinik çalışmalarının Eylül, Ekimden önce gelmesinin şu an için zor göründüğünü ifade eden Koca,
“Şu an hayvan çalışmalarında devam eden çalışmalarla ilgili sonuçların iyi olduğunu ama insan çalışmalarına, klinik çalışmalarına zannediyorum eylül-ekimden önce gelmek şu an için zor görünüyor. Ayrıca Türkiye olarak bildiğiniz gibi daha önce Rusya ile görüşmelerimiz olmuştu. Aşı Bilim Kurulu'nun yaptığı 3'üncü çalışma oldu. Çin ile de dün benzer bir görüşme yapıldı.
Rusya ve Çin ile aşı çalışmalarını özellikle klinik araştırma, klinik çalışma safhasında birlikte yapma noktasında da genel bir yaklaşım içindeyiz. Rusya ile bu anlamda daha ileride olduğumuzu söyleyebilirim. Dünyada ise aşının Çin'in biraz daha önde olduğunu, İngiltere'de de benzer şekilde ikinci fazdan geçildiğini biliyoruz ama bununla ilgili daha net, önümüzdeki bir iki ay için sonuç alınacak şekilde bir yaklaşım içinde olmamalıyız. Zannediyorum 4-6 aydan önce dünyada aşıyla ilgili somut bir gelişimin olacağını söylemek biraz zor” diye konuştu.
Kısıtlamanın şuan gündemde olmadığını açıklayan Koca şu ifadeleri kullandı:
"Önümüzdeki dönemde benzer şekilde yeni bir kısıtlamayı Bilim Kurulu'nda gündemimize almadık ve şu an düşünmüyoruz. Kontrollü sosyal hayatın tedbirlerle devamını önemsiyoruz. Tedbirlere uyduğumuz oranda tehdit ortadan kalkar. Herkesin bu anlamda hassasiyet göstermesi gereken maske, mesafe ve el temizliğine özellikle dikkat. İller, ilçeler, köyler bazında zaten yapılıyor bu. Birtakım benzer kısıtlamaları İl Hıfzıssıhha Kurulları alabilir. Ülke genelinde bu anlamda bir kısıtlama gündemimizde olmadı."
"Birçok kimse eski normale dönme algısı içinde"
Yeni normal hayatın hedeflendiği şekilde gidip gitmediğine ilişkin soru üzerine Bakan Koca, şunları söyledi:
"Hastane yükü beklentimiz doğrultusunda ama vaka sayılarının aynı beklenti doğrultusunda olmadığını söyleyebilirim. Burada vaka sayısındaki artış, tedbirlere uyma noktasında rehavetten. Sosyal hayatın başladığı, kontrollü sosyal hayat dediğimiz dönemde birçok kimsenin eski normale dönme algısı içinde olduğunu görüyoruz doğrusu.
Bu noktadaki algının bir an önce devre dışı kalması gerekiyor. Virüsün insandan insana yaz kış demeden bulaşıcılığını devam ettirdiğini ve bunu önlemenin tek yolunun da mesafe, maske ve el hijyeninin son derece hassasiyetle devam ettirilmesi olduğunu biliyoruz. Dolayısıyla öngöremediğimiz vaka sayısındaki artış daha çok bu tedbirlerin yeterince uygulanmadığı şeklinde yorumlanmalı. Bununla ilgili vatandaşımız olabildiğince hassasiyet göstermeli.”