Dışişleri Bakanlığından kritik Hafter açıklaması
Dışişleri Bakanlığından Hafter'in Trablus şehir merkezine yönelik saldırıları hakkında yapılan açıklamada, "Libya'daki temsilciliklerimiz ile çıkarlarımızın hedef alınması halinde, Hafter unsurlarını meşru hedef olarak telakki edeceğimizi tekrar vurguluyoruz" denildi.
Dışişleri Bakanlığı, Hafter'in Trablus şehir merkezine yönelik saldırıları hakkında açıklama yayımladı.
Bakanlıktan yayımlanan açıklamada, Hafter'e bağlı gayrimeşru milis güçlerin son günlerde başta Trablus olmak üzere sivillere ve sivil altyapıya yönelik saldırılarını ayrım yapmadan artırdığı belirtilerek, "Libya'da savaş ağası Hafter'e bağlı gayrimeşru milis güçleri son günlerde başta Trablus'ta olmak üzere sivillere ve sivil altyapıya yönelik saldırılarını herhangi bir ayrım gözetmeksizin artırmıştır. Hafter'e bağlı unsurlar, sadece 9 Mayıs günü, Trablus'un merkezindeki yerleşim birimlerine yoğun topçu ateşinin yanı sıra 100'ün üzerinde roket fırlatmıştır" ifadeleri kullanıldı.
Libya'daki Türkiye temsilcilikleri ile çıkarların hedef alınması halinde Hafter unsurlarının meşru hedef olarak telakki edileceği vurgulanan açıklamada, "Trablus Büyükelçiliğimiz dahil diplomatik misyonların, Mitiga Havalimanı'nın, kalkışa hazırlanan sivil uçakların ve diğer sivil altyapının hedef alındığı, sivillerin hayatını kaybettiği ve yaralandığı bu saldırılar savaş suçu teşkil etmektedir. Bu vesileyle, Libya'daki temsilciliklerimiz ile çıkarlarımızın hedef alınması halinde, Hafter unsurlarını meşru hedef olarak telakki edeceğimizi tekrar vurguluyoruz" denildi.
Birleşmiş Milletler'in yaşanan vahşet karşısında daha fazla hareketsiz kalmasının kabul edilemeyeceği bildirilen açıklamada şunlar kaydedildi:
"Birleşmiş Milletler'in bu vahşet karşısında daha fazla hareketsiz kalması kabul edilemez. Mübarek Ramazan ayında ve bu salgın döneminde çocuk, kadın, yaşlı demeden kendi halkını katleden darbeci Hafter'in durdurulması uluslararası toplumun ortak sorumluluğudur. Hafter'e askeri, mali ve siyasi destek veren ülkelerin, Libya halkının maruz kaldığı mezalimde ve ülkenin sürüklendiği kaos ve istikrarsızlıkta sorumluluklarının bulunduğu unutulmamalıdır. Türkiye,