Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan Kanal İstanbul açıklaması!
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun Kanal İstanbul projesi konusundaki açıklamalarını eleştirerek, “Çıkmış, ‘İstanbul’a böyle bir Kanal İstanbul gereksiz’ diyor. Bunun kararını verme yetkisi sana değil,…
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı'nda önemli açıklamalarda bulundu. Kanal İstanbul projesine ilişkin konuşan Erdoğan, “Türkiye'yi küçük düşünmek yakışmaz” diyerek, Kanal İstanbul'un böyle bir proje olduğunu söyledi. Kanal İstanbul projesinin anlık olarak ortaya çıkmış bir proje olmadığına dikkat çeken Erdoğan, “Kanal İstanbul'un neredeyse başbakanlığımdan öncesine dayanan bir geçmişi vardır. Bu projeyi seçim kampanyamızda milletimizin taktirine sunduk ve onayını aldık. Ardından bu proje adeta ilmik ilmik örülerek konuşulmuş, tartışılmış, hazırlıkları yapılmış ve bugünkü noktaya gelmiştir. Kanalın uzunluğu 45 kilometre, kanal genişliği 275 metre, derinliği 21 metreye yakın olacaktır. Bünyesindeki 2 limanı, 1 yat limanı, lojistik merkezi, 7 köprüsü, 2 demiryolu ve 2 hafif raylı geçişi ile Kanal İstanbul dünya çapında bir eser olacaktır. İnşası sırasında 1,1 milyar metreküplük dolgunun yapılacağı, yaklaşık 10 bin kişinin istihdam edileceği bu projenin güzergahı da belirlenmiştir. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, projenin 100 günlük planını onayladı. Proje ile ilgili ÇED raporu tamamlandı. Küçük Çekmece Gölü'nden başlayacak proje Terkos Gölü'nün doğusundan Karadeniz'e ulaşacak bir hat boyunca inşa edilecektir. Anayasa Mahkemesi bu projenin yap-işlet-devret modeli kapsamına alınması ile ilgili düzenlemenin iptaline ilişkin malum çevrenin başvurusunu reddetmiştir. Bu projenin kararı verilmiş, süreci başlatılmış ve belirli bir aşamaya da gelinmiştir. Kanal İstanbul'un proje ve inşa süreci ile ilgili hazırlıklarımız tamamlanmak üzeridir. İnşallah yakında bununla ilgili ihaleye de çıkılacaktır. Bu büyük projeyi devletimize ve milletimize herhangi bir yük getirmeden yap-işlet-devret modeliyle, oldu ki bulamadık, milli bütçeden bunu yapmak suretiyle hayata geçireceğiz” ifadelerini kullandı.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun Kanal İstanbul projesinde faaliyet gösterecek müteahhitlere yaptığı uyarıyı hatırlatan Erdoğan, “Çıkıyor bakıyorsunuz ana muhalefetin başındaki zat bütün müteahhitleri tehdit ediyor, ‘Sakın bu işe girmeyin, girerseniz biz geliyoruz ve geldiğinde biz bunu iptal edeceğiz.' Sen gelmeyeceksin, zaten gelemezsin. Bu ülkede dikili bir ağacı olmayana benim milletim yürü demez. Sizin böyle bir gayretiniz yok, milletimiz hizmet bekliyor. Siz birinci köprüde de aynısını yaptınız. Yaptık mı? Yaptılar. Allah rahmet eylesin. İkinci köprüde bunlar gene aynısını yaptılar. Yaptık mı? Yapanlardan Allah razı olsun. Üçüncü köprüde bunlar aynısını yapmadılar mı? Bay Kemal, bütün onun çevresi aynı şeyleri yapmadılar mı? Hatta denizden motorlarla oralara gittiler, durdurmak istediler. Yaptık mı? Yaptık. Marmaray'da aynısını yaptılar. Marmaray'ı da yaptık. Avrasya'da da aynısını yaptılar. Biz onu da yaptık. Osman Gazi'de de yaptılar. Onu da bitirdik. İstanbul-İzmir onu da istemiyorlardı. Onu da yaptık” diye konuştu.
Ülkeye ve millete hizmet etmenin nasip işi olduğunu kaydeden Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Nasibinizde böyle hayırlı bir işe vesile olmak yoksa önünüze gelen fırsatları da tepersiniz. İstanbul'a ve Türkiye'ye kazandırılacak tarihi bir eser olarak gördüğümüz Kanal İstanbul'a herkes gibi muhalefetin de destek olmasından memnuniyet duyarız. Ama onlar destek olmak bir yana ‘biz bunu yaptırmayız, yapanlara da parasını ödemeyiz' diyebilecek kadar akıl, mantık dışı bir yere savruluyorlar. Bu bırakınız devlet yönetimini ve siyaseti çocukların kendi aralarında evcilik oynarken bile etmeyecekleri bir sözdür. Kumaşında azıcık devlet adamlığı, yönetici sorumluluğu, hukuk bilgisi, hak ve adalet anlayışı olan hiç kimsenin ağzından böyle bir söz çıkamaz. Bunlar gittikleri yerlerde ülkelerini şikayet edip uluslararası yatırımcılara 'Türkiye'ye sakın gelmeyin' çağrısı yapacak kadar muvazeneyi yitirmiş bir zihniyetin mensuplarıdır. Onun için iflah olmuyorlar, kendi bataklıklarında çırpınıp duruyorlar. Projeye neden karşı çıktıklarının makul, bilimsel bir izahını da yapamıyorlar. Karşı çıkıyorsanız hesabınızı, alternatiflerinizi ortaya koyarsınız, bizi de milleti de ikna edersiniz mesele biter. Bunların söylediği nedir? ‘Bunu hangi parayla yapacaksın?' diyor. Proje yap-işlet-devret ile olursa zaten bizim bütçemizden herhangi bir para çıkmadığı gibi bütçeye dönüşü olan bir para var. Milli bütçeden bunu yapar mıyız, yaparız. Onun da bütün bu noktadaki kaynakları bellidir. Kimi ‘çevre ve deprem riski' diyor. Projenin hazırlıkları kapsamında çevre ve deprem meselesi dahil 56 kurumdan olumlu görüş alındı. Kimi de ‘gereksiz' diyor. Herhalde bu söz CHP'nin klasik muhalefet zihniyetini en iyi yansıtan ifadedir. CHP tarihi boyunca ülkemizin her önemli projesine böyle diyerek karşı çıkmıştır. İstanbul'a Menderes, Vatan Bulvarını açarken bunlar genişliğini eleştirdiler. Çünkü ne hayal edebilirler ne de böyle bir şey yapabilirler. Ne dediler? ‘Buraya uçak mı indireceksiniz.' Aynı CHP şimdiki 15 Temmuz Şehitler Köprüsü'nün inşaatına, ‘bu köprüden mutlu azınlık geçecek' gerekçesiyle karşı çıktılar. Acaba buradan CHP'ye oy veren kardeşlerim geçmiyor mu? Bunun mutlusu, mutsuzu olur mu? Buradan AK Parti, CHP, MHP, İYİ Parti böyle bir ayrım yapmıyoruz ki. Biz bunu tüm milletimize, insanlığa yapıyoruz. İnşaat bittiğinde hükümet değişip açılışını yapmak kendilerine nasip olunca bu sefer pişkince büyük eser diyerek projeye sahip çıkmaktan geri kalmadılar. Geçmişte yerli ve milli uçak, silah, demiryolu, araba projelerimizi akamete uğratan hatta GAP Projesine dahi karşı çıkan yine bunlar. CHP kafasının Fatih Sultan Mehmet Köprüsü'nde, Yavuz Sultan Selim Köprüsü'nde, İstanbul- İzmir Otoyolu'nda, İstanbul Havalimanı'nda ve diğer yüzlerce projedeki tutumunu en iyi milletimiz biliyor. Milletimiz Türkiye'yi bu istemezükçü zihniyetin eline bırakmadı, bundan sonra da inşallah bırakmayacaktır.”
Kanal İstanbul'un Montrö Sözleşmesi ile herhangi bir ilgisinin olmadığını belirten Erdoğan, “Kanal İstanbul'u İstanbul Boğazı'ndaki deniz trafiğinin bir alternatifi olarak planlıyoruz. Geçtiğimiz yıl İstanbul Boğazı'ndan 41 binin üzerinde gemi geçti. Yani günde 118 civarında gemi bu su yolunu kullanarak Marmara ile Karadeniz arasında sefer yapıyor. İstanbul'un böylesine yoğun deniz trafiğini kaldıramadığını günün herhangi bir saatinde boğaza bakan herkes görebilir. Gözleri olup görmeyenlere, kulakları olup duymayanlara, dilleri olup hakkı söylemeyenlere bu gerçekleri kabul ve ikrar ettirmek pek mümkün değildir. Sadece son iki yılda Boğazda irili ufaklı 41 gemi kazası yaşandı. Geçmişte Boğazda yaşanan pek çok felaketi de unutmamalıyız. Kanal İstanbul'un ön çalışmalarındaki bütçesi 75 milyar civarındadır. İstanbul'da aşağı yukarı aynı trafiğe sahip Çanakkale Boğazı'na göre dört kat daha fazla kaza yaşanıyor. Çünkü gemi geçişleri yanında boğazın kendi iç trafiği de çok yoğun. İstanbul gibi 15 milyon nüfusa ve fiilen 18 milyon insana ev sahipliği yapan dünyanın en büyük şehirlerinden birinde karşımızdaki bu soruna çözüm bulmak ülkenin yöneticileri olarak en başta gelen görevimizdir. Türkiye'nin bu projeden elde edeceği gelir maliyetini kısa sürede çıkartacağı gibi kalıcı bir finansman kaynağı haline de getirilecektir. Bu proje ile artık iyice sıkışan İstanbul'a yeni nefes ve hayat alanları açıyoruz. Kanal İstanbul'un Montrö Sözleşmesi ile herhangi bir ilgisi yoktur. Tamamen Türkiye'nin kendine ait bir su yolu olarak faaliyet gösterecek ve işletilecektir. İstanbul bu projeyle çok daha kıymetlenecektir. Bunların İstanbul sevdası diye bir dertleri yok. Nasıl olduysa İstanbul'da bir büyükşehir belediye başkanlığını aldılar ama İstanbul seçimini kazanmadılar. İstanbul seçimini AK Parti kazandı. Çünkü Meclis kahir ekseriyeti ile AK Parti'de ve Cumhur İttifakı'nda. Bunu iyi anlamamız lazım. Şimdi çıkmış ‘İstanbul'a böyle bir Kanal İstanbul gereksiz' diyor. Bunun kararını vermek sana değil, bunun kararını verme yetkisi bize aittir ve biz bunun kararını verdik, aynı zamanda Büyükşehir Belediye Meclisine aittir. Senin böyle bir karar verme yetkin yok. Adımlarımızı attık, atıyoruz ve yola kararlı bir şekilde devam ediyoruz. Biz bu işi yapacağız. Biz vatanımız İstanbul'a bu projeyi kazandırmakta kararlıyız. Projenin sahibi Türkiye Cumhuriyeti devletidir. Kurumların görevi devletin aldığı karara uygun şekilde kendi sorumluluk alanlarında üzerlerine düşeni yapmaktır. Görevini ihmal eden hesabını millete ve hukuka muhakkak verecektir” diyerek sözlerini noktaladı.