Bakan Varank: "Türkiye'de yapılamaz denilenler yapıldı, hayal görülenler gerçeğe döndü"
Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, AK Parti Kütahya Siyaset Akademisi'nin açılış dersini verdi. Bakan Varank, "Türkiye’de yapılamaz denilenler yapıldı, hayal görülenler gerçeğe döndü" dedi.
Siyaset Akademileri ile Türk siyasetine de yeni bir boyut kazandırdığını belirten Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, "Siyasetten sosyolojiye, iletişimden hukuka kadar uzanan bu derslerin Ak Parti çatısı altında veriliyor olması da ayrıca önemlidir. Çünkü AK Parti Türkiye siyasetinde bir okuldur. Bu okulun kapısı da yalnızca AK Parti üyelerine değil, bu ülke için hayali olan, bu millete söyleyecek sözü olan herkese açıktır. Bu anlamda, ben Kütahyalı hemşehrilerimin bu programı çok iyi değerlendireceklerine, ülkemizin siyasetine ciddi katkıda bulunacaklarına inanıyorum. 18 yıldır girdiğimiz her seçimde sizlerin teveccühüyle birinci olmamızın altında iki temel sebep var. AK Parti'nin Türkiye siyasetini doğru okuması ve Türk toplumunu iyi anlaması. İktidara geldiğimiz günden bu yana ortaya koyduğumuz duruş ve mücadele sayesinde siyaset literatürü 'AK Parti tarzı siyaset' anlayışıyla tanışmıştır. Bu anlayış, yalnızca Türkiye'deki siyaseti dönüştürmekle kalmamış, başka coğrafyalarda da benzer hareketlerin doğmasına vesile olmuştur. Farklı ülkelerde aynı isimle partiler kurulmuş, AK Parti tüzükleri bir çok harekete ilham vermiştir" dedi.
"Samimiyetle ve çözüm odaklı bir şekilde yaklaştık"
AK Parti milletin kurduğunu kaydeden Bakan Varank, "İstikametini milletin çizdiği, politikalarını, söylemlerini, gündemini bizzat milletin belirlediği AK Parti toplumun ne söylediğini her zaman dikkate alır. Çünkü AK Parti'yi millet kurmuş, bugünlere de millet taşımıştır. Bunu katiyen kuru bir slogan olarak ifade etmiyoruz. Bizim Ankara'ya hapsolan, politikalarını gündelik söylemler üzerinden belirleyen siyasi hareketlerden farkımız var. Biz milletin taleplerini siyasetinin merkezine alan, sokağı dinleyen, anlayan, adımlarını ona göre atan bir partiyiz. Biz büyük şehirdekinden en ücra kasabadakine kadar her bir vatandaşımızın sesine kulak kesilen bir partiyiz. İşte bugün bu sayede; Doğusundan batısına kuzeyinden güneyine ülkenin dört bir yanında AK Parti'nin eserleri, hizmetleri var. Milleti dinlediğimiz için; Türkiye'de yapılamaz denilenler yapıldı, hayal görülenler gerçeğe döndü. Biz vatandaşımızın derdiyle dertlendiğimiz için; Cumhuriyet tarihinin kronikleşmiş toplumsal sorunlarının üzerine cesaretle gidilebildi. En büyük demokratikleşme adımları bu dönemde atıldı. Çünkü biz şunu çok iyi idrak ediyoruz. Siyasi partilerin asıl sınavı seçimi kazandıktan sonra başlar. Sadece seçim dönemlerinde milleti hatırlayanlar, vatandaşın kapısını yalnızca oy istemek için çalanlar bu sınavda sıfır çekmeye mahkumdur. Hamdolsun, AK Parti bu savrulmaların hiçbirini yaşamadı. En küçük hizmet talebinden en büyük toplumsal sorunlara kadar, Türkiye'nin tüm meselelerine cesurca ama samimiyetle ve çözüm odaklı bir şekilde yaklaştık" şeklinde konuştu.
"AK Parti ve Erdoğan karşıtlığıyla bir araya geliyorlar"
"Yalnızca siyasi konularda değil, hizmet anlayışında da reformcu davrandık" diyen Bakan Varank, "Eğitimden sağlığa, sanayiden teknolojiye her alanda attığımız adımlarla hizmeti milletin ayağına getirme siyaseti gittik. Değerli kardeşlerim, işte bu reformlar sayesinde, AK Parti 7 bölgede 81 ilde kendi siyasetini yapabilen, 780 bin kilometrekareyi kapsayabilen tek parti oldu. Peki nedir kapsayıcı olmak? Dar ve radikal ideolojik söylemleri siyasetimizden uzak tutmaktır. Cumhurbaşkanımızın her zaman ifade ettiği gibi; tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet bizim olmazsa olmaz anlayışımızdır. Siyasi görüşü, ırkı, dili, dini, mezhebi ne olursa olsun, hangi ideolojiyi benimserse benimsesin, bu hassasiyeti taşıyan herkesin AK Parti çınarının gölgesinde yeri vardır. AK Parti, bu sayede tüm kesimlerin kendinden bir parça bulabildiği güçlü bir ekol haline gelmiştir.
Evet, AK Parti bir kitle partisidir. Ancak kitle partisi demek, siyasi çizgi ve ilkelerden yoksun olmak, siyaseti şirketleştirip, bir nevi rant dağıtmaya odaklanmak demek değildir. Maalesef bugün baktığımızda, Türkiye'deki muhalefetin bu iki çarpık siyasi zihniyetten müteşekkil olduğunu görüyoruz. Hapsoldukları dar ideolojik kalıplardan, kurdukları imitasyon ittifaklarla kurtulmaya çalışıyorlar. Ama bunlarınki ittifak değil; siyaseti fikirsizleştiren, düşünceyi değersizleştiren adi şirket ortaklığıdır.
Herhangi bir ilkede ittifak kuramadıkları için, AK Parti ve Erdoğan karşıtlığıyla bir araya geliyorlar. Şimdi bu ortaklar, masa başında yaptıkları toplama çıkarma hesaplarla iktidar rüyası görüyor olabilir. Ama bu siyaset değil, siyasetsizliktir.
Soruyorum, istismar siyasetinin temsilcisi HDP ile kendini sözüm ona milliyetçi olarak tanımlayan İyi Parti hangi ilkede bir araya gelebilir? Tüm tarihi dindarları dışlamak, küçük görmekle dolu Cumhuriyet Halk Partisi ile Erbakan hocamızın siyasetini sözüm ona sürdürdüğünü iddia eden Saadet Partisi hangi ilkede bir araya gelebilir? Buna verecek cevapları olmadığı için tek yaptıkları şey Ak Parti'ye ve Cumhurbaşkanımıza saldırmak oluyor. Millete söyleyecek sözü, bu ülke için kuracak hayali olmayanlarla kaybedecek tek bir saniyemiz dahi yok. İşte bu yüzden, AK Parti ve MHP bir araya geldik, Türkiye'nin geleceği için Cumhur ittifakıyla sahici bir güç birliği kurduk. Çizgimizi, değerlerimizi, ilkelerimizi koruyarak AK Parti'nin kuşatıcılığını daha da sağlamlaştırdık. İnşallah ilkesiz ittifaklara karşı Cumhur ittifakıyla birlikte yol yürümeye devam edeceğiz" ifadelerini kullandı.
"Ayrımcı politikaları en acı şekilde yine biz tecrübe ettik"
Bakan Mustafa Varank, şöyle konuştu:
"AK Parti tarzı siyasetin bir diğer önemli özelliği de dönüştürücü bir rol üstlenmesidir. Geçmişte başörtüsü yasağını, imam hatiplilere katsayı zulmünü savunanlar, bugün aynı savunmayı yapamıyorlarsa, bugün Kürt kardeşlerimize yönelik ayrımcı dil marjinalleşmişse, eskinin anti demokratik uygulamalarını savunan kalmamışsa, her türlü vesayet odağının toplumu zehirleyen dili artık hakim olamıyorsa, bu AK Parti'nin ve Cumhurbaşkanımızın dönüştürücü gücü sayesindedir. Bundan 10 yıl önce insanlar Kudüs için toplandığında irtica hortluyor diye ortalığı ayağa kaldıranlar, bugün kendileri Kudüs mitingleri düzenliyor. Bundan 10 yıl önce ayetten, hadisten rahatsız olan Kılıçdaroğlu'nun bugün maşallah bir cüppeye giyip sarık takmadığı kaldı. İşte bu başarı, Recep Tayyip Erdoğan'ın başarısıdır. Bu başarı, AK Parti'nin milletin sesine kulak veren, kapsayıcı, reformcu ve dönüştürücü siyasetinin başarısıdır. Tabii bu mücadele öyle kolay verilmedi. Biz bu ülkede dışlanan, ötekileştirilen kesimlerin savunuculuğunu yapmayı, sessiz yığınların sesi olmayı kendimize şiar edindik. Çünkü, geçmişte bu ayrımcı politikaları en acı şekilde yine biz tecrübe ettik. Tabi salona şöyle bir baktığımda; genç arkadaşlarımın, başörtülü kardeşlerimin olduğunu görüyorum. Bugünlere ne mücadeleler vererek geldiğimizi göstermek adına çarpıcı bir anımı sizinle paylaşmak istiyorum. Çok değil; 11-12 yıl önceden bahsediyorum. O yıllarda Türkiye, büyük atılımlara, kalkınmaya, büyümeye odaklanmışken, bir yandan da vesayet odaklarına karşı çetin bir mücadele veriyordu. 28 Şubat'ın 1000 yıl süreceğini iddia edenler, o dönemde son gayretlerini sergiliyordu. Kütahya; Adnan Menderesleri, Ahmet Uluçayları, Hüseyin Yüceleri yetiştirmiş bereketli bir şehir. Aranızda yalnızca iyi siyasetçilerin değil, iyi yönetmenlerin, ressamların, işini iyi yapan mühendislerin çıkacağına yürekten inanıyorum. Yeter ki sizler de kendinize inanın, güvenin. Gerisi Allah kerimdir. AK Parti Siyaset Akademisi'nin başta Kütahya olmak üzere tüm ülkemize, partimize, milletimize hayırlar getirmesini diliyorum."