Bakan Soylu'dan İdlib için samimiyet çağrısı
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, İdlib meselesinin her ne kadar virüs yüzünden kısmen gündemden düşmüş olsa dahi, henüz bölgedeki şartların iyileşmediğini ve meselenin çözümlenmediğini ifade ederek, "Batılı muhataplarımız şunu bilmelidirler ki…
Bakan Soylu, Hatay'da sivil toplum kuruluşu temsilcileriyle AFAD salonunda düzenlenen "İdlib İnsani Yardım Toplantısı" öncesi açıklamalarda bulundu. Bakan Soylu, İdlib'de yaşanan olaylarla ilgili olarak, “Dünya kamuoyunun önemli bir bölümü, İdlib meselesini, normal göç dalgası içindeki bir hareket olarak görmektedir. Yani zaten göç vardı, bu da onun bir parçası gibi bakmaktadır. Ne yazık ki mesele o kadar basit değil” ifadesini kullandı.
Bakan Soylu, bölgede yaşanan şiddet ortamının 9 yıldır sivil insanların hayatlarını modern dünyaya yakışmayacak şekilde hedef aldığını belirterek, “Bölgede üst üste yaşanan gelişmeler, hesaplar, değişen dengeler, bölgemizde sürekli yeni mağduriyetler yaşanmasına, neredeyse mağduriyet gündemleri oluşmasına sebep oldu. Küresel terör örgütlerinden yerel silahlı gruplara Batılı ülkelerin silahlı unsurlarından rejim güçlerine kadar pek çok yapının beslediği terör ve şiddet ortamı, ne yazık ki 9 yıldır sivil insanların hayatlarını modern dünyaya yakışmayacak şekilde hedef almıştır. Vicdanları yaralayıcı pek çok hadiseyle karşılaştık. Hem o sivil insanların, hem de kendi güvenliğimize yönelik tehditlerle karşılaştık. Petrol, Akdeniz doğalgazı, sıcak denizlere inme arzusu, stratejik konumlanma gibi pek çok hesabın arasında çoluk çocuk, kadınlar, yaşlılar, yani bildiğiniz sivil insanlar büyük bir mağduriyet yaşadılar, hala da yaşıyorlar" diye konuştu.
Bakan Soylu, 13 Ocak 2020 tarihinde İdlib'de insani yardım için başlattıkları kampanyada 696 milyon 544 bin lira toplandığını kaydetti.
İdlib'e 3.8 milyon kişi sığındı
Bakan Soylu açıklamalarına şöyle devam etti:
“Bir süredir, virüs sebebiyle dünya ve ülke gündeminden düşen, bu sürecin son trajedisi ise hepinizin bildiği gibi, İdlib'de yaşanmaktadır. İdlib merkezinde ve kırsalında, savaş öncesinde yaklaşık 1.5 milyon kişi yaşamaktaydı. Hatay Valiliğimizin verilerine göre savaş süresince yaklaşık 3.8 milyon kişi İdlib'e sığınmıştır. 1 Aralık 2019 tarihinden günümüze kadar yaklaşık 940 bin kişi yerinden edilmiş olup İdlib merkez, İdlib kuzey, Atme kamplar bölgesine; sınırımızın Suriye'ye yakın noktalarına; Zeytin Dalı-Fırat Kalkanı bölgesine dönük yoğun bir göç hareketi yaşanmıştır. Bunların yaklaşık yüzde 81'inin kadın ve çocuk olduğu değerlendirilmektedir. Halen, İdlib gerginliği azaltma bölgesindeki kamplarda 1 milyon 146 bin 527 kişi yaşamaktadır. Ve bölgedeki hava şartları, özellikle kışın, çok ciddi bir sıkıntı oluşturmaktadır. İdlib kırsalında 1. etap olarak 8 adet kampın kurulumu devam etmektedir. 2. etapta 12 kamp için de rezerv alanları tespit edilmiştir. Acil barınma ihtiyaçları, genel olarak hem AFAD başkanlığımız hem STK'larımız tarafından karşılanmaktadır. Ayrıca Türkiye'nin askeri müdahalesi ve ateşkes sonrasında sınırımızın sıfır noktası, Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı Harekatı bölgelerine yönelik yaşanan yoğun göç dalgası durmuş, gelenlerden bazıları eski yerleşim yerlerine dönmeye başlamıştır. Tabi AFAD başkanlığımız tarafından İdlib'de yaşanacak bir göç dalgasına ilişkin 3 aşamalı ve toplamda 575 bin kişilik bir planlama yapılmıştır. Ancak göç hareketi kapsamında 940 bin kişi sınırımıza yakın yerlere göç etmiş ve bu planlamanın kapasitesi şimdiden aşılmıştır. Gelenlerin daha ziyade sınırımıza yakın yerlere göç etmesi, Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı Harekat bölgeleri ve İdlib'in kuzeyinde tespiti yapılan rezerv kamp alanlarını boş bırakmıştır.”
"Tüm dünyanın problemidir"
Bakan Soylu dünya kamuoyunun İdlib meselesini, normal göç dalgası içindeki bir hareket olarak görmekte olduğunu ifade ederek, “Yani zaten göç vardı, bu da onun bir parçası gibi bakmaktadır. Ne yazık ki mesele o kadar basit değil. Burada dar bir alanda yaşanan yoğun ve hızlı bir göç hareketi söz konusudur ve bu insanlar çok ciddi bir yokluk, maddi sıkıntı, yiyecek ve iaşe sıkıntısı ile karşı karşıyadır. Batılı muhataplarımız şunu da bilmelidirler ki hem buradaki dengeleri bozup, hem de bununla ilgili maliyetlerden kaçınmak, onların düşündüğü kadar kolay değildir. Burada herkese düşen sorumluluklar vardır. Dünyanın medeniyet değerlerinin samimiyet testi, İdlib'den geçmektedir. Hem medeni ve modern olduğumuzu, hem insan sevgisiyle dolu olduğumuzu kendi kendimize iddia edip, hem de İdlib'e sırt dönemeyiz. Korona günlerinde balkonlarda birbirine müzik yaparak, alkış tutarak bir sevgi dünyasında yaşadığımızı iddia eden dünya, İdlib'de yaşananlara sırtını dönmemelidir. Bir kere herkes şunu iyi anlamalıdır ki, buradaki problem, sadece Türkiye'nin ve bu insanların problemi değildir, tüm dünyanın problemidir” dedi.
Toplantı daha sonra basına kapalı olarak devam etti.