Bakan Soylu: 'PKK yöneticilerine söylüyorum bu iş bitmiştir'
Tunceli'de konuşan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, İdlip, terör, gezi olaylarından, Doğu Akdeniz ve Orta Doğu'ya kadar birçok konuda açıklamada bulundu.
Elazığ'dan kara yoluyla Tunceli'ye gelen İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'yu Tunceli Valisi Tuncay Sonel, kurum amirleri, AK Parti İl Başkanı Fatih Tek ile çok sayıda partili karşıladı. Partisi tarafından düzenlenen siyaset akademisi programına katılan İçişleri Bakanı Soylu açıklamalarda bulundu.
Bakan Soylu, "Bugün geldiğiniz tablo Londra'nın merkezinde alışveriş merkezlerinin önünde ağır makineli silahlı özel harekat polisleri gezmeden insanlar rahat etmiyorlar. İnelim alt kata yani metro istasyonlarına. Oradaki durum daha endişe verici. Aynı şekilde Fransa'da, Paris'te dünyanın birçok gelişmiş ülkesinin merkezlerinde biraz önce bahsettiğim gibi özel harekat polislerinin bulunması artık normal bir vaka. Herkes kabullenmiş. Çünkü her an bir terör saldırısıyla karşı karşıya kalabilirler. Ortaya koyduğumu fotoğraf şu. Bir taraftan gücünü kaybeden yönsüzlük olarak ortaya çıkan, yarın ne olacağız düşüncesi içinde bulunan gittikçe yaşlanan, yabancı düşmanlığı içerisinde sürekli olarak artan bir hastalık haline gelen siyasetlerinin bunu engelleyemediği ve aynı zamanda da ürken, korkan bir batı ile karşı karşıyayız. Bunun karşılığında bizim de bir tablomuz var. 21. Asra iyi başlayan, geçmiş hataları iyi değerlendiren, kendine yapılan saldırıları iyi okuyan, demokrasiyle bunların hepsini çözebileceğine inanan, etrafındaki coğrafyadan korkmayan, oluşturduğu altyapıyı daha fazla zenginleştirmeye, güçlendirmeye çalışan ve geleneğini, göreneğini, medeniyetini anlayışını ve bütün bunlarla birlikte diğer ülkelere nazaran farklılığı olan bir Türkiye ile karşı karşıyayız" ifadelerini kullandı.
"Bir tarafta sömürgeci bir akıl, diğer tarafta zengin kaynaklar"
Konuşmasını sürdüren Bakan Soylu şunları söyledi:
"Elimizde bir de coğrafya var. Doğu Akdeniz ve Orta Doğu. Çok değişik rakamlar olmakla birlikte neresinden bakarsanız bakın, dünya petrol ve doğal gaz rezervlerinin yarısı Orta Doğu coğrafyasında ve doğu Akdeniz'de bulunuyor. Batıda yaşlanan ve azalan ama nitelikli bir nüfus, doğuda ise genç, artan, eğitim durumu batıya kıyasla düşük, fakir bir nüfus var. Bir tarafta sömürgeci bir akıl, diğer tarafta zengin kaynaklar. Yani, kurtla kuzu misali. Kurdun kuzuya saldırmaması mümkün mü, elbette ki değil. Düşünün ki, eski zamanlarda petrol yokken bile, haçlı seferleriyle buraya saldırmışlar. Dolayısıyla çatışmanın doğal sahasının, dünyanın bu bölgesi olduğu, su götürmez bir gerçek olarak karşımızda durmaktadır. İşte bütün bu tablo içinde, yani, bir tarafta sömürgeci, emperyalist bir akıl, diğer tarafta, Orta Doğu ve Afrika'nın sömürülmeye müsait zengin kaynakları arasında bizim ülkemiz, tarihi boyunca, hem ayakta kaldı, kendini korudu, hem de inancının ve medeniyetinin gereği olarak sömürgeci akıldan farklı bir duruş ortaya koydu ve buna ait maliyetler yüklendi. Petrol kaynaklarından çok daha önemli bir coğrafi konum, zenginliğimiz, milletimizin gücü, köklü medeniyetimiz, elbette ki bize de birtakım güvenlik riskleri ve maliyetler getirdi.Bu ülkenin demokrasisinin yıllardır önünün kesilmeye çalışılması, otomobil üretme girişimlerimizin, uçak yapmamızın engellenmesi,bırakın uçağı 21. yüzyıla gelmişiz, havaalanı yaparken bile tepkilerle karşılaşmamızın altında, bu zenginliğimizi kendine tehdit olarak algılayan batının emperyalist baskısı yatmaktadır."
"Ne yapacaksanız yapın bu millet sizi biliyor"
Gezi olayların başından sonuna kadar yaşamış biri olduğunun altını çizen Soylu, “Faiz 4, enflasyon bir tık üstü. Dünyanın gıpta ile izlediği büyük yatırımları gerçekleştiriyoruz. Marmaray'dan üçüncü köprüye kadar, Avrasya Tüneli'nden Osmangazi Köprüsü'ne kadar Türkiye'nin enerji bağımlılığını dışa karşı ortadan kaldıracak nükleer santrallere kadar birçok adım atıyorduk. Hava alanlarına, şehir hastanelerine kadar. Dünya kriz yaşarken Türkiye büyük bir sıçrama yaşıyordu. Gezi olayları oldu. Gezi olaylar oldu bitti. Sonu ne oldu faiz enflasyon tıkır tıkır yükselmeye başladı. Sebebi Türkiye'yi güvensiz bir ülke haline getirmeyi isteyenler aslında bir noktada istediklerin almışlardı. Alamadıkları neydi bu iktidarı yıkma Tayyip Erdoğan'ı bu ülkenin başından götürmekti. Ona da kim sahip çıktı. Millet sahip çıktı. Bunun sorumlusu çok net söylüyorum eğer gezi olmamış olsaydı biz bugün yerli arabamıza biniyor olacaktık, uçuk projemizi tamamlamış olacaktık. Bugün Suriye üzerinden bir takım bahaneler uydurmaya çalışanlara, bölgemizde terör koridoru oluşturmaya çalışanlara söylüyorum. Gezi olmasaydı biz şu anda 15 bin dolar kişi başına dolar seviyesine ulaşmış, yaşadığımız coğrafyada terör koridoru kurmaya cesaret edemediği, Türkiye'de işsizliğin yüzde 8'lerin 7'lerin altına inmiş olduğu ve bütün dünyaya ve etrafımızdaki coğrafyaya güçlü ve stratejik bir ülkeyi anlattığımız ve herkesin Türkiye'nin sözünden daha fazla çekinir hale geldiği, milletimizin mutlu olduğu bir hal içinde olacaktık.O günkü Cumhurbaşkanının sanki o olayların yaşandığı bir Türkiye'de yaşamıyor gibi çıkıp söz söylüyor olması da bırakın içişleri bakanlığını bu ülkenin bir ferdi olarak Süleyman Soylu olarak içerime bir hançer gibi saplanmıştır. O kadar açık ve net. Hem Tayyip Erdoğan'ı yalnız bırakacaksınız, hem Tayyip Erdoğan'ın karşısında birileriyle anlaşma yapacaksınız. Ondan sonra sırça köşklerinizde devletin size sunduğu tüm imkanlarla beraber bu milletin size verdiği bir şekilde bu millete kötülük olarak anlatmaya çalışacaksınız. Yazıklar olsun size be. Çok açık ve net söylüyorum. Ne yapacaksanız yapın, bu millet sizi de biliyor, çektiği sıkıntıları da biliyor. Bu oyunu kimin ortaya koyduğunu da biliyor. Siz ABD ile Avrupa ile beraber olun, onlara güzellemeler yapın Allah şahittir Tayyip Erdoğan, Allah ve milletle beraberdir. Sanki o gün kendi yapabileceklerini ortaya koyacaklarını, devletin imkanlarının ne olduğunu görmüyorlarmış gibi bütün maliyeti hem partimizin hem milletimizin hem de cumhurbaşkanımızın üzerine yüklemeye çalışıyorlar"diye konuştu.
"Tunceli, bu değişimi en rahat okuyabilecek noktadadır"
Milletin 2002'de sadece iktidarı değiştirmediğini, esasen 2002'de siyaset nehrinin yatağını değiştirdiğinin altını çizen Soylu,"AK Parti ve onun lideri Recep Tayyip Erdoğan, milletin bu değişim talebine cevap verdi, bu talebe uygun yeni bir vizyon, yeni bir anlayış ortaya koydu. Türkiye'yi kaderci siyasetten, vizyoner siyasete taşıyan, iddia sahibi, hedefleri olan, hedeflerine ilişkin gayreti olan, adımları olan, belki de en önemlisi somut bir kimliği olan yeni bir siyaset tarifi yaptı. Yerli ve milli ifadesi, sadece bir imalat tarifi değil, işte bu siyaset kimliğinin tarifidir. Peki bu siyaset nasıl bir sonuç üretti? Bana göre Tunceli, bu değişimi en rahat okuyabilecek noktadadır. Türkiye'de PKK terörünün içeride bitme noktasına gelmesi, bir yandan doğu ve güneydoğu illerimizdeki hareketlilik, kendiliğinden oluşmuş bir sonuç değildir.Türkiye bunu sadece İHA üreterek başarmamıştır. Esas itibarıyla bir strateji üreterek bunu başarmıştır. Teröre karşı sahada kesintisiz operasyon, yüksek bir silahlı mücadele kapasitesi ama aynı zamanda terörizmle, yani terörü oluşturan etkenlerle mücadele.Bugün Tunceli'de sizlerin gördüğü değişim, bizim terörle mücadeledeki en büyük operasyonlardan biridir. Size AK Parti'nin başarılarını 2002'den bugüne kadar yapılanları, uzun bir liste halinde sıralayabilirim. Yollardan, köprülerden, şehir hastanelerinden rakamlar verip bu konuşmayı somut icraatlarla doldurabilirim. Ama doğu ve Güneydoğu'da yaptığımız, bunun çok ötesinde bir şeydir.Türkiye bugün uzun yıllardan sonra ülkenin neredeyse yarısını, müthiş bir potansiyeli, yeniden tam kapasiteyle oyuna sokmaktadır. Artık Türkiye'de 'Sivas'ın doğusu' diye bir gelişmişlik ayrımı yoktur. Böyle bir ayrım kullanılmayacaktır. Bugün doğudaki şehirlerimizle, kendi ölçeklerindeki batı şehirlerimiz arasında fark yoktur. Ne yollarında, ne hastanelerinde, ne de şehir hayatının canlılığı anlamında bir fark yoktur. Tunceli'de bugün uluslararası etkinlikler, festivaller düzenleniyor. Dünya rafting şampiyonası 2018'de burada yapıldı. Bugün Tunceli'de klimalı kütüphaneli, otobüs duraklarından, gondol gezilerinden, Mameki Köprüsü çevresindeki değişimden, çay keyfi sokağından eskiden kürekle yılda 10 bin metrekare asfalt dökülürken şimdi, finişer makinesiyle yılda 950 bin metrekare asfalt dökülebilmesinden şehir meydanlarından, mesire yerlerinden, parklardan, turizmden, ezcümle, capcanlı bir hayatın olduğu bir Tunceli'den bahsediyoruz" şeklinde konuştu.
"Terör örgütünü kadınlar ve anneler bitirecekler"
Bakan Soylu, "Ve bu Tunceli, PKK'nın Pülümür yolunda yol kestiği, kutu deresinde PKK'nın 1500-2000 kişiyle kamp yaptığı, eğitim yaptığı Tunceliydi. Şimdi PKK bırakın ortada gezinmeyi, telsizle konuşmaktan korkar hale geldi. Dağdaki sayıları 500 civarında; eskiden yılda 5 bin kişinin katıldığı PKK'ya yıllık katılım sayısı 2019 sonunda 136, örgütten kopanlar, teslim olanlar veya ikna edilerek dağdan inenler bunun üç katı ve umutsuzca eski yatırımcılarının gelip kendilerini kurtarmasını bekliyorlar. Sadece geçen yıl 273 PKK'lıyı da aileleriyle ikna edip getirip adalete teslim ettik. Şu anda 5 binin üzerinde aileyle görüşüyoruz. Getirin evlatlarınızı teslim edin. Hiç merak etmeyin bize itimat edin. Burada da çok büyük bir adım atıyoruz. Yılbaşından bu yana 50 günde şu ana kadar 40 ikna ile getirdiğimiz var. Daha da artacak. Bu yıl 300 ü aşarız 350'yi buluruz inşallah. Sayı yıllar itibariyle artacak. Diyarbakır annelerinin yaptığı sadece terör örgütüne değil terör örgütlerini destekleyenlere de büyük bir derstir. Bu terör örgütünü kadınlar ve anneler bitirecekler" dedi.
"PKK yöneticilerine söylüyorum bu iş bitmiştir"
Elazığ'da depremden sonra Alevi vatandaşları ziyaret ettiğini ve terör örgütü PKK'nın ele başlarından Murat Karayılan'ın açıklama yaptığını hatırlatan Bakan Soylu, "Murat Karayılan iki gün önce bir açıklama yapıyor. Sakın bu adama kanmayın. Adım adım takip ediyorlar. Ne yaptığımı. Ne kadar takip ederseniz edin. Bu milletle kucaklaşmayan, bir arada olmayan, onların ayağına gitmeyen, onların elini öpmeyen namerttir. Ne kadar takip ederseniz edin ne yaparsanız yapın. PKK'nın yöneticilerine, kalemşörlerine, teorisyenlerine, müzahirlerine, her kademesindeki yöneticilerine ve destekçilerine söylüyorum, bu iş bitmiştir. Ve artık kendi gerçekleriyle yüzleşmelerinin vakti gelmiştir. Biz PKK'yı saf dışı bıraktık ve ülkenin doğu ve güneydoğusunda yeni bir gelecek yazmaya başladık. Gençlik merkezlerimiz, kadın merkezlerimiz açılıyor ve bunlar eskisi gibi PKK'nın eğitim merkezleri değil. PKK'nın kültürel terörizmine karşı teyakkuz halindeyiz" diyerek sözlerine devam etti.
"Şu an batı tir tir titriyor İdlip konusunda"
Türkiye dünyanın en büyük küresel sorunlarından biri olan göçü yönettiğine de değinen Soylu, "Bugünün Türkiye'si dünyanın en büyük küresel sorunlarından birisi olan göçü yönetmektedir. Hem de sızlanmadan yönetmektedir. Komşumuz Yunanistan'a geçen düzensiz göçmenlerde 10 bin kişilik artış oldu, her gün feveran ediyor. Bizim yakaladığımız kaçak göçmen sayımız 2017'de 175 bindi, 2018'de 268 bin oldu, 2019'da 454 bin oldu, onlar kadar panik olmadık. Onlar gibi gaddarlaşmadık da. Süreci sağlıklı şekilde yönetmenin çarelerini aradık. Şu anda batı tir tir titriyor, İdlib konusunda. İdlib'deki hareketlenme sonrasında Türkiye politikasını değiştirir, bunların Avrupa'ya geçişine izin verir mi diye korkuyorlar. Batının Orta Doğu politikasını eskiden menfaatleri yönetiyordu, şimdi korkuları yönetiyor. Oysa bizim durumumuz böyle değil. Türkiye her problemle yüzleşiyor, önemli bir kapasite kullanıyor ve medeniyet ilkelerinden, değerlerinden sapmadan bunu yönetiyor" diyerek sözlerini tamamladı.